malesef özenti bir toplum olduğumuz için, elinde starbucks dan ya da o nevi bir cafeden alınmış kahveyleyle dolaşan insan da, amerikan filmlerinden etkilenmiş bir kişidir kanımca.
modern toplumlarda diye başlayan cümleler kurar bu tip bir kişi. cadde de yürürken de ofisden içeri girerken de o kahve eline hep yapışmış kalmıştır sanki. "ben bir şeyim" havaları hep boşuna halbuki..halbuki o kadar sığsınız ki!
bir yerde iç, öyle git nereye gideceksen. ya da koy poşetine gittiğin yerde iç efendi! görgüsüzler gibi ne o öyle elinde kahve? uyh, telledim ha!
çalıştığı işyeri akmerkez towersda bulunan birisi olarak bu aptal sigara içme yasağı yüzünden her iş günü en az üç sefer yaptığım, yapmak zorunda kaldığım eylemdir.
kapalı alanlarda sigara içilmesinin yasaklanmasını anlayabilirim hatta sigara kullanan birisi olarak destek bile veriyorum ancak sigara içenlerin de düşünüldüğü bir sistem geliştirilseydi keşke. koskoca işyerlerinde, plazalarda sigara içen insanların yoğun ve stresli iş günlerinde bir kaç dakika kahve ve sigara molası vermesi için tam 12 kat aşağıya inip kaldırım orospusu gibi sokakta sigarasını ve kahvesini içmeye zorlayanların yarattığı eylem olarak da algılanabilmelidir.
kendisini yerenlerin sadece türk olduğu insanlardır.
nedense sadece biz, başkalarının(hatta hiç tanımadıklarımızın bile) hayatlarıyla, tercihleriyle, yaptıklarıyla, tarzlarıyla bu kadar ilgiliyizdir. bir öğrenemedik herkesin kendi hayatını nasıl isterse yaşayabileceğini. ama kendimize dil uzatıldığında "allahına kadar" savunuruz kendimizi. aynı şeyi yapıyor olsak bile...
cep telefonu ilk çıktığında da böyleydi bu olay. herkes tip tip bakıyordu cep telefonuyla konuşanlara. lan telefon bu. götüne mi soksun adam. konuşmak için almış ki konuşuyor...
hiç unutmam, arkadaşlarla internet cafeye gittik. içlerinden biri çıkarttı cebinden nokia 3310'u(ne yapsın yavrucak, kalas gibi telefon.) masaya koydu. bizde o zaman hiç cep telefonu yok. zaten 3310 da yeni çıkmış. samsunda yok daha. internetten siparişle getirtti çocuk. neyse... oynadık falan... ertesi gün arkadaşın biri geldi. "olm ben bu çocuğu döverim, çok artist lan. cep telefonu var diye masanın üzerine koyuyor falan..." zırvaladı bir şeyler. "bi siktir git" dedim.
şimdi de 3310 kullananlara burun kıvırıyor millet. "sen hala o telefonu mu kullanıyorsun?" diye...
- geçen gün adamın birini gördüm elinde kahveyle dolaşıyordu mına koim. vericektim dişlerini eline zor tuttum kendimi...
+ bi siktir git.
düşünülenlerin tersine aksi yönde esen rüzgarın havaya sokması gayet insancıl bir şeydir ya da sokağı turlarken bir yandan kahve içmek amerikan özentiliği değildir.
bunlardan çok ergen komplekslerine girenleri sorgulamak lazım. çocukluklarını falan...
hep yapmak istediğim, içimde alev alev yanan bu tutkuya sanırım kısa zamanda teslim olacağım dikkat çekme aracı. koru park'ta dükkanlara kahvesiz girenlere avam gözüyle bakanlara kahverenginin bu sezon ne kadar revaçta olduğunu hatırlatıcam.
abd' de gunun her saati sokakta karsilasma ihtimaliniz olan insandir.
turkiye' de ise abd ozentisi bazi tiplerin yaptigi soyleyenler olsa da, kimlere nesidir? yolda yesil cubbe ve sarigi ile dolasanlardan daha az tehlikeli olduklari kesindir. sadece kendi halinde kahvesini icmektedir.
üniversite kampüsleri de sokak kavramına dahilse bol miktarda karşılaşacağınız insandır. eğer elindeki kahve pet bardak vb bir şeyde değil de kupadaysa hoca-asistan vs olması muhtemeldir.
cebeci'de * karşılaşmışsanız %99 sbf'den çıkmış bir öğrencidir. bir arkadaşı acele işi olduğunu söylemiş, kendisiyle gelmesini istemiştir. mont giymeye bile fırsat bulamazken kahveyi de elinde unutup okuldan çıkmışlardır. ama iyi de yapmıştır; o soğuk havada öyle güzeldir ki ellerin ısınması..
ne diye zahmet ettiniz denilesi olaydır,
etrafta termosuyla gezinen modelleri de mevcut.
çok meşgulum yani oturup kahve içecek vaktim yok inan diye kişi eylemidir.