adı hep yalnızlıklarla,
üşüyüşlü yürüyüşlerle,
bitmeyen efkarlarla,
ve
lapa lapa yağan karlarla
anılan,
genelde seyreyen bir göz gibi titrek
ve nedense,
yüzyıllardır en yakın arkadaşmış gibi
her şairin şiirine
aynı boy pos ve aynı soluk yüzle giren lambadır.
sokakta yürürken yakınımda bulunan örneklerinin yanması, sönmesi ya da bozulması sonucu(bozulması sönmesi demek değil mi diye soran sözlük insanına sesleniyorum "- değil") beni baya tırstırmış ışık veren aparat.
cadde ve sokakların aydınlatılmasında kullanılan, yüksek direkler üzerindeki lambalardır.
istanbul-kağıthane belediyesi konusunda aşmıştır. ilçenin tüm semtlerinde yüksekliği 15 metreyi bulan ve çok fazla aydınlatan, direğin yarısın da ve en üstünde olmak üzere 2 lamba var.
bu devasa lambaların tercih sebebi ise gece saatlerindeki olası suçları azaltmak...
mahalle sakinleri ne alakası var lambayla. hırsızı, manyağı işine bakar diyordu. fakat lambalar yanınca işlevi anlaşıldı. lambalar 2 bina arası yerleştirilmişler. alttaki lamba 1. kat sakinlerinin, üstteki lamba 2 ve 3 kat sakinlerinin; her bir direk 6 dairenin uykusunu zkmek suretiyle uyutmuyor. nitekim en ufak çıtırtıyla millet sokağa iniyor. hırsızlık, ototeyp hırsızlığı vs. zorlaştı artık bu muhitte. bu direkleri akıl eden imar ve şehircilik midir yoksa fen işleri midir artık her kimse bu direkler.?!
Bundan böyle faturası vatandaşa kesilecek olan lambadır. Her ay her elektrik faturasına 1 ila 1,5 ytl eklenecekmiş. 1-1,5 ytl büyük bir mebla değil fakat totale vurunca siz düşünün artık. Haa bi de hiç anlamamışımdır o sokak lambalarının bazıları gündüz vakti niye sürekli yanar!!!
