Geçen gün bursa nin bir ilçesinde, çenesi kırılmış bir sokak kopegine denk geldim, ne hareket edebiliyordu nede başka birsey. ne yapsak diye düşündüm en son bu belediyelerin sokak hayranlarıyla alakalı bir kurumunu aradım, bize halledeceklerini söylediler. Sonra aradan 2 3 saat geçti bir daha o yoldan geçtik ve köpek hala oradaydı. Bu olayla bir kez daha insanlarımızın bu dunyada sadece bizim yaşam hakkımız olmadığı ve diğer canlilarinda yaşam hakkı olduğunu ogrenemedigini gördüm.
geçenlerde yolda yürürken "beni sev" dercesine geliyordu karşıdan. biraz başını okşadım, oynadım. hemen peşimden geldi.
bazen yanımda yürüdü, bazen önümden gitti. ben biraz geride kalırsam durup bekledi veya kenarda bir şeylerle uğraştı. çoğunlukla çok yaklaşmadan hep etrafımdaydı. karanlık bölgeye gelince bana daha yakın yürümeye başladı. o karanlık bölge boyunca karşıdan gelen herkesle arama girdi sıkıntı olursa çözeriz dercesine. eli yüzü düzgün tiplere sadece baktı, beğenmediklerine hırladı.
o kadar yürüyüşün ardından acıkmıştı veya her zaman aç kalıyordu.. tek açık bulabildiğim dükkandan döner aldım, kokusunu alır almaz çocuklar gibi neşelendi hemen üzerime atladı. büyük bir iştahla yedi ve dönüş yoluna geçtik.
artık ayrılma vakti gelmişti ama 2 saat boyunca peşimi bırakmayan dosttan nasıl ayrılabilirdim ki? ne kadar atlatmaya çalışsam da peşimden "beni bırakma" dercesine koşarak geliyordu. kapıyı kapatıp eve giremiyordum, aksi takdirde vicdanıma hesap veremezdim. ama saatte geç olmuştu be köpecik. aslında oda ayrılık vaktinin geldiğinin farkındaydı, son kez oynadık. bahçe kapısının önüne su ve yemesi için bir şeyler bıraktıktan sonra gitme vakti gelmişti. gece yatana kadar apartman bahçesinde bekledi, sabah olduğunda hemen pencereye koştum orada yoktu. çünkü yağmur yağmıştı ve sığınacak yer araması gerekiyordu.
bugün şans eseri yine karşılaştık, aslında o beni gördü. arkamdan koşarak geldi paçama yapıştı kuyruğunu sallayarak. bu sefer zamanım daha boldu sevdim, oynadık, karnını doyurdum, yine beni sokaklarda koruyarak evime kadar bıraktı.
bugün karşılıksız sevginin ve sadakatın ne olduğunu bir kez daha bana gösterdin dostum. yine görüşmek üzere vefakar, akıllı, uslu dostum..
gelen geçene havlıyorlar dediklerine bakmayın. onlar insanlara durduk yere bir şey yapmıyorlar ya açlıktan havlar ya da gerçekten tipi ofsayt olanlara havlarlar. kuduz oldukları zamanlar istisnasız belli ederler kendilerini zaten. onlar dertleri olmadığı zaman sakindir. vardır bir bildikleri. belediyenin kulaklarına işaret koyulanları ise kısırlaştırıldıktan sonra süt dökmüş kedi gibidir. onlarda müthiş koku algılama ve 6. his yeteneği vardır. 2 kilometre uzaktaki bir insanın donundaki sidik kokusunu bile hissederler. insanlar onlardan tırsttığı zaman onlar da hemen kıllanmaya başlıyor akabinde aport moduna geçiyor. ama tanıdık simaları hafızalarına yerleştirdikleri zaman sorun yaratmıyorlar.
yaklaşırken egilip elinizi agız seviyesinin altında tutmanız sizden korkmaması adına gereklidir, bir kap su, biraz yemek artıgı varsada 2 başını oksamanızı ısterler.
dünün öğle saatlerinde sokakta kardeşime doğru hiç yokten fırlayan ve onu neredeye denizde boğan yaratıklardır.
olay büyükçekmecenin sahilimsi yerinde gerçekleşir. aile olarak denizin kenarından yürüyen biz 1'i çimde diğeri betonda yatan 2 köpeğe rastladık. ilki gözünü bile açmadan yatmaya devam etti hemer akabinde beton üzerindeki köpek dalgalı (yani betona çarpıp bir 10 cm yükselen) denize doğru kardeşimi koşturdu (aslında beton iki kademeli kardeşim üstten alta düştü) tabi çığlıklar falan derken köpek oradan uzaklaştırıldı ve bizde bağıra çağıra evin yolunu tuttuk.
gayet basit bir şekilde bu yaratıkların kurtlardan fürkı olmadığı ve aşıların (yeşil renkli küpe ne anlama gelir bilemem) bir halta yaramadığı gayet güzel bir biçimde görülmüştür. kimse çıkıp milletin tipine havlıyorlar demesin, 13 yaşındaki çocuğun tipine havlanmaz.
biricik kankam. selam veririm ,arada denk gelirse dertleşirim,oyun bile oynarız bazen. bakmayın bazılarının asabi olduğuna hepsi tertemiz çocuklar aslında.hep yalnızlıktan terslikleri.
elimde olsa yavruyken imkanım olduğu kadar sahiplenmek isteyeceğim varlıklar.
geçen gün birkaç haftalık yavruları gördüm, yanlarında çocuklar vardı bazıları köpekleri kucaklamaya çalışıyordu, köpeciklerse o badi badi bacaklarıyla sekerek koşmaya çalışıyorlardı, bir cız etti içim.
sokak boyunca öyle gittiler, bir aileye rastladılar. yeni yürümekte olan bir çocuk vardı dedi ki annesi. :
"aaa efe bak burada köpekler de varmış köpeklere var köpeklere."
çok sevimliler.
son iki gündür dert edindiğimdir. evimde ve iş yerimde rottweiler besleyen vatandaşım. kızım bir tanedir benim için. tam ikincisini de edinsem mi diye düşünürken iş yerimizin karşısındaki komşu bir yavru getirdi. sokak köpeği. öyle cins mins yok. ama tahminimce labrador ve kangal kırması. neyse. maksimum 3 aylık oldu. kızımın acana' larıyla, orijen' leriyle besledim onu da bi yandan. iç-dış parazit, kuduz, gençlik, kist aşılarını da yaptırdım. kızımın vitaminlerinden, omegalarından, balık yağlarından da verdim. fıstık gibi oldu valla o kız da. kızımın da oyun arkadaşı. dün tam aşağı indim, ona da mama götürücem. komşudan duyuyorum, adamın biri gelmiş, sokaktayken arabanın bagajına atmış, götürmüş. oradan, buradan derken buldum izini gibi bi şey. komşuyla beraber gideceğiz geri almaya.
belki en az benim kadar iyi bakabilecek (ki bu neredeyse imkansız) biri aldı. olsun arkadaş, güvenemiyorum ben. sapığı var, manyağı var.
not: almaya giderken yanımda agresyon sorununu yenemediğim güzel kızım, rottweilerım da yanımda olacak. neden alıp götürdüğünü bir de ona anlatmasını rica edeceğim.
edit: kendisi fotoğraflardaki yavru oluyor. simit kuyruklu. suratı hafif masklı.
genelde sevgi doludurlar. bu hayvanların saldırganlaşması için çok aç ya da tehlikede hissetmeleri gerek.
onlar değil onları zor şartlara mahkum edenler suçlu.
daha bugün bir tanesi hiç yüz vermediğim halde geldi elimi yalayıp oynamak istedi. etraftaki insanlar korkup tepki gösterdi. bana yaptığını saldırganlık olarak algıladılar. sakince yoluma devam ettim o da peşimi bıraktı.
Hayatımda daha saldırgan bitanesini görmediğim çok mazlum canlılar. Koşarsanız tabi kovalarlar. Arabaların peşinden de koşuyolar bazen. Hızla hareket eden bişey görünce kovalama dürtüsü doğuyo hayvan bunlar neticede. Lazerle ışık tutsan onu da yakalamaya çalışır.
Bi de sizin korkaklığınız ve cahilliğiniz yüzünden bu hayvanlar dayak yiyo taşlanıyo. Sinirimi bozuyosunuz.
Yaşlı bir sokak köpeği olmak nasıldır bilmem. Sokaklarda geçirilmiş ortalama 7-8 yıllık bir ömür. Bazısı bunlara özgür köpekler diyor, bazısı da sokak magandası. Ama aslında ne özgürlüklerini kullanabildiler doyasıya, ne de niyetleri magandalık oldu.
Yemek aramak, kışın üşümek, bunlar da yetmezmiş gibi birilerinden taş, sopa veya tekme yemek.. Hatta yemek buldum diye sevinip yemeği yerken, belediyenin koyduğu zehirden ölmek..
Ama dedik ya hani, yaşlı sokak köpeği diye; işte şanslıdır bu köpekler. Bunca yıl bu şartlar altında hayatta kalmış olmaları bir şanstır. Aslında bu doğal bir durumken, adını şans koymamız ise ne acıdır.
Yaşlı bir sokak köpeğinin 10 yıldır kaldırımlara basan patisi, hala daha temizdir pek çok şeyden. Bakmayın siz kirden birbirine girmiş tüylerine, hoşunuza gitmeyen kokulara sahip olmalarına, hatta belki de çirkin dediğiniz görüntülerine! Çünkü bazen bir şeyin nasıl göründüğüyle değil, ne olduğuyla ilgilenmek gerekir.
Yaşlı ve genç sokak köpekleri! Sizleri seviyorum ve hep seveceğim.
Köpek türü günümüzden 15000 yıl önce insan tarafından kendi çıkarları için evcilleştirilmiştir. insan denen canlı Köpeği avda kendisine yardım etsin, evi ve sürüyü korusun diye evcilleştirmiştir. Bu nedenle bu hayvan türünün kendi yemeğini bulması ve zor hava şartlarına dayanması çok düşük bir ihtimaldir. bu yüzden Bu artık insanlığın görevidir. Bu nedenle hayvanları korumalı ve beslemeliyiz. sevmiyor olabilirsiniz ama bu onlara kötü davranmanızı gerektirmez.
empati yapın, aç kalırsanız ne yaparsınız?
unutmayın! dünya sadece insanlara ait değildir....
gecenin 4'ünde kendi halinde evine gitmeye çalışan bendenize durduk yere saldıran, köpek fobisi oluşturan ve sokaklarda rahat rahat dolaşma hakkını elinden alan canlı. homo sapiensle beraber kurttan evrilmiş bu tehlikeli canlı sokakta çeteleşerek insan canına kast ediyor ve maalesef bunun sebebi yine insan. hediye gibi alıp sokağa atmayın kardeşim şu hayvanları. sokaktaki başıboş köpekleri de toplayın atın barınağa onların yeri sokak değil gözünüzü seveyim.
Sokak köpeği veya başıboş köpek, köylerde, şehirlerde yaşayan serbest köpeklerdir. Yabani köpek türleri şehirlerin ve yerel insan nüfusunun olduğu her yerde yaşarlar. Sokaklarda büyüyen yavru köpekler, sahiplerinden ayrılmış, sahipleri tarafından terk edilmiş veya hiç sahip olunmamış vahşi hayvanlar olabilir.
kaynak: wikipedi.