uzun zamandır yoktum piyasada şu şefkat tepe dizisinde 3-4 dakikalık bi gökten nur inme sahnesinde benim kafamı koyucaklardı da o yüzden çekimler yapıldı, çekimler sırasında da sakatlandım yoktum aranızda yüksekten düştüm. gerçi sonradan stv'nin sorumluları dışarıdan emir alıp değiştirmişler senaryoyu benim ak partili olduğumu öğrenince. yazık oldu emeğime. ama tabi bu esnada da evde olduğum süre içerisinde seçim çalışmalarıyla alakalı stratejik araştırmalarımı ve elbette klasik mahalle kontrollerimi aksatmadım.
velhasılı dün değil evvelsi gün şahit olduğum bu mülevves hadiseyi sizlerle paylaşmadan önce hepinizden oylarınızı ak parti'ye atmanızı rica ediyorum. mümkünse gelişmeler bölümünden falan da bu ricam duyurulsun zall belki yapar o da bizden gizli sempatisi var başbakana karşı. şimdi biliyorum konuyla pek alakası yok ama bunu söylemem lazımdı; zira eğer bu hükümet başımızdan bi giderse mazallah yine tereyağı kuyruğuna gireriz, tüp kuyruklarında sıra atlamak için değnekçilere 20 lira vermek mecburiyetinde kalırız. daha önce kaldık yine kalırız. o bakımdan herkes takkesini başına alsın ve sözümü dinlesin, bilirsiniz ben boş konuşmam, en son şiddetli çıkışımda internet yasası çıktı. oy dağılımı istediğimiz gibi olmazsa kuranıma kapattırırım sözlükleri bi lafıma bakar. neyse... dedim ya; dün değil evvelsi gün gayet mülevves ve insanlığa sığmayacak bir olaya şahit oldum...
bizim karşı apartmanın 3. katında oturan servet abilerin oğluna denk gelirdim hep. arada sırada balkona çıkar aşağıdaki çöpçü kedilere sosis atardı. öyleydi böyleydi derken bir gün "ulan şu çocuktan allah razı olsun afferin" diye iç geçirirken, kedilerin yere düşen sosisleri yemediklerini fark ettim. hayvancüğezler öylece balkona doğru birkaç dakika baktıktan sonra sağa sola yavaş adımlarla dağılıyorlardı... sonrasında merak ettim açtım pencereyi çocuğa seslendim:
etuuu: olm bu sosisleri boşuna atma aşağıya yazık günah yemiyorlar zaten ziyan olmasın nimet, salih'i gönderirim ben ona ver yumurta kırarız evde sosisli..
ateist çocuk`: asuhdaahuhsua yav müdür bunlar gerçek sosis değil ki, plastik bak adaauaha sen gerçek mi sandın bunları atar mıyım lan gerçek sosisi ben yerim!..
etuuu: oha nası ya sen kaç gündür hayvanlara plastik sosis mi atıyosun amk lan allah'tan kork ben de dua ediyorum sana afferin çocuğa helal olsun diye, yazıktır lan kandırma hayvanları!
ateist çocuk: amk ne allah'ı ya ne korkusu, eğleniyoruz işte iki dakka sıçma içine kapat pencereni sana fırlatıcam şimdi.
etuuu: lan amk evladı servet abi'ye söylemezsem seni..
vay amk şok olmuştum. meğer hayvanlara günlerdir sosis diye, plastik kırmızı sosis şeklinde zımbırtılardan atıyormuş da hayvanlar bişey zannedip toplanıyor, sonradan da yenmeyecek olduğunu anlayınca öylece garip garip bakıp başları önünde dağılıyorlardı. işin kötü tarafı da çocuk ateistti. servet abi'yle o kadar sohbetlerde ne geceleri sabah ettik de böyle bir adamın oğlu ateist çıkmıştı...
hemen salih'i bim'e gönderip ucuz tombi sosislerden aldırdım, mahallenin kedilerine ikram et, artanı da getir evde yumurta kırarız dedim. gitti, dağıttı, pencereden seyrettim. öylece daldım onların sosis yerken ki hallerine, salih geldi aklıma; biri mazallah sosis diye, plastik sosisin içine torpil koyup patlatsa falan ben ne yapardım?..
sonra sokakta yaşayan hayvanların hali geliverdi aklıma. bizim sokakta sadece 10-15 kedi, peki ya tüm memleketin aç ve sefil hayvanları?... onlar bizlere emanet dedim, birini doyurursun, beşini doyurursun da ya diğer yüz binlercesi?. hayvanlar, insanlara bu dünya hayatında bir imtihan vesilesidir dedim. ağlarken televizyonda şefkat tepe'deki gökten nur inme sahnesini gösteriyorlardı haberde. senaryoyu sonradan değiştirip gökten peygamber indiye bağlamışlar sahneyi. çok sonra öğrendim ki meğer ben ak partiliyim diye o çekimleri değiştirip benim sahnelerimi ortadan kaldırmışlar. yoksa o sahnede gökten ben inip kamyonu hareket ettiriyorum yani benim kafamı düşünün, böyle gökten iniyorum dönerek, parlıyorum böyle, kamyona binip uzaklaşıyorum, o bendim yani normalde...