Fareler de kısırlaştırılsın, yazık değil mi zehirliyorlar fareleri.
Fareler ve köpekler bir doğumda en az 6 yavru doğuruyor.
Hızlı üreyen memeli hayvanlar bunlar, ortak özellikleri bu.
Bilmediğim ve araştırmaya da üşendiğim için soruyorum; sokak hayvanlarından kasıt sadece köpekler mi yoksa sokak kedileri de mi uyutulacak??
Ben sokakta hasta/zayıf hayvan gördüğümde empati yapmaktan ağlayan bir insanım ama Maalesef sokak köpeklerinin uyutulmasından yana olmak zorundayız çünkü insanlar ölüyor… ama kedilere bir şey yapılmamalı değil mi, lütfen yapılmasın.
buna karşı çıkan tayfanın ortak özelliği, işine geldiği zaman mantıki, işine geldiği zaman vicdani argümana sarılması.
Köpekler tarafından parçalanan insanlardan bahsedilince barınak/aşı/küpe diyorlar, bunların imkansızlığından bahsedince “yazık değil mi hayvanlara vicdansızlar” demeye getiriyorlar. E peki madem, siz sahiplenin, diyorsunuz, ona da gelmiyorlar.
Basite indirgeyelim:
Kısırlaştırma, aşılama, küpeleyip sokağa salma 2 nedenle fesable bir çözüm önerisi değil.
Birincisi, buna yönelik bir kararname çıktığında sokak köpekleri üremeye ve insanlara saldırmaya son verip en yakın belediyenin kabul bürosuna kayıt yaptırmayacaklar. Yani bunu yapmak mümkün olsaydı bile kısırlaştırma süresi + son kısırlaştırılan köpekten sonra popülasyonun anlamlı ölçüde azalmasına kadar geçecek süre (min 10 yıl) kadar daha toplum bu sorunla yaşasın, diyorlar. Oysa mevcut durum toplum sağlığı ve insanın vücut bütünlüğü açısından kabul edilebilir’in çok ötesinde, bıçak kemiğe dayanmış durumda.
ikincisi, dünya üzerindeki herhangi bir canlı popülasyonunu kısırlaştırarak kontrol altına almayı umuyorsanız o canlının üreme stratejisi, üreme sıklığı, tek üremedeki artış gibi temel değişkenlere göre hareket etmeniz gerekir. Kamu imkanlarıyla Sokakta köpek kovalayarak girişeceğiniz bir yöntemde mükemmel bir iş icra etseniz bile kısırlaştırmayı ıskalayacağınız köpekler olacaktır.
Bu ne demek?
Mesela bir coğrafyadaki insan popülasyonunun 2 nesil sonra dramatik şekilde düşmesi için doğurgan kadınların %90’ının ölmesi ya da doğurganlığını yitirmesi gerekiyor. Çünkü insan biyolojisine göre üreme sınırını kadının bir yıl içerisindeki doğum sıklığı (1), bir kerede doğurduğu çocuk sayısı (~1,001…) ve doğanların doğurgan hale gelme süresi belirliyor. Erkek birden fazla kadını hamile bırakabildiği için önemli bir etken değil.
Şimdi bu verilerdeki değişkenlere köpeklerin doğum sıklığı ve bir kerede doğacak köpek sayılarını ve yeni doğanların doğurgan hale gelme sürelerini koyun. insana göre üreme hızlarının kaç kat olduğunu hesaplayın.
Eğer dişi köpeklerin tamamına yakınını kısırlaştıramazsanız (bu arada siz kısırlaştırma girişimine başladığınızda üreme devam ediyor) geçmiş olsun. Kısa sürede köpek popülasyonu eski haline dönecek demektir.
Bakın, daha bunu sabote edecek, güya kahramanlık ayağına köpekleri kısırlaştırmadan kaçırmaya çalışacak manyaklardan ve evinde beslediği köpeğin sokak köpekleriyle çiftleşmesini olağan karşılayacak tiplerden bahsetmiyorum bile.
Şu an köpek popülasyonu artmaya devam ediyor, artış ivmesini baskılayan tek şey ise sokağın yarattığı (yemek, dövüşte hayatta kalabilme kabiliyeti, bulaşıcı hastalık vs) şartlar.
Bu baskılamaya rağmen, Kısırlaştırmayla popülasyon kontrolü için çok ama çok geç kalındı. Milyonlarca başı boş köpekten bahsediyoruz.
Kamu kaynaklarının toplama, aşılama, kısırlaştırma vs için harcanmasından bahsetmiyorum çünkü benzer bir durum uyutma için de geçerli. (Ancak uyutuma seçeneğinde kısırlaştırma gibi yıldırım hızıyla hareket etme zorunluluğu yok.)
Barınak içinse maliyet devasa. Köpeklerin sadece ve sadece günlük beslenme (e haliyle süte ekmek doğrayacak değilsiniz) maliyeti dahi aylık milyonlarca doları geçer. Bunları en az ortalama yaşam süresi kadar beslemeniz şart, yani sürekli bir giderden bahsediyoruz. Barınak için gerekli alanların ayrılması, bu alanlara yapı giderleri, iş gücü giderleri vs gerisini siz hesaplayın. Sadece hazırlık aşamasının bile yıllar süreceğini de unutmayın. Diğer yandan, ortalama barınakların hali ve sonuçları zaten bilinmeyen şeyler değil. Hasılı, Masal diyarında bile mümkün değil.
Peki yazık değil mi köpekleri uyutmak?
Evet, yazık.
Peki, sizin imkansız kısırlaştırma politikanızla (hadi mümkün oldu diyelim) tekrar sokağa salmak yazık değil mi?
Bunu savunanlar eğer uygulanırsa neden 3-5 yılda biteceğini iddia ediyorlar? Çünkü ortalama yaşam süresi 10-15 yıl olan bir canlının sokakta max 5 yılda öldüğünü onlar da biliyorlar. Hepimiz biliyoruz ki, köpekler sokakta açlıktan, hastalıktan, trafik kazalarından veya diğer köpeklerin vahşetine maruz kalarak ölüyorlar. (Daha doğum esnasında ölenleri de bilmiyoruz, onu da dahil etsek ortalama yaşam süresini muhtemelen daha az hesaplarız) . Sokakta yaşlılıktan (doğal yollardan ölen) kaç köpek gördünüz? (Ancak üreme hızı, bu etkenlerin yarattığı azalmadan hala çok fazla.)
Yazık değil mi, hayvanları hastalığın, açlığın, otobanların, vahşetin pençesine itmek? Bu mu çözüm öneriniz?
Madem bu kadar vicdanlısınız, alın 1-2 tanesini evinize, götürüp kısırlaştırın, aşılatın ve doğal yaşam ömrü dolana kadar bakımını üstlenin, böylelikle olası iki akıbete (uyutma/sokak vahşetine terk etme) maruz kalmalarını önleyin?
Ona da yanaşmıyorlar. Onca kamu kaynağı, iş gücü, yıllarca sürecek bir kısırlaştırma savaşına sokulsun, sonra yine hepsi sokakta açlığa, hastalığa, vahşete terk edilsin!
Neden? Paşa gönülleri öyle istiyor.
Peki aynı hassasiyeti, gaddar insanoğlunun haşere adını verdikleri canlılar için gösteriyorlar mı? Tabi ki hayır. Çünkü hamam böceği, yılan, fare vs kolayca evcilleşemediği gibi, insanla etkileşime girmeye ve insana keyifli hissettirmeye müsait değil. Onlara yazık değil mi? Değil!
Sokak köpekleri tarafından parçalanan çocuklara, öldürülen insanlara yazık değil mi?
Sokak köpeklerinin öldürdükleri diğer hayvanlara (artık köylerde kurt gibi koyun sürülerine saldırıyorlar) yazık değil mi?
işte parmağımızı şıklatırcasına kısırlaştırabilsek, üzerine bir 7-8 yıl daha köpek vahşetine katlanabilirsek bütün sorunlar çözülecek ama diğer herkes irrasyonel psikopatlar oldukları için köpekler uyutulsun istiyorlar!
—-
Bunca sözü de “aman sizin mızırtınızı mı çekecek herkes” gibi bir altyapıyla söylemiyorum. Köpeklerin uyutulmak zorunda olmasından aşırı rahatsızım. Barınak veya sahiplenmeye yanaşmayıp sokağa salmayı savunanların sayısına da vurgu yapmıyorum. Ben de biliyorum, sesi çok çıkan bir azınlık olduklarını. Doğruyu 1 kişi söylese, 8 milyar insan aksini iddia etse de doğru doğrudur.
Ama soruna yönelik makul bir çözüm önerilerini göremiyorum. Daha yakın zamana kadar bunun sorun olarak tanımlanmasına bile karşıydı birçoğu. Hatta bir kısmı ölen çocukların ardından “başıboş çocuk sorunu” diyecek kadar vicdansızdılar.
Bir bakıyorsun mantığa davet ediyorlar, bir bakıyorsun vicdan muhasebesine davet ediyorlar. Ben şahsen tutarlı oldukları sürece ikisine de varım.
Bana en makul ve vicdanlı gözüken yöntem, köpekleri evlerine alıp sahiplenerek uyutulmaktan kurtarmaları gibi geliyor.
bunu savunanların en büyük argumanı kendi kendini yalanlıyor ve şüphede bırakıyor. '' bütün sokak köpekleri tehlikeli değildir '' diyorum, '' nasıl bileceksin ki diyorlar. eee sen hepsinin tehlikeli olduğu kanısına nereden vardın ?
yani çok fazla şüpheyle dolu bir karar. kesin bir gösterge yok. kaldı ki uyutmak ? ne kadar kolay geliyor yazması değil mi ? bir canlının hayatına son veriyorsun.
en uç çözüm tehlikeli olduğu yönünde şikayet edilen sokak hayvanlarını belirleyip onlara barınakta bakım ve tedavi uygulamaktır.
bir de düşünüyorum düşünüyorum kimin ve neden kedilere kafayı taktığına dair mantıklı bir cevap bulamıyorum.
ayrıca madem bu karar alınacak, katiller ve tecavüzcüler hakkında da yaptırımlar feci ağırlaştırılmalıdır.
ancak bu kararın çok uzun bir hukuki süreci olacağına inanıyorum. isviçre mahkemelerine kadar yolu var.
edit: sinsilere de fırsat vermeden ekleyeyim, tehlikeli sokak köpeklerinin saldırılarında hayatını kaybeden, yaralananlar ve sevdikleri için üzülüyor, sabır diliyorum. ancak bu yine de sokak hayvanları hakkındaki karara olan düşüncemi değiştirmiyor. yapılmamalıdır.
şimdiden ciddi bir tepki ile karşılaşmış açıklama.
geri alınması için kurallar dahilinde protestolar gerçekleştirilecek, imza kampanyası da çok ciddi bir rakama ulaştı. sosyal medyadan da ciddi bir tepki var yine.
kolay kolay gerçeğe dönüşmesini beklemiyorum. daha dava başvuruları ve temyizler de olacaktır üstelik.
Bu halkın salaklığınin faturası neden bu zavallılara kesiliyor.al sokağa at nasılsa bakan olur kafası yüzünden gelinen duruma bak.ulan kocaman devlet çareyi öldürmekte mi buluyor ingiltereyi örnek neden alıyoruz .Satışları durdurun kısırlaştırmaya daha fazla destek verin bu iş olur biter .yakında başımıza taş yağacak ulan bu adamlar yüzünden.
Hiçbir konuda Avrupa'dan daha medeni ya da ileride değiliz. Neymiş köpekleri öldürmediğimiz için Avrupa'dan daha medeni ve insan oluyormuşuz. Insanlık bu değil.
Olması gereken. Geç bile kalındı.
Avrupa’da bir tane sahipsiz köpek sokaklarda göremezsiniz. Hepsi sahiplidir, diğerleri barınaklardadır.
insan hayatını tehdit ediyorsa gereği yapılmalıdır.
idamı kaldıran da akp'dir. bu kadar teröristin ve katilin cezalarını dahi tamamlamadan geri çıkaran da onlardır. koysunlar idamı geri iki ayaklı köpekler de öldürülsün. ben sonuna kadar destekliyorum.
Bu duyar kasan hayvansever görünümlü güruh koyun kuzu eti, dana eti yemiyorlar mı?
Bak kuzu eti yemiyorlarsa onları anlarım.
Ama kuzu eti yiyip, köpekler uyutulmasın diyenler ağır küfürü hak ediyor.
insana zarar veren iki ayaklılar sokaklarda Fink atmaya devam edecek. Bunun adına ortadoğu medeniyeti diyoruz.
Neden hapisten evci çıkabilen caniler için de aynı işlem yapılmıyor?
çözüm: üretimi durdur, satışı durdur, kısırlaştır, aşılat, küpele yerine bırak.
bu yapılsaydı zaten bu kadar sahipsiz köpek olması mümkün değildi. şimdi yapılsa kısırlaşan köpeğin sakinleştiğini ömrünü tamamlayıp beş yılda ölüp gittiğini göreceksiniz zaten. devlet neyi yapamayacak tam olarak veteriner mi çalıştıramayacak? kısırlaştırmadan başka çözüm yok.
barınak dediğiniz yerde insan çalıştıramaz mama yetiştiremezsiniz. hastalığa engel olamazsınız. var olan barınakların hepsi hastalık yayıyor pislik içinde.
bizim kısırlaştırmanın yanlış olduğunu çözüm olmadığını düşünen bir tarım orman bakanımız var. vebal sahibini arıyorsanız ilk önce odur.
tahmini olarak 10 milyon 184 bin sokak köpeği var.
ankarada 93 bin metrekare üzerinde 3000 hayvanlık bir barınak yapıldı.
10 milyon 184 bin köpek için bu barınaktan 3395 tane yapılması gerekiyor.
3395 tane barınak 93 bin metrekare üzerinden 315 bin 735 kilometrekare yapıyor.
türkiyenin en büyük ili konya'nın yüzölçümü 38 bin 873 kilometrekare.
315 bin 735 kilometrekare tam olarak 8,12 adet konya yapıyor. hala anlamayan gerizekalılar olabilir diye bu da görseli:
bu kadar kötülük nasıl yasal olarak sunulabilir aklım almıyor. Her olayda daha çok şaşıramayız dediğimiz her gün daha çok şaşırdığımız konular önümüze çıkıyor.
30 gün içinde sahiplenilmeyen diyor ya eminim ki bu duyar kasıcıların hiçbiri 1 tane bile köpek sahiplenmeyecek. Çünkü instagramda akşama kadar sokakta bulunmuş cins köpek paylaşımı yapılıyor 1 tanesi bile çipli değil. Bi hevesle alıp sonra sokaklara atıyorlar ama sorsanız hepsi seviyorlar.
yahu bakkal hesabıyla olacak iş mi bu. bir kere konu, halk sağlığını, sosyal hayatı ve ülkenin imajını yakından ilgilendiren bir konu. vicdanı geçtim rasyonel olarak kesinlikle yatırım hakediyor. rantabl arazi olması şart mı? şu an ülkenin tamamını yatay mimariyle bir noktaya toplasak teoride muş il sınırı kadar yer kaplıyor. pratikte de rantabl olmayan atıl arazi miktarı gayet yeterli.
istenirse kaynak da bulunur, planlama da yapılır hayata da geçirilir. dert maliyetse, 20 yıllık plan yapar kademeli gerçekleştirirsin ki hayvanların sayısı eksponansiyel azalacak bu süreçte. sahiplenme kampanyası ile bir kısmını evlere, geri kalanı mevcut barınak ve tesislere, diğerlerini de yeni yapılacak merkezlere alırsın. en tehlikelilerle başlatırsın, hiçbir önlemin alınmadığı, sokağa mama dökülen aptalca dünyada bile şu an hayat durma noktasında değil. iyi bir aksiyonla iddia ediyorum 5 yıl sürer, maliyeti de gayet katlanılabilir olur.
yani olacak iş var. olmayacak iş yok. niyet ve öncelik meselesi.