halkın ne istediğini bilen devlet adamlarıdır. zira nazik konuşan bir insana ''ne o lan entel entel konuşmalar'' şeklinde tepki gösterilen bir toplumda devlet adamlarının sokak jargonu ile konuşması doğaldır.
klasik halktan biriyim teranesidir yani. insanlar siyasilerin kendileri gibi olmasını ister, kendi yansımalarını görürler o konuşmalarda ve bu da hoşlarına gider. bunu da çok iyi bilen devlet adamları siyasi rant sağlarlar bu şekilde.
ses tonlarını gerektiği şekilde yükseltip, cümle aralarında nara atmayı da başarırlarsa prim yapma şansları her zaman yüksek olan kimseler.
(bkz: siyasi jargon sorunu)
(bkz: ülkem insanın algı sorunu)
maalesef şeytani bir akılla, böyle konuşmanın türk halkında sempati yaratacağını, kendini halktan biriymiş gibi gösterecek olduğunu bilen siyasetçilerdir. halbuki bu mantık başta çuvallar: siyasetçi halktan biri değildir, halkın içinden çıkar gelir, halkı temsil eder ama halk gibi "davranmaz", davranamaz çünkü. artık onun siyasi bir üslupla konuşması ve davranması gerekir. kalıbının adamı olması gerekir. benim gerizekalı halkım da bunu bilmez, anlamaz, boyuna şakşaklar. bana bu konuyu yalnızca eleştirmek düşer. asıl en uygun cevabı sayın zülfü livaneli vermiş bile zaten: