araba geldiğini farkettiğinde 'dağılın araba geliyoooo' diye haykıran çocuktur.
pencerenin altına gelip 'anneee iki yüz elli bin lira verseneeee' diye yırtınan çocuktur.
buzlu dondruma alabilmek için annesine yalvarmış çocuktur.
duvardan düşüp ağlayarak eve gitmiş çocuktur.
diğer mahalleden sataşanlarla kavga etmek için bütün arkadaşlarını arkasına toplamış çocuktur.
ayakkabılarını patlatmış, kasketli şapkasını ters çevirip takmış çocuktur.
şimdilerde penceresinden baktığında, sokakta oynayamayan çocukları görüp kederlenen çocuktur..
çocukluk denen olguyu tam anlamıyla yaşayabilmiş kişidir. civciv sahibi olmuş, mahalle kedilerini sevmiş, sokak köpeklerine "tu kıs kıs" şeklinde hitap etmiştir.
bir ara türkiye de büyük bir park sorunu yaşandı çocuklar * tozun toprağın arasında taşla kaleler yaptığımız sokak aralarında top oynadık araba gelince kenara kaçmalı falan zamanlardı yere düştünmüdü dizin kanaması garantiydi. sonra bulunduğumuz mahalleye iki yüz üç yüz metre aralıklarla üç tane park yapıldı basket potalı falan.. tabi biz basket de oynamakla basket potasının direklerini kale olarak kullanarak futbol oynamaya devam ettik. işte bu çağ benim için altın çağ olarak niteleyebileceğim zamanlardı enerjiktik enerjimizi atabileceğimiz birçok alanımız ve arkadaşımız mevcuttu. akşamüstü 4 den akşam 10 a kadar aralıklarla top oynadığımızı bilirim bu sayede mahallemizden bir çocuk şimdi kaleci daha çok genç ama peşinde birçok üst düzey kulüp bulunmakta.
sonra bizim çocukluğumuzun son senelerinde yani 16 17 yaşlarında bu anlattığım bizim için çok yönlü oyun sahaları mahalle sakinleri tarafından imza toplanmak süretiyle yıktırıldı ve otopark olarak kullanılmaya başlandı hangi akla hizmet ise.. hala aynı mahallede oturuyorum ve gözlemim artık çocuklar istese de güzel bir şekilde oyun oynayabilecekleri bir alana sahip değiller yıkılan park alanına bizim çok eskiden yaptığımız gibi taştan kalelerle top oynuyorlar arabanın birine top gelince de oyun araba sahibi tarafından sonlandırılıyor.
şimdi sormak istiyorum bu çocuklar evde bilgisayar oynamasın da ne yapsın? hangi apartmanın önüne gitseler kendi evinizin önünde oynayın diye kovulan bir nesliz biz bu çocuklar napsın.
diyebilirisiniz ki lan sikik bu konuda bu kadar uzun yazıya ne gerek var? ata demirer tek kişilik dev kadrodan bir alıntı yaparak cevaplamak isterim:
hayvan için doğa ne ise çocuk için mahalle o dur, ilk facaları orda yersin.
sokağa tebeşirle ya da yaprakla sek sek çizmiş çocuktur. istediği gibi enerjisini dışarıda atabilmiştir, şimdiki çocuklar gibi bilgisayar başında asosyal yetişmemiştir. insan ilişkilerinde daha başarılıdır. arkadaşlık kavramı da evde büyüyenlere göre daha sağlamdır.
ayrıcalı çocuktur, sosyal olurken zorlanmayan çocuktur, toz yutmuş çocuktur, apartamn görevlisinin oğluyla aynı takımda top oynamış çocuktur, zamanın yeni etmelerine benzemez çünkü mahalle abilerinden almıştır inceden terbiyeyi.
Çocukluk döneminin en hasına denk gelmiş olan şanslı çocuktur, annesinin adını camlardan balkonlardan seslendiği, oyunun en güzel yerlerinde herhangi bir sebepten eve çağırılan çocuktur, beş taş, seksek, yakan top ne demek iyi bilen çocuktur, oyun oynamaktan acıktığını unutan çocuktur, akşam ezanıyla eve giren, bakkaldan iki ekmek al da gel diye bağırılan çocuktur, meybuz yiyen çocuktur. şanslı çocuktur, artık bulunamayan çocuktur.
o zaman da teknoloji vardı ama çıkıp oynayabilecek sokak araları vardı. bugünse teknolojinin ilerlemesine rağmen, amansızca yükselen binalarda, çocuklar evlerinden aşağıya inene kadar oynama hevesleri kaçar. sokak desen kalmadı. her yer site. adamın biri çıkmış 14. kata bahçe yaptım, oldu diyor. iyi bok yedin..
çokluğunu tam anlamıyla yaşamış çocuktur. erkek çocuklarla top oynamış, deli dana gibi koşmuştur. teyzelerin pencereden para vereyim de 2 ekmek al bana dediği çocuktur. çocuk gibi çocuktur.
çocukluğunu yaşayaman çocuktur. her türlü oyun oynanır en güzeli akşam karanlığında saklambaçtır; kim olduğu belli olmaz, karanlıkta düşersinizin koşturmaktan önünüzü göremezsiniz, annenin hadi eve sesini duyamak ve sobelenmek... hey gidi eski günler hey.