bir dönem felsefe dersiyle ya da hocasıyla başı belada olan lise gençliğinin dertlerine derman olan, okunmasada felsefe hocasının gözüne sokularak felsefenin hastasıyım imajı çizmeye yardımcı olan kitap.
fatih kolejinde lise edebiyat hocamızın dersi geçmek için okumayı zorunlu kıldığı kitap. felsefe tarihine giriş için el kitabı olarak kullanılabilir fakat kitabı okuyan genelde kendini filozof zannedip her bulunduğu ortamda ahkam keser
bir insana başını açtırıp kapattıracak kitap bu değildir o kitap için (bkz: kuran i kerim).
kitabi okurken birden boyut degistiren kendimi bir saniyeliginede olsa sanki yasamaiyomusum gibi hissetmeme neden olan kitabin giris cumlesi olan "Sofi amundsen okuldan eve geliyordu" cumlesini defalarca okumamiza neden olan okumayan insanlarin topluma zarar oldugunu ve hepsinin toplanip bir cukura gomulup yakilmasi gerektigini dusundugum kitap
NOT: dunyada 2 tip insan vardir 1-sofinin dunyasini okumus olanlar 2-okuyacak olanlar
jostein gaarder isimli norvecli yazarın yazdıgı felsefi roman. insanı sıkmaz, felsefe tarihine ait, basit bir dille yazılmıs, surukleyici, akıcı bir kitaptır.
kitap aslında bu.
ilk baştan felsefe tarihi üzerine bir kitap sanıyorsunuz.
Öyle zaten ama baska bir seyler daha var.
Adam boyut manyagı oluyor...
Böyle (bkz: ambele olmak) gibi bir şey...
Okunmalı...
bizde sofinin dunyasi ismi ile un yapmis, jostein gaarder in felsefi icerikli kitabi.jostein baba felsefenin ne kral bir uzmanlik alani oldugunu, ilk okuldan itibaren okutulmasi gerektigini soylemis.
okudugum en eglenceli, en egitici romanlardan biri idi. felsefe tarihini kizlar gibi anlatiyor.
Edebiyat hocası: "Arkadaşlar Sofinin Dünyasını okuyan varmı aramızda."
Ezik öğrenci: "Ben."
-Aferim aramızda kültürlü insanlar da varmış bakın hepiniz ot değilmişsiniz. Sözlü notuna 100 verecem.
- Ama bişey anlamadım.
- hmm(harbiden ezikmiş) Tamam arkadaşlar sözümü geri alıyorum sizden bi b.. olmaz.
FELSEFE KiTABI DA BEST SELLER OLABiLiRMiŞ
Avrupa'nın en sıcak romanı diye nitelendirilen, felsefe tarihini romanlaştıran 'Sofi'nin Dünyası' dilimizde yayınlandı. Sanırım dünya roman tarihi 'Gülün Adı'ndan Önce', 'Gülün Adı'ndan Sonra' diye yazılacak. Umberto Eco, Ortaçağ'ı bir dedektif romanı ritminde yazınca, birçok yazar, uzman da okunurluğun bu yoldan geçtiğini kabullenmişler.
Gerçeklerle masallar, fantazilerle günlük yaşam arasında gidip gelen Sofi'nin Dünyası romanı, Sofi'nin posta kutusunda bir zarf bulmasıyla başlar.
Zarfın içindeki bilgiler, onun kendini tanımasını, düşünmesini, evrenle ilgili sorular sormasını sağlar. Sofi'nin tekdüze, gündelik okul ve aile dünyası yeni, zengin bir boyut kazanır.
Hiç kuşkusuz uzun süre özellikle Alman dergilerinin best seller köşesinde birinci sırada yer alan Sofi'nin Dünyası, felsefe tarihini okullardaki hatta üniversitelerdeki soğuk yüzü ile sunmuyor, onu hayatın içine çekiyor, felsefecileryle yaşatıyor ve hayatın devam eden çizgisi içinde dünden bugüne getirerek, Sofi'ye felsefenin kuru, öğrenilmesi gereken müzelik bir bilgi değil, her zaman hayatla çakışık özelliğini ispatlıyor.
insanoğlu soru sormaya başlayınca felsefe yapmaya, dolayısıyla da felsefe öğrenmeye başlıyor. Jostein Gaarder, insanın bu tutkusunu keşfetmiş.
Gaarder, kitabının başına Goethe'nin insanı sarsan şu sözünü almış:
'Üç bin yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır.'
Sofi'nin yer yer gündelik, yer yer sırlarla dolu düşünsel, fiziksel serüveni, düşüncelerin, felsefenin alabildiğine yoğun olduğu kitabı okumayı kolaylaştırıyor. O gerilim, merak içinde, felsefeyi, felsefecileri öğreniyorsunuz.
Gaarder, bir felsefeci, bir romancı, asıl önemli olanı da iyi bir pedagog, genç kuşağa, teenager'lara neyi, nasıl, hangi yolla ve hangi yöntemle öğreteceğini iyi biliyor.
Bazı eleştirmenler, kitabı Alis Harikalar Ülkesinde'nin doksanlı yıllardaki versiyonu olarak nitelendiriyorlar. Bir eleştirmen kitap için, "eski sorulara yeni cevaplar veren kitap" diyor.
Sofi'ye kalın, göz korkutan bir kitap verilmiyor, adım adım felsefe öğretiliyor.
Bir italyan dergisi de 'Gülün Adı'ndan (II nome della rosa) yola çıkarak 'II nome della filosofia' demiş. Buradan, herkesi, bir romana vereceğiniz küçük bir emekle Descartes'dan Hegel'e, Marx'tan Freud'a felsefe tarihini öğrenmenin zevkini tavsiye ediyorum.
Gaarder, ciddi bilgiyi, ille de ağır başlı bir metin içinde vermenin çağının geçtiğini iyi biliyor. Roman örgüsü içinde, düşüncelerin kendi ile düşünceyi üreten arasındaki hayati bağlara da yer vererek.
Romanın kahramanlardan biri ne diyor: "... Kristiansand'daki kütüphaneye gitmiş, orada gençler için yazılmış tek bir felsefe kitabı bulamamıştım."
Sofi'nin posta kutusunda 14 yaşında bulduğu zarftan çıkan 'Sen kimsin' sorusunu hepimiz soruyoruz, ama cevabını bulamıyoruz.
Gaarder, sizin bunu cevaplandırmanız için işi kolaylaştırmış ama basitleştirmemiş.
Bir solukta bitirmeseniz de, çağlar için zevkli bir yolculuk yapacağınız hoş bir felsefe tarihi/roman.