yozlaşmışlık ve ahlaksızlığı dolayısı ile tanrı tarafından gökten yollanan "kükürt ve ateşle " yok edilidiğine inanılan ortadoğu da ürdün nehri civarında bulunan eski iki şehirdir. yahudi, hristiyan ve islam inanışlarının hepsi de bu şehirlerin yok edildiğine inanmakla beraber bunun nedenleri konusunda hemfikir değillerdir.
hristiyanlığa göre:
sodom ve gomora daki insanlar düzelmeyecek şekilde yoldan çıkmış ve ahlaksızdı. eşcinsel ilişkiler oldukça yaygındı.(ingilizce de sodomite kelimesi oğlancı anlamında;sodomy de oğlancılık anlamında kullanılırken sodom şehrinin ismi kaynak alınmıştır.) incil e göre tanrı bir gün bu nedenden ötürü ibrahim peygamber e sodom u yok edeceğini bildirdi. ibrahim peygamber bunu yapmaması için yalvardı. tanrı da "o zaman bana sodomdan 50 kişi bul ki yoldan çıkmamış, erdemli kişiler olsun" dedi. bu sayı giderek 40 a 30 a 10 a düştü ama o kadar insan bile bulamadı. yalnızca 1 erdemli kişi kalmıştı; o da ibrahim peygamber in yeğeni olan ve sürüleri için güzel otlakları olan bu yere yerleşen lut peygamberdi. tanrı onun evine yakışıklı erkek görünümlü iki melek gönderdi onu uyarmak üzere. bu yabancıları gören sodomlular lut un kapısına dayanıp bu kişileri kendilerine eğlenmeleri için vermesini talep ettiler. lut " onlar benim misafirim,yapmayın. kızlarım var isterseniz onları alın" dediyse de dinletemedi. zorla almaya kalktıklarında ise tanrı tarafından kör edildiler. lut ailesini alarak şehirden uzaklaştı ve şehir tanrı tarafından "kükürt ve ateş" ile yoke edildi.
islamda da bu hikayeye sadık kalınmıştır.
yahudi inanışında ise:
yine bu şehirler tanrı tarafından yok edilmekle beraber. eşcinsellik ve cinsel sapıklık yerine genel olarak ahlaksızlık ve aşırı açgözlülük bu iki zengin şehirin yok edilmesi nedeni olarak gösterilmişitir. çok mal mülk düşkünü idiler. yabancıları ve kendilerini aldatmaktan çekinmezlerdi. şehir dışından gelen misafirlere hiç iyi davranmazardı. yozlaşmışlıklarına örnek olarak; fakir birisine ekmek veren ve lut un kızı oldugu söylenen bir kızı üzerine bal sürüp şehir duvarından sarkıtarak, aç arılara sokturmak sureti ile ölüme terketmişleridir.
Şezom ve omore adlı Lut kavmince iskan edilmiş bu iki lanetli şehre Eski ahit ve kuranda bolca değinilmiştir. Pompei gibi kalıntılarla desteklenmiyor olsa dahi bu sapkın kavimlerin ahvali birçok açıdan 'Günahkarlar' için sansasyonel ve ders niteliğinde olmuştur.
ibrahim Tanrısından sapkınlar için merhamet dilerken Tanrı, salt haz ve sapkın ilişkiler üzerine kurulu bu vadiyi yerle bir etmiştir.
"sonra tanrı, cennetten sodom ile gomore üzerine alev ve duman yağdırdı
ve o, iki şehre birden yıkım getirdi; bütün toprağı, insanları ve tüm yeşilliklerine kadar" (genesis 19: 24/25)
- "lut'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik). o, kavmine şöyle demişti: "göz göre göre hala o hayasızlığı yapacak mısınız?"
-"siz ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? doğrusu siz beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!"
(Kuran/neml süresi, 54-55)
Kendilerine gönderilen melekleri zorla, ahlaki ve dini normlara aykırı olarak alıkoymak isteyen kavim böylece cezalandırılmış ancak insanların hafızalarında oldukça canlı olarak tezahürüne devam etmişti.marquis de sade gibi bilinen örneklerin yanında Birçok yazar, ressam hatta din adamlarını etkileyip ortaya koyulan eserlerde derin izler bırakmıştır. Zira bu metinler bir mesaj taşımaktadır. Ve o mesaj insanoğlunun en karanlık noktalarına ışık tutmaktadır.
Sodom ve gomore şehirleri dini, ahlaki, sosyal, etik vb. hiçbir kaygı gütmeksizin yalnızca hazza dayalı düzenin yaratacağı kaosun ve yıkımın esaslı bir tezahürüdür. Sayıca çoğalarak doğaya hükmeden akabinde ise bilerek yada bilmeyerek ortak bir amaç için oluşturulan hayali/düşünsel lokomotiflerle harekete geçirilip birleştirilen insanoğlu için eşcinsellik dönem şartlarında türün intiharından başka bir şey değildir. Ve bu her devir için ziyadesiyle tehlikeli bulunmuştur. insanlar onbinlerce yıldır kendi istençleri doğrultusunda yahut evrensel aklın doğasına dair herhangi bir fikre sahip olmaksızın, yalnızca kendine ve yakın dönemdeki çıkarlarına hizmet etmek üzere gerçekleştirdiği eylemlerinin bir sonucu olarak yarattığı düzende, yaşamın ve bizatihi kendi doğasına aykırı koyduğu kurallar ve sınırlamalarla bir alüvyon birikintisi kadar girift olmuştur. içeriğinde lokomotif görevi gören değerler, bir bakıma gelenekler çeşitli Bölgelerden plato ve vadilerden kopup gelen toprak birikintileri kadar belirsiz, sınırsızdır. Sodom ve gomore ilahi bir ihtardır. Mevcut düzen, geliştirilen ahlaki normlar, kurallar insan doğasına ve hazza galip gelir. Sodom ve gomore insan eliyle yine insandan sakınılan mevcudiyetin direnişidir.
tevratta tanrı tarafından lanetlendiği söylenen iki şehir.filistin civarında olduğu rivayet edilir.
ayrıca yakup kadri karaosman oğlunun işgal yıllarını anlattığı bir kitaptır.anlatış biçimi özelliklede zamanına göre çok iyi olsa bile olayların türk kültürüyle ve gerçekle hiç alakasının olmayışı, pek çok ahlaksızlığın çok doğal bir şeymiş gibi gösterilmesi bir çok kişinin kitabı dayanamayıp yarıda bırakma nedenidir.ve ayrıca türkiyede kitap okunmamasının nedenlerine insanları kitaplardan soğutabilecek bir nitelik taşıması yüzünden ön sıralarda girebilir.
yakup kadri'nin işgal döneminin istanbulunu anlattığı, okunulan iğrençliklerle mide kaldırabilecek kitabı. iğrençlikle kastetmek istediğim nakledilen olaylar ve insanlardır, mekanlardır, deli gibi sevdiğim istanbulun havasıdır, suyudur.
--spoiler--
romanda bize yakın gösterilen, ve ya sevdirilmeye çalışılan karakterlerin aslında hiç de iyi olmaması gibi bir özelliği vardır; koşullara bilinçli olarak müdahale etmeme, üşengeçlik, kararsızlık ve romanın geçtiği zaman aralığı için uygun düşmeyecek kararlara sahiptirler bunlar.
özellikle ana karakterin batağı görmesine rağmen saplanıp kalışı, arkadaşlarının anadolu mücadelesine giderken onun ingiliz ve amerikan subaylarla takılan bir nişanlıya boyun eğmesi sinir bozucudur, tiksindiricidir. ama roman boyunca bulunabilecek en saf karakter olarak gösterilir. işgalin sona ermesiyle bu meymenetsiz karakterin kutlamalara en ön saflarda katılması, hatta gelen askerlere kaynaşarak zaferi kendisine hak görüşü kabul edilemez cinsten * ! kitabın en çok eleştiri alan kısmı bu husustur ayrıca.
--spoiler--
romanın sonunda bazı yazarların eleştirileri ve yakup kadrinin bu eleştirilere cevapları bulunmaktadır. zaman ve kişilik olarak da iyi bir analiz yapmayı sağlayabilir.
Lut'un karısı şehirler yok edilirken hiçbir sebeple o tarafa bakmaması söylemesine rağmen kafasını çevirip bakar. ve o anda insan boyunda bir tuz sütununa dönüşür.bu gün o tuz sütununun hala olduğu yerde durduğu söylenir. civardaki keçiler hergün gelip bu sütunu ayaklarına kadar kemirip bitirir, ama ertesi gün sütun eski boyutunda tekrar ortaya çıkarmış.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Mondros Ateşkesi ile birlikte istanbul'a ayak basan itilaf donanmasının yarattığı ahlaksal ve manevi çöküntüyü, soysuz istanbul Sosyetesini ve eşcinsel ilişkileri eleştirel bir dille ele aldığı eseri.Hüküm Gecesi'nin devamı niteliğindedir.
Kitapta, 269. sayfadan başlayacak şekilde hoş bir Kurtuluş Savaşı Destanı da yazılmaktadır.O dönemde "yürüyerek bile altı günde alınamayacak olan izmir-Afyon arası mesafenin iki yüz bin nüfuslu; son teknoloji donatılmış yunan ordusuna karşı savaşarak altı günde kat edilmesinden" övgü ile bahsedilmektedir.
Bu bölümden bazı cümleler:
1."osmanlı saltanatı çökmeye başlayalıdan beri arkasında uzun bir bozgun dizisinin ağır ve paslı zincirini hafızası ve ruhuyla sürüklüyor.Bilmiyor ki, bu sefer susulan fakat her gözde, her sözde hissedilen zafer osmanlı saltanatının tarihine ait değildir.Anadolu'nun içinden yepyeni bir millet doğmuştur.Bu milletin, sarayının kafesleri arkasında titreyen aciz ve korku heyülasıyla, bu milletin Babıali denilen viranede uluyan yıllanmış baykuşlarla hiçbir ilgisi yoktur."(Kaynak:iletişim Yayınları, Yakup Kadri Karaosmanoğlu;Sodom ve Gomore s.269)
(2. ve 3. ve 4. alıntılar, itilaf donanmasından captain gerald jackson read'in annesine yazdığı mektuptan alıntıdır.)
2."Belki bizim hariciye erkanımız kadar diplomat olmayan, fakat, silah kullanmada, strateji kurmada herhangi bir avrupalı milletle boy ölçüşecek dereceye ermiş bulunan Türkler kılıçlarını sallayınca bütün tasarılarımız darmadağınık oldu."(Kaynak:iletişim Yayınları, Yakup Kadri Karaosmanoğlu;Sodom ve Gomore s.278)
3."Aziz anneciğim, demin 'Ankara Kedisi' kelimelerini yazarken epeyce eski bir arzunuz aklıma geldi.Bu uzun tüylü, kocaman ve vakarlı hayvanlardan bir tane istediğinizi biliyorum.Fakat, ne çare ki Ankara yolu bize kapalıdır ve günün birinde açılacağına da ihtimal veremiyorum"(Kaynak:iletişim Yayınları, Yakup Kadri Karaosmanoğlu;Sodom ve Gomore s.279)
(Ne diyelim efendim, Allah emperyalistlere ankara yolu'nu bir daha açtırmasın.)
4."Aziz anneciğim, görüyorsunuz ki, oğlunuz bu uzun Şark seferinden hiçbir ganimet olmaksızın dönüyor; hatta bir kedi bile...Tarih bir tekerrürden ibaretmiş.Bundan sekiz-dokuz yüz sene önce bizim geçtiğimiz yollardan geçenlerin hazin akibetine uğramış oluyorum; yani pek yorgun, kırılmış ve ellerim kollarım boş olarak dönüyorum."(Kaynak:iletişim Yayınları, Yakup Kadri Karaosmanoğlu;Sodom ve Gomore s.280)
5."izmir zaferinden sonra itilaf kuvvetleri daha birkaç ay istanbul'u işgalde devam ettiler.Lakin işgalin bu devresi onlar için, adeta dante'nin cehennem'indeki Araf gibi bir şey oldu."(Kaynak:iletişim Yayınları, Yakup Kadri Karaosmanoğlu;Sodom ve Gomore s.280)
okunması gereken bir kitaptır efendim, türklük değerinin yüceliğinin anlaşılması açısından önemlidir.
Üslup açısından ele alacak olursak, eser fazlaca arapça-farsça kelime içermektedir ve akıcı olduğu pek söylenemez.
ayrıca yine rivayete göre lut peygamber ve ailesi sodom şehrini terkederlerken geri bakmamaları,günahkar olan kimsenin geri bakacağı ve öleceği söylenmiş. buna rağmen lut peygamberin karısı da şehir yok olurken merak edip ardına baktığından dolayı ölmüştür.