zengin yurekli cocuklar cikiyo o fakir evlerden. televizyonsuz belki de iste bu yuzden hayal gucleriyle buyuyolar. kendi filmlerini kendi zihinlerinde yaratiyolar. iyi ki.
Sobada fındık kavurmuş, sobanın gözünde patates fırınlamış hatta ayakkabısını ısıtmış, soğukta uyuşan ellerini ısıtmış, etrafında ailece toplanmanın tadını gönlüne eklemiş, içindeki ateşin gece ıssızlığında çıkardığı o naif homurtuda uyumuş, hayatta o günler asla gelmez diye geçmişi tatlı tatlı yad eden en özel anıların sahibi fakirdir.
Yine bir oytun gereksizliği ile açılmış tartışma konusu. Hayatının ilk yirmi yılını sobalı evde sonraki on altı yılını ise senin o godaman kombilimi yaşamına geçiş yapan biri olarak sobalı evlerde aile ortamının iç içe ve daha samimi olduğunu söyleyebilirim.
Bilmiyorsan da bir bilene sormak sureti ile böyle gereksiz tartışmalara girmekten uzak kalabilirsin.
Gelecekte çocuklarına soba etrafında dönen hikayeleri/anılarını anlatacak insandır. portakal değil mandalina yer, kabuklarını da sobanın üstüne koyup o miss gibi kokunun keyfini çıkarır.
Kombili olmaksa düz adam işi, kombili bili bili bom..
aralarında bulunduğum ve gurur duyduğum fakirlerdir. siz nereden bileceksiniz len o sobanın üzerine eppek kızartmanın kestane patlatmanın keyfini. ulan 2 defa zehirlendik ailecek o bile güzeldi be hehehehehe pis zenginler getta fakana hiyır *
bir zall, bir moderatör bir de oytunkaran yolda yürüyormuş. yanlarından bir şahin geçmiş. oytunkaran demiş ki "bu araba ismini şahin kuşundan almıştır. evet." moderatör oytunkaranı düzüp demiş ki "yeter ulen, bir kez de boş konuşma!" zall da demiş ki "arkadaşlar düzüldü."
Sobalı evde büyüyen birisi olarak insanların birbirini aşağılaması günü birlik konuşma durumuna geldiği için tebessüm ederek okutturuyorlar kendilerini zavallılar.Ne anlarsınız ki siz fakirliğin getirdiği gururdan paçoz ve bir tarafına sığamadığınız kompleksli tavırlarınızla yaşamaya devam edin.
Yav arkadaşım bu ülkede çoğu kişi sobalı evde büyüdü, bende bunlardan birisiyim. Fakirlik te gönülle alakalı bir haldir ki hiçbir zaman kendime bu lafı yakıstırmam.
Benim yaşadığım şehre doğalgaz organize sanayi den girdiği zaman 10 yılda gelmez şehre dediler. Tayyip baba bir hamle yaptı bütün şehir iki yıl içinde altı üstüne geldi. Doğalgaz en ücra yerlere kadar ulaştı. Şehre 10 yılda gelmez meselesi ise eski hukumetler döneminden alışıla gelmiş beklentıdır. Umutları o kadardı.
benimdir. pazar günleri annem yıkadığı okul eşyalarımı sobanın üstündeki o tellere asardı. tabii güğümde su kaynardı sobanın üstünde. sonra korkulu an... banyo yapılacaktı ve salona çıkmak ölümdü. salona çıkardık annemle koşarak banyoya. orası daha soğuk kalebodur olduğundan. neyse soyunup banyomu yapardım. sonra havluya sarılıp titreyerek sobanın oraya geçer giyinirdik. evde ağır bir çamaşır kokusu. yarın pazartesi okul var kokusu bu.
boş soba edebiyatı yapmayın adam olun azıcık anasını satayım. sabah kalkarsın ev buz gibidir. sobaya atacak odun da yoksa sabah o soğukta in kömürlüğe de odun kır getir hadi ?
fakirliğin gözü kör olsun. allah'tan şimdi doğalgazımız var da kafamız rahat anasını satayım.