sobalı evde büyümek

entry179 galeri2
    29.
  1. tuvalete gitmeye üşenmektir.
    0 ...
  2. 28.
  3. şu yaz sıcağında bünyede pek bir etki yaratmayan, ancak soğuk bir kış gününde tekrar göz atılıp duygulardaki farklılığı gözlemleme gereği.
    1 ...
  4. 27.
  5. dışarıda dize kadar kar varken içeri girdiğinizde elinizi onun üstüne uzatırsınız refleks olarak ve sobada yanan ateşin güçlü ısısı ellerinize haz dolu hafif bir acı verir ki kalariferli bir evde bu hazzı duyumsamanız imkansızdır.
    1 ...
  6. 26.
  7. anneler ellerinde kovalarla karanlık kömürlüğe inerken, peşine takılıp inmek ve sürekli sönen lambayı yakmakla görevlendirilmek demek sobalı evde büyümek. çıranın kokusunu, kömürün rengini bilmek; sobanın yakılışına şahit olmak, "anne dikkat et, bi'kızın yüzü yanmış biliyor musun?" diye uyarmak safça. dibinde uyumak demek okuldan gelince. montumu ısıtıp öyle giyeyim derken yakmak ve çok üzülmek demek. her sehpada bir kardeşin ders çalışması ve o zamandan kalma bir alışkanlıkla hala masada ders çalışamamak demek. ama en önemlisi tüm aileyle aynı odada uyuyup, aynı odada uyanmak, aynı odada yemek yemek; aile bağlarının kuvvetli olmasını o günlere borç bilmek demek.
    1 ...
  8. 25.
  9. ısı vermesinin yanında ekmek kızartma ,kabuklu yiyecek kavurma vb. işlere yarayan çok amaçlı bir ısı aletidir.
    soğuk kış günlerimizde sarmaş dolaş olduğumuz tek arkadaşımız.
    0 ...
  10. 24.
  11. GECE UYURKEN KAFANA DÜŞEN SOBA BORUSU iLE UYANMANIN TADINI BiLMEKTiR.
    1 ...
  12. 23.
  13. kestane yemenin zevkine varmaktır..
    1 ...
  14. 22.
  15. kar yağdığında, iyice sertleştirilmiş kartopunu evin içine getirip sobanın üstüne koyarak yavaş yavaş erimesini izleme mutluluğuna erişmektir.

    (bkz: çocukken yapılan salaklıklar)
    2 ...
  16. 21.
  17. 20.
  18. insanın iliklerinin bile ısındığı,üstünde kestane pişirilen,hoş kış gecelerinin geçirildiği,sobalı hoş bir evde büyümek mükemmel bir şeydir herhalde!..*
    2 ...
  19. 19.
  20. "soba" aileyi bir araya getirirdi o zamanlar.evin sadece bir odası ısınır ve bütün aile o odada oturur, trt izlenir , çaylar içilir televizyona sırtını dönüp ders çalışılırdı.annelerin "oğlum/kızım dersine bak sen." türevli cümlelerini işitmeyenimiz yoktur değil mi ? artık konfor aşkımız evlerimizin tüm odalarını soğuk kış günlerinde yaşanır hale getirdi, artan televizyon sayısı ve bilgisayar da buna dahil olunca gitgide ailelerimize yabancılaştık galiba ,bir evin farklı oadalarında çayların içilmesi ya da yemeklerin artık ekran başlarında yenilmesi hazin değil mi ?
    1 ...
  21. 18.
  22. sobanın alt tarafında biriken közlerin arasına patatesleri yerleştirip belirli bir süre sonra aldığımızda o patatese azıcık tuz ekleyip yemek, kestane, fındık, soba üzerindeki güğüm,......

    (bkz: sobalı günlerimi özledim)
    (bkz: ahhhhhh ahhh)

    (bkz: hüzünlendiren başlıklar)
    2 ...
  23. 17.
  24. soba yakma becerisi olmayan için kabus gibi bişey. fakat üstte yazılanları okuyunca gözlerim dolarak geçmişi düşündüm. iç geçirerek ne güzel günlerdi dememe vesile olmuştur. evet herkesin çift çift yattığı, sabah kalkıldığında odanın çok yataklı hastane odası gibi her tarafın yatakla kaplı olup toplanması o zaman için çekilmez görülürdü.ama samimiyet hat safhadaydı. ailecek sohbet edilir, sıcak çayın dibini alana kadar içilirdi. sobada haşlanan nohut ve patatesin tadıda birbaşkadır. ekmek kızartması üzerine reçel ve yağ sürülüp yenmesi de ayrı bir zevkti. hepsinden önemlisi anne baba sağ ve kardeşler hep bir aradaydı.

    kaloriferli evlerde yaşamak rahatlık ama eski samimiyet olmuyor. anne mutfakta uğraşıyor, televizyonunu açıyor. baba oturma odasında yine tv başında, çocuk kendi odasında ya ders ya bilgisayar başında.
    3 ...
  25. 16.
  26. küçük kardeşinizle didişir ve boğuşurken annenizin hep aynı bağırışla odaya girmesini hep tebessümle hatırlayabilmektir.
    "Sobaya yapışıp kalacaksınız, evde kalacaksınızzzz ayrılınnnnnnn çabuk!"
    1 ...
  27. 15.
  28. odanın kapısını kapatmak sobanın o sıcağında mayışık bir şekilde oturmak orada uyuyakalmak.. sobalı evde büyümeyenler o odanın sıcağından çıkıp mutfağa bir şey almaya gidip de evdeki soğuktan üşümenin tadını bilemezler, tekrar odaya koşturmak o sıcağın keyifine doya doya varmak ne güzeldir..
    2 ...
  29. 14.
  30. sobanın yakılışındaki heyecanı hissetmektir. dökülür kovasından kömürler aynı ama yer yer sert bir melodiyle ve buluşmak için can atarlar mı bilmem sobanın içinde olmaktan. sonra aralara gazete yerşeştirilir özenle, sevgilinin başına gül takar gibi ve ilk ateş ve ilk çıtırtı, ilk alev. *
    3 ...
  31. 13.
  32. fukaralığın belki de en güzl yanıdır. bir de sobanın üzerinde her daim bir su güğümü yada demlik bulunurdu. bayat ekmeği sobaya tutarak ısıtmak başka bir haz verirdi insana...sucuk yumurta pişirilirdi üstünde, kokusu odanın dört duvarında sekiz tur atardı. bebekler hasta olmasın diye sobanın yanında leğenin içinde yıkanırdı. garip bir tecrubedir. düşünsenize yeni jenerasyon belki de hiç yaşayamayacaktır o sıcaklığı.
    6 ...
  33. 12.
  34. sobada besaş ekmeğini kızartmaktır. ekmeği bazen unutup kömür olmasını görmektir. buz gibi açılan kompostoyu sıcak sıcak içmektir. geceleri sıcacık sobanın yanında kahvaltı yapmanın tadını bilmektir en güzeli de... sonraları ise canın yağlı salçalı ekmek çekmesi demektir.
    3 ...
  35. 11.
  36. çocukluğunun geçtiği yerlerdeki anılar en güzelidir insan hayatında.. Eski ama mutevazi bir evde herkesin bir odaya toplanıp; babanızın, memleketi olan Bursa'dan getirdiği kestaneleri teker teker çizip, odada herkesi ısıtması için annenizin yerleştirdiği sobanın üstüne yine tek tek kestaneleri dizdiğiniz günleri anımsayın;
    Çocuksunuz, o sobanın mazgallarından içine baktığınız günleri düşünün.. Sobanın üstünde piştiğini işaret eden patlak cızırdayan kestaneleri.. Sonra o sıcak aile ortamında yediğinizi akabinde.. * Sobalı evde büyümek, bir de çocuksanız yaşadıklarınız asla değişmez. Sonrasında kaloriferli eve geçtiğiniz de belki rahatsınızdır ama sobanızı özlemişsinizdir..
    3 ...
  37. 10.
  38. sobalı evde buyukmek demek annenizin size ayağınız üşümesin diye giydirdiği terliğin altını, sobaya dayayarak eritmek akabinde anneden tokat yemek demektir. buda yetmezmiş gibi üstüne bundan zevk almaktır. *
    3 ...
  39. 9.
  40. ayrıca kış aylarında tuvalete gitmenin eziyet olduğunu, odaya döndüğünde sobanın önünde bir kaç dakika poponun ısıtıldığını bilmek demektir.
    4 ...
  41. 8.
  42. sobanın üzerine tükürüp, tükürüğün nasıl bir şekil aldığını görür, çok mühim bir iş yapmış gibi sevinirdik.
    sobalı evde büyümek cıs'ın anlamını bilmektir.
    12 ...
  43. 7.
  44. sobanın yanındaki kocaman minderde uzanıp, sıcaklığa sırtınızı vererek hayal kurarken uyuyup kalmayı, kucakta yatağa taşınmayı bilmek demektir.
    sobanın üzerine konulan portakal kabukların ısınmasıyla çıkan tatlımsı kokuyu bilmek, sabahları sobada ısıtılmış ekmeklerin kokusuna uyanmayı,yaşamak demektir.
    sobanın üzerindeki çaydanlıkta kaynayan suyun fokurtusu ile yanan odunların çıtırtısını dinlemenin keyfidir.
    ve sobada kızartılan kestanenin tadını başka hiç bir şeyde bulamamak demektir.
    birde kül dökme işi sizin değilse süperr..

    kötü yanları da var tabii, sönmeye yüz tutmuş sobaya atılan odun tutuşmayınca üzerine gaz yağı döküp yüzünün tüm tüyleri ile birlikte kaş ve kirpiklerinin de yanması demektir. hadi önde yanan saçları kamufle etmek için kahkül kestirdik te kaş çizecek halimizde yoktu ya..
    6 ...
  45. 6.
  46. daha güzeli için kuzine sobalı evde büyümek her okul dönüşünde soğuktan donmuş parmaklarınızı sobanın sıcağında ısıtarak çözülmek açlıktan yapışmış midenizi kuzinede pişen çörek ve böreklerle doyurmak .akabinde sobanın hemen yanında kedi moduna geçmek .hüzünlendiren başlıklar.
    5 ...
  47. 5.
  48. kaloriferli bi eve çıkınca soba üstündeki çayın cızırdamasını, kestaneleri soba üstüne dizerek közlenmesini seyretmeyi, soba borusuna asılı çamaşırları düşünüp gülümsemeyi özleten ama bunun yanında tuvalete gidip gelene kadar buz kalıbına dönüşmemenin zevkini tatmaktır. *
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük