Çok güzeldir. Patatese, mantara bakış açınızı degiştirir. kışın karla kaplı sokaklardan eve gelince yaşanan rahatlık hissini bilirsiniz. sabahları ekmege yag sürüp eritirsiniz. onun lezzeti çok ayrıdır. üzerine mandalina kabugu koyup o müthiş kokuyu hissedersiniz. ama soba ile beraber yukarıda yazdıklarımda teknolojinin gelişmesiyle kaybolup gitmektedir.
yenilen elma, portakal, mandalina kabuklarını çöpe götürmeye üşenip sobaya atmak demektir.
pazar günü yıkanan okul önlüğünün çabuk kuruması için soba borusundaki çamaşırlığa asmak demektir.
aynı zamanda anneden gizli olarak heyecan olsun diye ateşe kolonya dökmek demektir.
hala burnumdadır sobanın üzerinde pişen kestanelerin kokusu. her ellerimi yıkayışımda kızgın sobanın üzerine su sıçratmak, üşüyen ellerimi sobaya değdirip çekerek ısıtmaktı sobalı evde büyümek.
sobalı odadan diğer odaya geçmenin cesaretini zor bulurdum kendimde, diğer odaların dipfrizliğini hissettiğimde dibim friz olurdu.
hele annemin beni üşütmemek için sobada ellerini ısıtışı ve öyle dokunuşu bana..
o uzun çubukla şimdi adı aklıma gelmedi ama sobaya dokunmadan çevirip içine kömür atmak. bir de askerde zaman geçsin diye sigarayı ters çevirip sobaya dik bi şekilde tutmak. kibrit çakmak,yok mu var ama askerlik işte zaman geçirme mantalitesi.