Edebiyatının yapıldığı kadar güzeldir Ama sabah kalkıldığında kovanın boşaltılması gerektiği fark edilince veya banyodayken edebiyatının amk da dedirtir heheh.
40 yaşındaki kadınlar gelip de soba ya ne kadar güzel çok nostaljik ama siz bu evde nasıl tuvalete gidiyosunuz diyo ya deliriyorum. Saraya doğmuş kendisi zamanında. Sobalı evde oturmayan sobalı ev romantizmi kasmasın ya, valla. Samimi olanını görmedim daha.
kaloriferli evde oturamayanların mahrum kaldığı durumdur.sobanın üzerinde ekmek kızartmak,kestane kavurmak ve gümbür gümbür yanan sobanın önüne geçip kıvrılmak gibi...
Banyo yaptıktan sonra o sobanın başına oturmak ayrı bir keyiftir. ayrıca üstüne mandalina, portakal kabuğu koyup odayı gayet hoş ve doğal bir parfümle donatırsınız. kömür ve kova taşıması ile sobayı temizlemesi kötüdür sadece. diğer her şey keyifir. Sobalı evin sıcaklığını kaloriferli evde asla bulamazsınız.
güzel bir muhabbetin hem somut hem de soyut anlamdaki sıcaklığın baş göstergesi olan, eskilere dair bir ısınma aracı.
çok kızdığında bir renk vurur ya hani dışarı.güzel renktir o.
artık yapmak istemediğim eylem. hele bir de o kovalı sobalardansa bitiğinizin resmidir. kovayı değiştirmeye inersiniz. iğrenç yanmış bitmiş kovayı köz kovasına doldururken her tarafınız toz olur. 25 kiloluk kömür çuvalını kaldırır boş kovaya doldurursunuz. tam tahta parçasına gider eliniz...ama o da ne? tahta parçası bitmiş. bir yerlerden odun bulup kırarak inceltmeye başlarsınız.
o sırada zaten imdat çığlıkları atan beliniz; odunları inceltip, kovanın üstüne koyup, 20 kiloyu bulan kovayı kaldırdığınızda intihar eder. "asansörle taşıyim bari" dersiniz ama tesadüfe bakın ki asansör bozulmuştur.
20 kilo olan ama artık bir ton gibi gelen kova ile birlikte merdivene yönelirsiniz. sizin için artık başka çare kalmamıştır. beliniz size küfrederken siz de doğalgazı 3 senedir getirmeyen belediyeye küfredersiniz ama işe yaramaz. tüm bu olanları sözlüğe yazarsınız. ama belediye başkanı sözlük okumaz.**
odun doldurulan çuval yerden kaldırılıp sırta vuruluduğunda, mutlaka çuvalda aykırı duran bir ibne odun vardır ve sırtınızı deler geeçer. ama o sobanın alevinin gece ışıklar kapandığında duvara yansıması yok mu, değer be özlemişiz valla o günleri...
sabahleyin sıcacık yatağınızdan üşüyerek kalkarsınız, hemen sönük sobanın başında gidip balkondan aldığınız bi torba kömür bi kac tahta parcası ve bolca gazeteyle yakarsanız. zevklidir. 10 dakika geçer ısınırsınız. kahvaltıyı hazırlar cayı demlersiniz, daha sonra cay soğumasın diye sobanın üstüne bırakırsınız. cayınız soğumaz.
evde ıvır zıvır, kullanılmış selpak, kağıt defter çöpe atmazsınız direk sobaya gider, üzerinde yemeğinizi ısıtır, şişte kebap yapar, kestane pişirirsiniz.
soba bi yaşam tarzıdır, dışarda yağmur çiseler siz ve kediniz sobanın başındasınızdır. masada oturmuş şarabınızı yudumlarken elinizde ki kağıt kalemle şiirler döktürürsünüz. soba iyidir, güzeldir. evet.
sobalı odanın 50 derece, evin diğer yerlerinin -50 derece olduğu bir evde oturmaktır. o bir ton kömürü*tek başınıza bodruma taşıdığnızda, 3 senedir "doğalgaz gelecek" diyen belediyeye küfür edesiniz gelir.