ekmeği kızartıp üstüne tereyağını sürememiştir. bir de her daim sıcak çay içmekten mahrum kalma ihtimali.
tabi avantajları da var; külüyle odunuyla kömürüyle uğraşmamıştır.
Önceki senenin okul defterlerini sobada yakmanın verdiği hazza hiç bir zaman ulaşamayacak insandır. Ayrıca el yıkandıktan sonra sobanın önüne geçip, sobanın üstüne su sıçratarak çoss seslerini dinleme zevkine de erişemeyecek insandır. En önemlisi bu su sıçratma eylemini, küçük tükürüklerle yaparak, soba üzerinde ufak tefek dairesel şekiller bırakma pahasına yine aynı çoss sesini dinleme keyfini de kaçırmıştır bu arkadaş.
kömür almak nedir bilmeyen, kömür torbasına dokunmamış, sobada çevrilmiş kestane ya da pazar sabahları kızarmış ekmek nedir bilmemiş, soba sıcağında nasıl mayışık mayışık uyunur hissetmemiş insandır. (bkz: apartman çocukları)