elektrikli süpürgeyle ev süpürürken borudan gelen tıkırtı seslerinin yanında bir hiçtir; sobadan gelen çıtırtılar. diğeri en azından temizliği çağrıştırır. bu, bildiğin ateş, can acısı, yürek sızısı, üzüm buğusu...
kaçınılmaz bir gerçektir. kışın uyumadan önce odayı karanlığa boğarsın hani.hani soğuk yatağın içine girersin böyle "uuuv. uuuv" diye diye. sonra yatak ısınır. sadece sıfatın soğuk kalır. burnunun ucu.soba deliğinden yukarıya , tavanın en ücra köşelerine , karanlığa ateş renginde üç delik izi açılır sobanın deliklerinden. içerde yanan ateşin turuncu ve kırmızı karışımı rengini görürsün tavanda böyle. izlersin uyumadan önce. o görüntüyle birlikte ufak ufak ısınır burnunun ucu. sonra çatırtılar başlar. çuturtular. sobanın üzerinde illaki duran güğümlerden düşen suyun cızırdaması. o incecik vızıltı sesi. sabah göreceğin kupkuru mandalina kabukları. inceden odun kokusu. daha ziyade çıra kokusu. heyt ulan be.
+ abi yürü be. bu sene kaloriferi söktürmezsem adam değilim! *