love, let me sleep tonight on you couch
and remember the smell of the fabric
of your simple city dress
oh... that was so real
we walked around til the moon got full like a plate
the wind blew an invocation and i fell asleep at the gate
and i never stepped on the cracks 'cause i thought i'd hurt my mother
and i couldn't awake from the nightmare that sucked me in and pulled me under
pulled me under
oh... that was so real
i love you, but i'm afraid to love you
i love you, but i'm afraid to love you
i'm afraid. . .
jeff buckley'nin "so real" derken gerçek olamayacak kadar güzel bir sesle söylediği şarkı. jeff "i love you" derken aynı yer tekrar tekrar başa alınıp dinlenir, gerçek gibi gelir, güzeldir, çok güzeldir.
Amaçsızca oturur hadi şu şarkıya dinleyeyim dersiniz.
Cesaret gerektirmeyen basit bir harekettir bu. Ancak şarkı ilerledikçe en derinlerdeki o sindirdiğiniz, ortaya çıkması ancak idareyi alkolle zayıflatma durumlarında oluşabilecek bir his önce gözünüzde sonra kalbinizde bir anıyı canlandırır. Eğer bunu hissetmeniz çok derinden olur ise tüyleriniz ürperir. Bu his size tekrar tekrar sarılmanın, doyumsuz ve bilinçsiz sevmenin nasıl olduğunu tekrar hatırlatır. Yine sevdin ama o hisler başka idi der. Cesaretin olsaydı bu şarkıyı açmazdın der.
Evet bu hisler beni tam 3 sene öncesine götürdü içinden çıkılmaz hislerin ve onun cazibe dolu can sıkıcı yanlarına. Şarkıyı 3 kere art arda dinledim ve hemen sözlüğü açtım. Eğer buraya yazmazsam unutulacaklar elbet ona da asla yazılmayacaklar ancak ondan çok hislerime verdiğim değerin somut halidir bu parça. Ruhun şad olsun Jeff.