12 eylül darbesinden sonra hemen herşeyin fiyatının arttığı gibi baklava fiyatlarının aşırı yükselmesinden rahatsız olan askeri yönetim önde gelen baklavacıların kulağını çeker. Zira Türk devlet bürokrasisi o gün olduğu gibi bugün de baklava üzerinden yürümektedir. Baklavanın pahalanması devletin üst kademesini herşeyden çok rahatsız etmektedir, komutan adamın domates biberle ne işi olur, birbirini makamda ziyaret için baklava götürecek tabi, ikbal için ayda 3-5 komutanına görünse gitti o ayki maaş ve böylece sütlü şerbetli az şekerli az fıstıklı/cevizli/fındıklı daha ucuz ve yeni bir baklava türü ortaya çıkmış olur.
Malum ortam darbe ortamı hayli gergin, biraz yumuşatmak lazım, baklavacı esnafı da tam anasının gözü, ulan bu paşa takımı ilker, Soner filan hep seküler tipler bunların öyle geleneksel isimli anaları olmaz, gel biz buna sütlü Nuriye diyelim. Hem Zaten o yıllarda böyle geleneksel isimleri tiye almak acayip popüler. Böylece sütlü Nuriye tatlısı ortaya çıkar.
Gel zaman git zaman tatlının üstüne serpilen Antep fıstığının da astronomik fiyatlara çıkmasıyla Bingöllünün biri Avrupa’daki akrabalarından getirdiği uygun fiyatlı kuvertür(külçe çikolata) tozu serpiştirerek sütlü nuriyenin maliyetini iyice düşürür. Yeni tatlının ismi Zaza şivesiyle “hüjverdi”dir. (Selam ve soğan ile)
Ancak hoşverdi ismi içeriğindeki doğulu linguistiği nedeniyle Türkiye’nin batısında pek tutmaz. Yeni bir isim bulmak lazımdır ve nihayet platinum edition soğuk baklava üzerinde karar kılınır.
Overrated olduğuna ve o paraya değmediğine katılıyorum.
düz baklavadan farkı şerbetinin soğuk sütle yapılması ve üzerine serpilen kakao. Fakat fazla şekerli olup baymadığı için normal baklavaya tercih ederim.