film mi çok underrated kalmış yoksa ben mi mağaradaymışım anlamadım ama,bugün tesadüfen denkgelip izlediğim mükemmel film..zaten fantastik-bilim kurgu filmlerine karşı bi fetişim var,bu derecede ince mesajlar içermesi,düşündürmesi de ayrı mutlu etmiştir beni..filmin tanıtımını okumadan izlesem christopher nolan filmi derdim,onun tarzına baya yakın çünkü,ama değilmiş..sadece sonu biraz zayıf kaldı sanki,onun dışında hiçbir eksiği yok gözümde
filmi çok övdüler ama çok geç izledim.. harika ötesi bir film.. sınıfsal çatışmayı, devrim, çocuk işçiler,anarşi her şeye tadında bir dokundurma yapmış.. önerim filmi bilim kurgu olarak izlemeyin yoksa bu tren bu enerjiyi nerden buluyor sorusuna takılıp gidersiniz.. onun dışında ne anlatmaya çalıştığına odaklanın.. kısaca anlatmak istedikleri
-------------burdan sonrası spoiler içerir-----------------
1- trenin en arkasındaki kısmın yani insanlık olarak bakacak olursak en alt tabakadaki insanlara daha öncede belirtildiği gibi halinize şükredin biz olmasak hepiniz donarak ölmüştünüz.. yemeğiniz var, suyunuz var... he biz üzerinize basarak veya vergileriniz ile keyfimizi sürüyoruz tabiri caizse 1000 odalı saraylarda yaşıyoruz ama siz yine de halinize şükredin mesajı veriyor.
2- ayakkabı fırlatılması abdnin ırak ı işgali sonrasında alt tabakanın üst tabakaya gösterdiği tepki idi bunu da araya sokuşturmuşlar, ve ardından gelen bizler başız sizler ise ayaksınız ayaklar baş olursa denge düzen bozulur göndermesi bulunuyordu.
3- devrimin başlıyor olması için üst tabakanın gücünün bitmesi filmde gösterilen modu ile son kurşununu atmış olmaları ve alt tabakanın canına artık tak etmiş olması gerekiyordu. ayrıca dip not. devrimi alt sınıf asla kendi başına yapamaz. bir şekilde tetikleyebilir ama sonuca gitmesi için kendisine kapıları açabilecek, teknik bilgiye sahip ve sistemi bilen kısaca aydın sınıfına ihtiyacı olduğunu filmde kapıları açan ama alt sınıftan olmayan güvenlik uzmanı ile beraber çok güzel anlatmış.
4- üst tabaka alt tabakaya yardım ediyorum diye verdiği protein bar denen şey aslında ölü böcek püresiydi. burada alt tabakaya aslında size yardım ediyoruz diye verdiği şeyin çöpten başka bir şey olmadığı ve bunu protein bar ismi ile nasıl ballandıra ballandıra sattığı.
5- böcek püresini yapan adamın da kendini buna inanacak kadar kandırılmış şekilde şartlandırdığı ve böcek püresini seve seve yemeye hazır olduğu.
6- eğitim sisteminin nasıl da kendisini sistemin çarklarına göre adapte edildiği ve genç beyinlerin bu şekilde yıkandığı sistemin bir şekilde din olarak insanlara aşılanması ve din adı altında insanların ölümüne çalıştırılması veya hatta direk ölüme yönlendirilmesi
7- yumurtalar (burda paskalyaya da gönderme var) ile kutlama yapılması ama yumurtaların altında silahların olması.
8- orta sınıfın nasıl sistemin çarkları arasında uyuşturulduğu.
9- üst sınıfın nasıl bir lüks içerisinde yaşayıp, her şeyi de doğal karşıladığı.
10- ve sonlara doğru bombalar peş peşe patlıyor. sistemin en tepesindeki adamın aslında sistemin en altındaki adam ile ortak çalıştığı.. buradan elkaide veya saddam ile abd yönetimi arasındaki ortaklığa göndermede bulunuyor. ve sistemi ara ara bilerek kaos çıkarttığını belirtiyor. filmde bu nüfus artışını ayarlamak ile gerekli olan çocuk işçiyi karşılamak arasında geçen dengeyi sağlamak için vermiş.. bunu elkaide için rusyaya ayar vermek veya saddam için irana ayar vermek ile petrol dengesi olarak görebilirsiniz. ve sonrasında sistemin başındaki adamın ortak olarak çalıştığı sistemin altındaki adamı öldürtmesi de ayrı bir mesaj.
11- teknik elemanın trenin son kapısını açıp sistemi yönetmek yerine trenin dışına çıkıp sistemin tamamen dışına çıkılması gerektiğini vurgulaması tam bir anarşi yorumu idi.
12- ve filmin sonundaki kutup ayısı.. sistemin dışına çıkıp bu lanet olası sistemi bitirseniz bile bu sefer bambaşka şartlarda bambaşka düşmanlarla uğraşmanız gerekeceği..
protein çubuklarını gördükçe insanın canı çekiyor. curtis adlı reyizin sesine hayran kalınan filmdir. o çekik gözlü abimizde çok cool bir adam. izlenmesi tavsiye edilen filmlerin arasına çok rahat girer.
edit: in time filmi olaya daha duygusal bakmıştır, lakin snowpiercer için aynı şey söz konusu değil. sistemler neden gereklidir sorusunun da cevabını vermektedir aynı zamanda. biraz daha seyircinin insiyatifine bırakılmıştır yorumlamak.
Film sadece trende gecmesine ragmen sikilmadan izlenilebilen kilan bir buyusu var. Sizi etki altina aliyor. Tamam lan boyle satafatli sozlere gerek yok, kasmayayim kendimi. iyi, guzel, aksiyonu bol guzel bir film iste. Her vagonda farkli olaylar gelisiyor. Kademe kademe ilerliyor toplumun alt tabakasindaki insanlar.
vay arkadaş ne salak saçma bir sonla biten bir filmdir. film bounca konunun işlenmeye çalışıldığı monotonluk da cabası. cüneyt arkın vari dövüş sahneleri ve slow-motion çalışmaları da üstüne sos olmaktadır bu yapıtın. *
Gönderi bazlı değerlendirmelerin dışında; izleyiciyi hemen saran, insanlığın ne noktalarda olduğu / olabileceği hakkındaki başarılı betimlemeleri ile "rahatsız edici" diyebileceğim filmdir.
absürd ögeleri özellikle dikkat çekici olan çok yerli yerinde bir 'mantık' ile idame ettirilmiş son zamanların en ufuk açan filmi. sanmıyorum ki izlenilip pişman olunsun. yalnız neden bu kadar az sükse yaptığı konusu kafa karıştırıcı olabiliyor.
ilginç bir filmdi. çok iyi diyemem ama iyi bir filmdi benim gözümde. sistem eleştirisini çok dozunda ayarında yapan, aslında hepimiz trenin bir vagonunda olduğumuzu hatırlatan bir film. her şey iyiydi ancak sonunda o kadar kişiden bir kız ve erkek kurtarılması, onlarında zenci ve asyalı olması çok klişe geldi bana. bunun dışında işte, tren nasıl çalışıyor, işte o akvaryum orada nasıl duruyor, o adam nasıl ölmedi tarzı düşünceler bir bilim kurguya göre saçma. bunları diyen adam, matrix'te kurşunların nasıl durduğunu sorgular. demem o ki, izleyin bence vakit kaybı değil.
Genelde sırf komedi ve drama izlerim, heyecan yapan kavga dövüş macera filmi izlemem. Sanırım tipik bir kadınım. Babamın zoruyla bu filmi izledim ve inanilmaz etkilendim. Ilk saniyesinde sarıyor insanı. Macerayi seviyorsanız, kesinlikle izlemelisiniz.
iki saatlik dünya ve sistem eleştirisi. filmdeki vagonlar sınıfsal farklılıkları simgeliyor. tren dünyayı, raylar da insanlığın gidişatını simgeleyen unsurlar. öncelikle filmi '' bir tren var karda kışta gidiyor '' gözüyle izlememek lazım. filmde anlatılan durum tamamen simgesel ve mecazi. insanlığın şu anki tüketim anlayışı nedeniyle böyle bir sonun geleceği kaçınılmaz olarak vurgulanıyor ve dünya yok olurken bile insanların kendi dünyasında yine eski alışkanlarından vazgeçmeyeceği anlatılıyor.
filmde dikkat çeken diğer bir nokta da halklar, halklar arasındaki sınıflar, işci, devlet görevlileri gibi bölümler içinde ilerliyor film. her vagon aslında başka bir sınıfı temsil ediyor. treni yönetenler de vagonun en başındaki ve en sonundaki insanlar olarak görünüyor. hangi taraf doğruyu söylüyor ? bunun seçimini izleyeciye bırakıyor film.
gayet güzel bir bilim kurgu filmi. filmin takribi 20. dakikasından itibaren filmin havasına giriyorsunuz ve bilim kurgu olduğunu unutuyorsunu. izleyin, izlettirin.