2013 yılında vizyona girmesi beklenen joon-ho bong filmi. bütün filmleri benim için birer başyapıt seviyesinde olan bong'un ilk yurt dışı çaışmasının nasıl olacağını deli gibi merak etmekteyim. filmin kadrosunda tilda swinton, chris evans, john hurt, jamie bell gibi isimler var ve post apokaliptik bir bilim kurgu olacağı söyleniyor.
Herşey ünlü yönetmen Bong Joon-honun Seul'de her zaman uğradığı çizgi roman dükkanında Fransız grafik romanı Le Transperceneige'i ayak üstü okuyup çok beğenmesiyle başlıyor. Sonra serinin film haklarını satın alıyor ve Güney Kore, ABD, Fransa ortak yapımı post-apokaliptik film çekiliyor. Filmin ilginç çıkış hikayeseninden sonra biraz da asıl önemli olan anlatacağı hikayeye geçelim. Film 2031 yılında geçiyor. Küresel ısınmanın durudulaması sonuçu yeni bir buzul çağına giren dünyamızda Snowpiercer isimle trenin içinde yaşıyanlar hariç bütün yaşam yok olmuştur. Bir hiyerarşi, sınıf sistemi olan trende bir süre sonra ayaklanmalar başlar olaylar gelişir.
joon-ho bong'un yakın zamanda vizyona girecek filmi. kore dışında da başarılı olacağı kesin bu yetenekli adamın. filmin dili ingilizce olduğundan sağlam birkaç oscar adaylığı hatta ödül beklenebilir. "doğmamış çocuğa don biçilir mi ?" derseniz, filmi joon-ho bong çekiyorsa biçilir.
gayet güzel bir bilim kurgu filmi. filmin takribi 20. dakikasından itibaren filmin havasına giriyorsunuz ve bilim kurgu olduğunu unutuyorsunu. izleyin, izlettirin.
iki saatlik dünya ve sistem eleştirisi. filmdeki vagonlar sınıfsal farklılıkları simgeliyor. tren dünyayı, raylar da insanlığın gidişatını simgeleyen unsurlar. öncelikle filmi '' bir tren var karda kışta gidiyor '' gözüyle izlememek lazım. filmde anlatılan durum tamamen simgesel ve mecazi. insanlığın şu anki tüketim anlayışı nedeniyle böyle bir sonun geleceği kaçınılmaz olarak vurgulanıyor ve dünya yok olurken bile insanların kendi dünyasında yine eski alışkanlarından vazgeçmeyeceği anlatılıyor.
filmde dikkat çeken diğer bir nokta da halklar, halklar arasındaki sınıflar, işci, devlet görevlileri gibi bölümler içinde ilerliyor film. her vagon aslında başka bir sınıfı temsil ediyor. treni yönetenler de vagonun en başındaki ve en sonundaki insanlar olarak görünüyor. hangi taraf doğruyu söylüyor ? bunun seçimini izleyeciye bırakıyor film.
Genelde sırf komedi ve drama izlerim, heyecan yapan kavga dövüş macera filmi izlemem. Sanırım tipik bir kadınım. Babamın zoruyla bu filmi izledim ve inanilmaz etkilendim. Ilk saniyesinde sarıyor insanı. Macerayi seviyorsanız, kesinlikle izlemelisiniz.
ilginç bir filmdi. çok iyi diyemem ama iyi bir filmdi benim gözümde. sistem eleştirisini çok dozunda ayarında yapan, aslında hepimiz trenin bir vagonunda olduğumuzu hatırlatan bir film. her şey iyiydi ancak sonunda o kadar kişiden bir kız ve erkek kurtarılması, onlarında zenci ve asyalı olması çok klişe geldi bana. bunun dışında işte, tren nasıl çalışıyor, işte o akvaryum orada nasıl duruyor, o adam nasıl ölmedi tarzı düşünceler bir bilim kurguya göre saçma. bunları diyen adam, matrix'te kurşunların nasıl durduğunu sorgular. demem o ki, izleyin bence vakit kaybı değil.
absürd ögeleri özellikle dikkat çekici olan çok yerli yerinde bir 'mantık' ile idame ettirilmiş son zamanların en ufuk açan filmi. sanmıyorum ki izlenilip pişman olunsun. yalnız neden bu kadar az sükse yaptığı konusu kafa karıştırıcı olabiliyor.
Gönderi bazlı değerlendirmelerin dışında; izleyiciyi hemen saran, insanlığın ne noktalarda olduğu / olabileceği hakkındaki başarılı betimlemeleri ile "rahatsız edici" diyebileceğim filmdir.
vay arkadaş ne salak saçma bir sonla biten bir filmdir. film bounca konunun işlenmeye çalışıldığı monotonluk da cabası. cüneyt arkın vari dövüş sahneleri ve slow-motion çalışmaları da üstüne sos olmaktadır bu yapıtın. *
Film sadece trende gecmesine ragmen sikilmadan izlenilebilen kilan bir buyusu var. Sizi etki altina aliyor. Tamam lan boyle satafatli sozlere gerek yok, kasmayayim kendimi. iyi, guzel, aksiyonu bol guzel bir film iste. Her vagonda farkli olaylar gelisiyor. Kademe kademe ilerliyor toplumun alt tabakasindaki insanlar.
edit: in time filmi olaya daha duygusal bakmıştır, lakin snowpiercer için aynı şey söz konusu değil. sistemler neden gereklidir sorusunun da cevabını vermektedir aynı zamanda. biraz daha seyircinin insiyatifine bırakılmıştır yorumlamak.
protein çubuklarını gördükçe insanın canı çekiyor. curtis adlı reyizin sesine hayran kalınan filmdir. o çekik gözlü abimizde çok cool bir adam. izlenmesi tavsiye edilen filmlerin arasına çok rahat girer.