bir çocuğun ölümünü araştıran genç bir kadının, korkunç gerçekleri ortaya çıkarmasını anlatan, başroldeki julia ormond' a gabriel bryne' nin eşlik ettiği kült film.
Peter Hoeg tarafından 1992'de yazılmış kitabın filmi...filmini bilmem ama kitabında defalarca ama defalarca okumak istediğiniz paragraflar ve cümleler hayli fazla...
"Matematik nedir biliyor musun?
.....
Matematik sayılardır. Biri bana neyin beni gerçekten mutlu ettiğini sorsa, ona 'sayılar' derdim. Kar, buz bir de sayılar...Neden biliyor musun?
Çünkü sayı sistemi insanın hayatına benzer. Önce doğal sayılar vardır. Tam ve pozitif sayılar. Çocukların sayıları. sonra insanın bilinci genişler. Çocuk daha uzağı görmeye başlar. Bunu matematematikteki adı: Negatif sayılardır. Bu, birşeylerin eksikliğini hissetmektir. Sonra bilinç gelişmeye devam eder. Çocuk sayıların arasındaki boşlukları keşfeder. Taşların arasındaki, taşların üstündeki yosunların arasındaki, insanlar arasındaki boşlukları. Ve sayılar arasındaki. Bu neye varır biliyor musun? Kesirlere. Tamsayılara kesirler eklenince rasyonel sayılar çıkar. Bilinç bununla da yetinmez. Rasyonel şeylerin ötesine geçmeye çalışır. Sonunda sayıların kökleri gibi saçma bir işlem çıkarır. Bu da irrasyonel sayıları oluşturur. Bu bir çeşit delilik aslında. Çünkü irrasyonel sayılar sonsuzdur. Yazılamazlar. insanın bilincini sınırların dışına çıkmaya zorlarlar. irrasyonel sayılarla rasyonel sayıları birleştirdiğinde gerçek sayıları elde edersin. .....
Ama iş bu kadarla kalmaz. Çünkü gerçek sayıları da genişletmemiz gerekir. O yüzden negatif sayıların hayali karekökünü alırız. Bunlar tarif edilemeyen sayılardır. insan aklının kavramaya yetmediği sayılar. Hayali sayıları gerçek sayılara ekleriz ve karmaşık sayılar sistemi deriz. Buzun kristal oluşumunu açıklamayı mümkün kılan ilk sayı sistemi bu.."
" Danimarkalılar ile gröndlandlılar arasındaki iletişimsizliğin beni hayrete düşürmediği bir gün bile olmadı. Tabi durum gröndlandlılar için daha kötü.ipin üstünde yürüyen birinin, ipi tutan kişiye derdini anlatamaması hiç sağlıklı bir durum değil..."
"Avrupalılar için deniz bilinmeyendir, denize açılmak da heyecan ve maceradır. Bu imajın gerçekle hiçbir alakası yok. Aslında deniz yolculuğu durağanlığa en yakın harekettir. Hareket halinde olduğunuzu farketmek için karaya ihtiyaç vardır, yol aldığınızı anlamak için ufukta sabit bir işaret görevi görebilecek kara parçaları ve buz tepelerinin siz uzaklaştıkça görünmez olmaları gerekir. Ama açık denizde bu yoktur. insana gemi yerinde sayıyormuş gibi gelir, çelik bir platforma mıhlanmış, sürekli aynı soğuk gri kış rüzgarının katettiği sabit dairesel ufkun çerçevesinde, hareketli ama asla değişmeyen bir su kütlesinin üzerinde çakılmış gibi motorlarının monoton sarsıntılarıyla , hep aynı yeri döven kederli bir varlıkmış gibi.
Ya da ben yolculuk etmek için çok yaşlıyım"
izlanda'dan gelip Kopenhaga yerleşmiş asi ruhlu bir kadın olan Smilla'nın, bir kaza sonucu çatıdan düşen komşu çocuğunun aslında kaza değil cinayet kurbanı olduğunu düşünmesi üzerine dedektifliğe soyunmasını izlediğimiz güzel bir film. julia ormond karaktere verdiği hayat ile kendisine hayran bırakıyor. Karakter ise en sevdimiz kadın karakterlerden birisi oluyor. Çocuğun ölümüne dair ipuçları ve yaşananlar izleyiciyi merak içerisinde bırakıyor.
izlebilirliği olan güzel bir film.