voleybolun olmazsa olmazı.
karşı taraf blok koymak için uğraşırken onun üstünden topa vurup baaam sesini duymanızla müthiş bir haz duyduğunuz durum.hele birde üçlü bloğa çıktılarsa o haz tarif edilemez.*
voleybolda sağ sol sıçra eylemlerini gerçekleştirdiğin zaman içinde kolunu da omuzun üstünden eş zamanda kaldırıp topla buluşurken çıkardığı o "çat" sesini duyduktan ve yere düştükten sonraki toplam eylemlerin sonucudur.
seyircisi olsun, oyuncusu olsun, kenar yönetimi olsun, bunların hiçbiri için bundan daha güzel bir hareket yoktur olamaz. hele ki seyirci nasıl coşar, nasıl keyiflenir, oof of! fenadır.
basketbolda potaya el ile asılarak basket atma durumudur. bir kaç şekilde yapılabilir. örneğin potaya turnike pozisyonuyla yaklaşıp belirli bir mesafede el çember hizasını geçerek potaya asınılabilir ya da alley hoop pasıyla vurulabilir.
basketbolun göze hoş gelen en estetik hareketlerinden biridir. maçlarda güzel bir şekilde yapılması seyirciyi ateşler.
amerikan basketbol liginde bu hareketi yapan gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan biri micheal jordan'dır.
günümüz basketbolunda bu hareket eskiye nazaran oldukça sık yapılmakta ve mükemmel yapabilen oyuncu sayısı artmaktadır. şu an nba deki en iyi smaçılar lebron james, blake griffin, shannon brown, derrick rose gibi oyunculardır.
arada sırada basket oynayan uzun boyluların korkulu rüyasıdır. kardeşim düzgün bir basketbol eğitimi falan almamışız, bir spor disiplini içinde çalışmamışız. vakit oldukça sağda solda oynuyoruz, kendimize göre belli bi düzeyde, di mi. peki nedir bu her uzun boyludan değirmen görme beklentisi? millet her uzun boyluyu, beleş slam dunk contest e dönüştürmeye çalışıyor. Tamam, muamele ilk başta hoşunuza gidiyor, götünüz filan kalkıyor ama o beklenenin sunulamaması sonrası gerçekleşen birden yere çakılma, tarifsiz bi mutsuzluk. adamı hayattan soğutuyor bi anda.
-abii smaç bassana biii...(pis veletler)
-vay be hala çekebiliyorum (hani formunda olsa panyanın tepesine zıplıcak ibne)
tabi gözler sizin üzerinize gelir eninde sonunda ve o kelimeler dökülür ağızdan: yok çok yoruldum, bacağım ağrıyo, ayağım/dizim/bacağım sakat zıplayamam (kobe çelme taktı), sonra, şimdi olmaz, aa benim gitmem lazım, çocuğu okuldan alıcam, ocakta yemegim var, ankara dan abim geldi...
tabi bu laflar sonrası karşı tarafın o beklentiyle ışıldayan gözlerinin bir anda sönmesi, bakış ve davranışlardaki anlık ve genel değişim fena koyar mevzubahis beceriksize.
sonuç: az önce boyunuzdan ötürü baştan sahip olduğunuz o pek harika basketçi imajı yerle bir olup yerini sırık, kalas, odun gibi nacizane sıfatlara bırakmıştır. bünye her ne kadar bu hadiseye pek yabancı olmasa da, bu ani değişimin sürekli tekrarı uzun vadede kalıcı hasar bırakabilir.
black griffin'in hiç bir şekilde affetmediği bazen abi bu adam zorlasa 3'lük çizgisinden bile smaç basar diye düşündüğüm bence basketbola seyir zevki katan insanüstü bir yetenektir.
En çok kıskandığım basket hareketi.
Filelere rahatça tutunabilsemde fazla ağırlığım nedeniyle hala ulaşamıyorum şu potaya.
Bu işin kalıplı kişiler için işe yarar taktikleri olsaydı keşke.
Tanım: karizmatik bir hareket.
yeterli derecede ısınma ve esneme yapılmadığı takdirde dizlerinizi mahvetme potansiyeline sahip eylem. tabi gülü seven dikenine katlanır. çoğu insanın yapamadığı estetik bir hareketi yapmanın zevki bir başka oluyor.
tek ayak zıplamak, çift ayak zıplamaya göre dizleri daha çok zorlar. aman dikkat.