filmin konusunun orjinalliği itibariyle, izlediğim en iyi filmlerden biridir. fakat yapımcı, filmdeki küçük çocuklar olan başarılı amatör oyunculara yeterli para verilmediğini öğrenince üzmüştür. haklarını alamamışlardır.
konusu çok farklı. insan anlatılanları duyunca daha basit bir senaryo bekliyor ama izleyince gerçekten etkileniyor. en akılda kalan sahneleri:
--spoiler--
imzalı resim için bok çukuruna atlamak
gözlere mil çekilmesi
--spoiler--
güzel bir film elbet ama oscarlık bir film değil bence. özellikle yönetmenin kamera kullanışını beğenmedim. onun dışında akıcılığı, müzikleri, kurgusu güzeldi. en önemlisi senaryosu özgündü.
henüz 18 yaşında eğitimsiz bir çocuk, bir bilgi yarışması, yarışmanın sonunda 20 milyon rupelik bir ödül, her soruda gizli hatıralar, müthiş fotoğraflık görüntü kesitleri. yüzyıla damgasını vuracak nitelikte, karşılıksız ve kendini adamışlık içerikli sevgi ve aşk.
cozef e göre: elemana yarışmada yöneltilen her sorunun cevabını yaşamış olması en çarpıcı noktaydı. uyarlaması perfect.
yönetmenin filmi işleyiş gayet akıcı ve anlatılmak istenen konu basite indirgenmişti. batının nefesini insanın götünde nasıl hisstetiğini, üçüncü dünya ülkelerindeki dar boğazları irdeleyen güzel bir film..
Geçen yıl çok karşılaştırıldığı Benjamin Button'la kıyaslanmasını gerkesiz bulduğum film. Benjamin Button'un aşırı sıkıcılığı karşısında, ona pek oskar bırakmaması normaldir, çünkü bu film eğlencelidir ve kalitelidir.
oscar almak için son derece vasat bir film.
basit bir konu, iğrenç görüntü yönetmenliği, gerçekten ama gerçekten rezil oyunculuklar.
peki neden oscar aldı derseniz: hindistan dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi. kendi ülkelerini anlatan bir filme oscar vermek demek, hollywood'un 1 milyar nüfuslu bir ülkeye film ihraç etmesi demek. işte bu kadar basit.
bu sene the hurt locker ne kadar hak ederek oscar aldıysa, geçen sene de bu film o kadar haketmişti oscarı, benjamin button karşısında.
o kadar oscar ı götürecek bir filmmiydi? bence tartışılır. koskoca hollywood un bi oturup düşünmesi lazım. ''yav biz nerde hata yaptık'' diye. biz nerde hata yaptıkta bu film bütün oscarları götürdü.
salim'in ergenlik dönemleri, kendini bir bok sanması ve ben en büyüğüm dediği kısımlar mükemmeldi. tam ergenlik döneminde olan bir çocuğun eline güç geçirmesi ve bunu kullanışı daha iyi anlatılamazdı. tek kelimeyle mükemmel.
senaryosu basit, ama işlenişi ve yönetilişi güzel olan film. ayrıca müzikleri de çok güzel. filmdeki en karizmatik karakter ise milyonerin abisiydi kuşkusuz.
din çatışmalarının yaşandığı bir toplumdan ekonomik gelişmelerle kısa sürede dünyanın merkezinde küresel bir güç haline gelen toplumun ortaya çıkışını yükselen binalar ile tasvir ederek, harika şekilde ortaya koymuş filmdir.