Skyline bir filmi sadece görsel efektlerin kurtarmıyacağının mükemmel bir örneği. Eğer olaya sadece görsel efekt olarak bakarsak iyi bir film. Hatta bu dalda oscar dahi alabilir, bilmiyorum. Ama onun haricinde hiçbir numarası yok. Herşeyden önce çok kötü bir senaryosu var. Hatta bir senaryosu var mı, ondan dahi emin değilim.
Ayrıca salondan yarım bir film izlemiş hissiyatıyla ayrılıyorsunuz. Tıpkı Matrix Reloaded'ta olduğu gibi... ikinci bir yarısı varmışta bu ilk yarısıymış gibi. Son yıllarda çok canımı sıkan birşey varsa o da bazı filmlerin artık sanki birer diziymiş gibi bitmesi.. Sonlarında bir "Devamı haftaya!" yazısı eksik. Elbette niyetleri açık. Devam filmine göz kırpan bir sahneyle bitirip izleyici meraklandırmak istiyorlar. Ama böylede bitirilmez ki! Ben şahsen heyecanlanmadım ve ikinci filmide merak etmiyorum. Çünkü merak edeceğiniz varsada öyle bi yerde bitiriyorlar ki o merakınızda kalmıyor.
Film aslında Strause kardeşlerin görsel efekt alanındaki maharetlerini birde kendi yönetmenlikleriyle gösterdikleri bir eskiz çalışması gibi.. Uzay gemisinden gelen ışınlar insan derisinde yanıklara ve ve damarların ortaya çıkmasına neden oluyor örneğin. Sanki bütün bir senaryo görsel efekt maharatlerini göstermek üzere tasarlanmış gibi. Ayrıca filmdeki uzaylı yaratılarda çok karmaşık tasarlanmış. Biraz dinazorumsu, birazda transformers robotlarının karışımı gibi. Mekaniğin ve organiğin içiçe geçtiği tuhaf bir yapıları var.
Ayrıca film "Uzaylılar sadece Amerika'yı işgal eder" klişesinide tekrarlıyor. Zaten bu tarz Holywood filmlerinde ne olursa Amerika'da olur. Hem işin ilginç tarafı, bu filmde uzaylılar insanların beyinlerinin peşinde. Bizim beyinlerimiz uzaylılar için pil gibi bişey. Kullanıp kullanıp atıyorlar. Ama insan merak etmiyor değil, koca uzaylılar beyinleri alınmaya layık olarak sadece Amerikalıları mı görmüş, yoksa bu film yoluyla Amerikalılar kendi egolarını diğer insanlardan üstün mü görüyor? Benimki sadece hüsnü kuruntuda olabilir. Çünkü bu denli altmetin aranamaycak kadar sığ bir film bu. Emin olun.
Ayrıca şu da hoşuma gitmedi. Koca Los Angeles'ı uzaylılar istila ediyor ve biz olaylara sadece 3-5 kişinin gözünden şahit oluyoruz. Ne hükümetin nasıl alarm verdiğini ve askeri gücü nasıl hareket ettirdiğini görüyoruz, ne de bir başka Los Angeleslının başına gelenleri görüyoruz. Yani filme biraz 'Cloverfield' ruhu hakim. Ama o film tek bir kişinin kameraya çektiği envartermiş espirisiyle çekilmişti. Yani bir nedeni vardı. Bu filmin öyle bir bahaneside yok. Apaçık senaristler üşenmişler. Ben buna üşengeçlik derim. Diğer insanları elektrik süpürgesiyle çekilen karıncalar misali görüyoruz, o kadar (biraz tuhaf bi örnek oldu, kabul)
Ama insan istiyor ki başka kimselerin başına neler geldiğinide görelim. Koca uzaylı yaratıkların insanları nasıl kovaladığını otelin penceresinden görmek var, bir de olaya dibinde şahit olmak var. Bu filmde ne yazık ki sadece pencereden şahit oluyoruz olaylara. Filmdeki tek hoşuma giden sahne iki sevgilinin uzay gemisine çekildikleri sahne oldu. Keşke orda bitseymiş.
Ne görmek bir kayıp bu filmi, ne de görmemek. Karar size kalmış.
Dün gece sabaha karşı 4.30'da esneye küsneye izlediğim film. Her şey tamam da uzaylılar insanları ne yapıyorlardı onu hala çözemedim. izleyen ve anlayan biri varsa aydınlatırsa sevinirim.
Filmin pek numarası yok. Genelde uzaylı filmlerin müptelası yeşil renk, çeşit olsun diye mavi olmuş. Independence Day ve Dünyalar Savaşı ve Godzilla arası bir film. Her üç filmin yapımcısı telif hakkı davası açsa yeri yani. Özellikle büyük yaratıklar Godzilla'dan tam bir aşırma. Oyunculuklar vasat, efektler ucuz yapım olduğunu bariz şekilde gösteriyor.
En olumlu yanı, hem Dünyalar Savaşı'nın hem Independence Day'in beceremediğini becermesi: Paranoya ve çaresizlik duygusunu izleyiciye çok güzel aktarmışlar. Gerçekten bazı yerlerde tırsıyorsunuz. Özellikle Godzilla tipi yaratık ortaya çıkana kadar, bir türlü tam olarak göremediğiniz düşmana karşı bina-içi/dışı nasıl saklanacağınızı, nereye gideceğinizi bilememe, kıyamet duygusu elle tutulur bir gerilim sağlıyor; kimi yerlerde hafif klostrofobi yaşayabilirsiniz. Ama Godzilla yaratık ortaya çıktıktan sonra sıradanlaşıp normal bir aksiyona dönüyor.
vasat bir bilimkurgu, district 9 her yönden daha iyi. neden kıyaslıyorum çünkü ard arda izledim hehe. şaka maka b2'ler şu videoda görüldüğü gibi havadan havaya füze gönderemez, öylesi manevralar da yapamaz böyle bir mantık hatası vardı filmde.
bildiğin crysis, prototype karışımı bişi olmuş tamam oyunlar güzelde iki oyunu karıştırıp filme uyarlayınca saçma sapan bişi çıkmış ortaya. yeni izledim izlemez olaydım keşke arkadaşların uyarılarını dikkate alsaydım. şuan küfür etmekteyim, konusu açıldığı zamanda küfür etmeye devam edicem.
tamamı orijinal çekilmiş olsaydı da bokum gibi olacak film. neyse başladık bari bitirelim diyerek sonuna kadar geldim ve anladım ki mehmet ali erbil'in oynadığı filmlerden bile kötü bir filmdi varın siz düşünün. yani hiç izlenmese insanın kaybı olmaz kazancı olur, o kadar...
spoiler icerebilir.
dünyalar savasından daha iyi bir yapım ama oyunculuklar cok kötü.
yaratıklar denildiği gibi toplama,bunlar neyse de ama en önemlisi uzaylı baseship i ilk atılan füzeyi yedi lan!allahım ne kadar mutlu oldum bilemezsiniz, yok böyle birsey , gözlerim doldu. bir uzaylı filmi olmasın ki arac gereclerinin manyetik kalkanı olmasın, ilk atılan füze ebesinin amında patlayıp ekranın basında fok balıgı gibi kalmayalım. bunu yıktılar ya bir sey demem daha.
kafama takılan yerler de var elbette mesela uzaylılar neden abd ucaklarına kamikaze dalısı yapıyorlar, yani ben bi lazer silahı ateslendiğini görmedim direk ölümüne daldılar.caresiz değilsiniz birsey değilsiniz.ikincisi nükleer bomba attılar baya deydi gemiye. lan benm bildiğim o bomba milyon derece sıcaklık meydana getirir, patlama merkezindeki seyler yanıp köz olmaz, buharlasır , artık hangi maddeden yapılmıssa icindekiler bile saglam cıktı.
bir de geri dönüşüm olayı var, timeshifting ve singularity oyunlarından arak, en azından birinden arak.
öncelikle tanım: bu bir film değildir, daha önce çekilen uzaylı temalı bilim kurgu filmlerin bir kolajıdır.
film vizyona girmeden açıklanan film konusu;
"Nasa 2009 yılında uzaya bir mesaj gönderir ve bunun üzerine uzaylılar ile iletişime geçilir. Dünyanın en zeki insanları ise insanlığın büyük tehlike altında olduğu konusunda herkesi uyarırlar. Filmde gerçekten de dünyanın en zeki insanlarından biri olan Stephen Hawking'in de ismi geçmektedir. Hawking, uzaylılarla karşılaşıldığı takdirde kimsenin konuşmaması ve iletişime geçmemesi konusunda herkesi uyarır."
film izlendikten sonra görülen film konusu;
yok...
valla diyom lan ciddiyim konu falan hak getire, yok uzaya mesaj göndermeymiş, yok tehlikedeyiz diye uyarmaymış, yok hawking'miş hiçbiri yok filmde.
ne var derseniz, bi kere rezalet oyunculuklar var. saçma sapan sahneler var. "briketle uzaylı dövme, nükleer patlamaya çıplak gözle bakma ama hiç etkilenmeme, insan beyniyle beslenen uzaylılar vs. vs."
senaryo desen zaten yok. los angeles denen şehire bir gece uzaylılar iniyor. bizde üç beş dallamanın gözünden olayları izliyoruz bunların hayatta kalma çabalarına tanık oluyoruz falan.
ayrıca, filmde kullanılan yaratık ve gemi tarzı bilimum zamazingolar çeşitli yerlerden arak. hiçbiri orjinal değil. önceki entrylerde nerelerden arak olduğu detaylı bir biçimde yazılmış o yüzden tekrar yazmıyorum. lakin şunu söyleyebilirim, bilim kurgu filmlere ve oyunlara meraklıysanız ve ilgiliyseniz, filmi izlerken şöyle bir havaya giriyorsunuz; "lan ben bunu biliyodum lan, bi yerde gördüydüm ama nerde?"
ha peki hiç mi güzel yanı yok diyeceksiniz, tek bir sahne dışında yok evet. o sahne ise, önceki entrylerde belirtilen, hayalet uçağın, ana gemiye nükleeri salladığı sahne ki bu sahne sıçışla sonlanıyor. kahramanlarımız, nükleer patlamayı, güneşin doğuşunu izler gibi izleyip hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.
uzun lafın kısası, türevleri içinde en kötü filmdir benim gözümde.
ulan bir science fiction ı beğenmeyeceğim aklımın ucuna gelmezdi. ulan bir bilim kurgu filminde gerçekçilik aramazsın, fantastik şeyleri görmeyi beklersin de bundan kesinlikle hiçbir şey almadım ben, aldım diyen de yalan söyler. zaten 24 ten milo oynamış, sıçayım onun jöleli kafasına da.
lan amına koyayım hollywood; independence day, armageddon, fifth element hazırladığın günleri yad ediyorum, açayım da bir independence day izleyip şişko kadın esprisine güleyim.
2010 amerikan yapımı bilim kurgu filmi. crystal reed gibi bir taş'A ev sahipliği yapıyor.
--spoiler--
genelde it'in götüne sokulan bir film. ben pek de aynı görüşte değilim. sinema'da 10 küsur ytl bayılarak izlenebilecek bir film değil elbet ama o bahsedilen independence day tarzı filmlerden daha gerçekçi, daha iyi. ayrıca bu filme ayrılan bütçe yanlış bilmiyorsam 20 küsur milyon dolar ki hollywood'un bilim kurgu filmlerine ayırdığı paralarla kıyaslarsa bu çok düşük bir rakam.
film'De en irrite edici sahne takdir edersiniz ki esas oğlanın uzaylı, çakma sentineli dövdüğü sahneydi. hakikaten de dünyayı kurtaran adamdan araklanmış gibiydi! onun dışında sanki yarı'da bitiyor gibi bir his kaplıyor insanı film bitince. o uzaylı mı makine mi anlaşılmayan şeyler de matrix'DEki sentinelleri andırıyor. ara sıra da cloverfield'deki sahneleri andırıyor o kaçma kovalamaca olayları.
onun dışında çok güzel sahneler vardı. mesela en güzeli hayalet savaş uçağının ana uzay gemisini vurabilmesi için diğer savaş uçaklarıyla beraber oynadıkları oyun ve sonrasında "ohannesburg" nidalarıyla uzay gemisinin kendisini tekrardan toparladığı sahne çok güzeldi. manevralar falan...
film'in sonu da ilgi çekici. tam insanlık kaybetti, göte geldik, et.'ler anamızı laciverte boyadılar derkene, çok uzun süre ışığa maruz kalan esas oğlanın beyninin bilincini koruduğunu ve uzaylı bedeninde hamile olan karısını kolladığını gördük. tabi bu da ikinci bir filme mi yelken açıyor derken skyline 2'nin olduğunu ve 2012'De vizyona gireceğini öğrendim. insanlık o durumdan nasıl kurtulacak (esas oğlan karısını kurtarabilecek mi. o da merak konusu tabi) bilmiyorum ama merak ediyorum. 2012'De mayalar "demedik mi lan?" demezse izleriz o filmi de.
--spoiler--
baştan sunu söyleyelim ,bu bilim kurgu kıtlığında her türlü izleninirliği olan film skyline. vasat ama yönetmenleri için gelecek vaad eden bir film olmuş.biraz daha uğraşılsa üstünde, konusuna biraz daha özen gösterilse ''independence day ''tadında bir film olabilirdi.neyse yönetmenlerin önümüzdeki filmlerine bakacaz artık.
Biraz özen gösterilseydi,belkide sinema tarihinin gelmiş geçmiş en güzel uzaylı istilası filmini izleyecektik.yönetmenlik tercihi(troll benzeri uzaylıyla ilk karşılaşıldığında slow-montion kullanılması),kötü oyunculukları,uzaylı filmlerinin titaniği olma iddiası,senaryosunun olmaması(ne,neden,niçin nerede ve nasıl sorularının cevasız kalması)ve kötü oyunculuklar bunlar filmin eksileri.filmin tek iyi yanı bütçesine(10 milyon dolar) göre hayli iyi olan efektleri.Beklentilerinizi minimuma indirirseniz zevk almanız mümkün.Karşımızda potansiyelini değerlendiremeyen bir popkorn filmi var.Kısaca ciddiye almamakta fayda var.
her nedense kendisine "kötü boktan , iğrenç , izlemeyin duvarları seyredin daha iyi" muamelesi yapanları dünyalar savaşı na aynı şekilde söverken göremedik. yada avatar isimli her açıdan rezalet olan filme söverken göremedik.
konu olarak avatar dan daha orjinal birşeyler sunduğu da ortada.
anlaşılan yönetmen ismine bide 3d ye tav olan kişiler var garip.
öncelikle dünyalar savaşı filminden 1000 kat daha iyi.
kurtuluş günü filminden daha realistik.
her açıdan. oyunculukta bile ezer geçer.
tarz olarak cloverfield gibi diyebiliriz.
fark ise
-olayı bir kamera dan izlemiyoruz.
-uzaylıları adam gibi görebiliyoruz.
-ve uzaylı sayısı 1 tane değil.
--spoiler--
çok heyecanlı sahneler vardı. o nükleer füzeyi çaktıkları sahne enfesti.
ayrıca gerçekçi idi. çok gerçekçi değil ama gerçekçi.
nükleer füzeyi atan uçaklarda , onu koruyan uçaklarda hepsi insansız heron tarzı uçaklardı.
ayrıca son o nükleer füzeyi atıcak olan uçağın manevraları , şaşırtmacaları falan süperdi.
insanların kaybettiği , karamsar bir sonu vardı.
2. si gelirse iyi olur.
nükleer i yiyen gemi nin toparlamaya çalışması güzeldi. ayrıca kallavi bir silah olduğu için bu nükleer, 2 saat toparlayamadı kaportayı o uzaylı şeysi.
muhtemelen 1 tane daha yese yerinden doğrulamazdı.
askerlerin hareketleri silahları falan güzeldi.
en sondada beyni uzaylıya yerleştirilen elemanımız bir şekilde bilincini koruyor. tahmini nedeni de şu mavi ışığa çok fazla maruz kalması. 3 kere yarım kaldı o ışıkla olan bakışmaları o yüzdende beyin kısa devre yapmıştır belkide.
ayrıca bizim kızı hamile diye affetmiyor uzaylılar , farklı bir operasyon için yan masaya alıyorlar o sırada bizim eleman dalıyor zaten.
--spoiler--
