başından sonuna kadar aksiyon sunan fakat bunu içi boş olarak kuru aksiyon şeklinde degil de aralarda insanı düşünmeye iten tema ve diyaloglarla yapan içerdigi melankolik yalnızlık atmosferine hayran oldugum film.
uzakdoğu filmlerinin derinligi mevcut.
bir de o hastası oldugum iskocya sahneleri fenaydı.bir de soundtrack i var ki adamın amına koyuyor.
tren sahnesinde kullanılan trene en fakir ülke insanı bile sikini sürmez o nasıl bir trendir lan? nerde görülmüş tcdd hatlarında öyle tren? müzeden mi çıkardınız vagonları? koysaydınız ya yht reklamındaki gibi trenli sahneleri. şimdi izleyen yabancılar türk insanını böyle vagonlarda 1930 usülü yolculuk yapıyor sanacak. onu geçtim bari kompartımanlı vagon koysaydınız.
izlerken uyukladığım konusu gereği sıkıcı olan insanlara önermediğim ajan filmi.
ceki çen de istanbulda film çekmişti. o zaman da varoş stayla bir görüntümüz vardı. yıl olmuş 2012 ama görüntü hala aynı. burda sıkıntı bizde değil, bizi böyle gösteren şerefsizlerde. bizden de bir tane bilirkişi çıkıp da aga bu nedir diye sormuyor.
21. yüzyıl standart aksiyon filmi, ne eksik ne fazla. o ne demek derseniz; yüksek bütçe sayesinde patlatılan bina ve arabalar, ekstrem aksiyon sahneleri, muhteşem kamera açıları ve ışık kullanımı; ama derinlikten uzak yapay karakterler, her aksiyon filminin olmazsa olmazı 3 5 tuşa hızlıca basarak her haltı yapabilen über bir bilgisayar dehası, filmden çıktıktan 4-5 saat sonra pek hatırlamayacağınız, üzerine düşünmeyip konuşmayacağınız bir hikaye. açıkçası american beauty gibi bir muhteşemliğe imza atan dahası bunu ilk uzun metrajında başarmış bir yönetmenden daha fazlasını bekliyordum.
filmi izlerken çok keyif alıyorsunuz, sinemada patlamış mısır yemeyi seven -ben sevmem- biriyseniz 2 adet büyük boy patlamış mısırı götürürsünüz bu filme. öyle heyecanlı çünkü ama hepsi o. dediğim gibi derinlikten çok uzak işenen hikaye de karakterler de. hele ben artık bu uçuk kaçık, süper kötü adam klişesinden bıktım iyice. bu karakteri görüp de ''off ya süper oynamış adam'' denmesinden de bıktım. javier bardem' in oyunculuğunu tartışacak halim yok ama inanılmaz bir oyuncu ama bu mudur yani süper oyunculuk. javier bardem, Mar adentro filminde, Vicky Cristina Barcelona filminde buradaki performansından çok daha önemli işler yapmıştı bence. çünkü o karakterler derinliği olan karakterlerdi. burada kötü oynadı demiyorum, aksine yine fazlasıyla veriyor rolün hakkını ama ben sıkıldım artık bu tarz kötü adam tiplemelerinden. sürekli rahat, ukala ve über kötü adam...
--spoiler--
film -daha önce de yazanlar olmuş- fazlasıyla dark knight' ı anımsatıyor. bir kahraman ve bir de kötü adam var. kötü adam uçuk kaçık, çok zeki, çok uzun vadeli ve şaşırtıcı planlar yapan biri; iyi adam da her zorluğa göğüs gerebilen standart iyi adam işte.
kahramanın her hamlesine karşılık kötü adam daha iyi bir hamle yapıyor, sonunda kahraman klasik yöntemlerle kötüyü haklıyor. o bıçak ortaya çıktığında mesela, sanırım hepiniz kötü adamın sonunun o bıçakla olacağını tahmin ettiniz.
dark knight' a benziyor ama dirk knight hem maddi hem manevi nedenlerle bu filmden çok ama çok daha iyi. (oyunculuklar daha iyi, karakterler daha derinlemesine işlenmişti, senaryo çok daha sağlamdı dahası bundan önceydi; yani o buna değil, bu film ona benziyor. manevi yönden bakarsak da o film batman serisinin doruk noktasıydı, seriyi yeniden efsaneleştiren filmdi.
--spoiler--
özetle sinemada hiç sıkılmadan izleyebileceğiniz ama iyi bir sinema izleyicisiyseniz 2-3 gün sonra unutacağınız, ilk yüzünüze kesinlikle giremeyecek standart bir aksiyon filmidir.
yalnız filmin açılış jeneriği ayrı bir sanat eseridir. gördüğüm en iyi jeneriklerden biriydi.
edit: şunu eklemem lazım; zerre milliyetçi değilimdir, hatta hiç gelişmemiştir bu duygularım ona rağmen bu ülkenin amerikan filmlerinde bu akdar kötü gösterilmesine deli oluyorum. çektirmeyeceksin bu adamlara film. taken 2 öyle bu öyle. lan bu istanbul' da o iğrenç çatıdan başka film çekilebilecek yer yok mu!!! elde akrep varken içki içmeye çalışmak bu ülkenin neresinde var ayrıca? yine 3. dünya ülkesi gibi gösterilmişiz taken 2 kadar olmasada.
vasat filmdir testleri aşamayan ajanın görevin hakkını vermesi klişesi fenadır.
kötü adam senaryosu çok basittir.
türkiye sahneleri fena değildi. sonuçta abd manhattan değil sadece.
daniel artı birşey koymamış javierin varlığı ilaç gibi gitmiş.
genel olarak iyi sayilabilecek film. tabi adele de sesiyle filmin onune gecti kanimca. film hakkinda yapacagim en mantikli ve tek elestiri var. yahu kodugumun uzak dogu ulkelerini cekerken iyi guzel de istanbul u cekerken neden maslak sisli civarini cekmezsiniz ki *mk. sangay'daki kulelerin aynisi burada da var. ne yani istanbul'u ucuncu dunya ulkesi sehirlerinden biri olarak gosterdiniz rahatladiniz mi. sirf turk izleyici cekmek icin filmi istanbul'da ve adana'da cekiyorlar sonra da sehirlerimizin imajini s*kip atiyorlar.
Bardem reyiz olmasa Silva karakterinin sıçacağı film. Karakter bildiğiniz oyunculukla falan kurtulmuş. Ama kötü de olmamış hani, Bardem'in oyunculuğunun keyfi daha çok hissediliyor böylece.
istanbul'da yaşayan biri olarak ilk sahnelerin herhangi bir bilmamkaçıncı dünya ülkesi değil de istanbul olduğunu anlamam biraz zamanımı aldı.Deveye binen bedeviler falan da koysalarmış keşke.
Ayrıca beğendiğim bir diğer ayrıntıyı sürprizi kaçmasın diye gizli bakınız ile vereceğim, filmi izlemediyseniz bakmayınız efenim ***
zaten 50.yıl nedeniyle bir çok gönderme konulmuş filme.
filmin özetini de spoiler içerisinde vereyim;
--spoiler--
ihanete uğramış süper ajan, ortalığın anası için geri döner ve olaylar gelişir.
--spoiler--
nokta atışıyla anlatırsak budur.
benim şahsi görüşüm, 23 filmin olmasa da en azından Casino Royal'den veya Quantum of Solace'den daha güzel anlar yaşatmış olmasıdır bu filmin.Javier Bardem'in katkısı büyük, basit, kafa yormayan, hikayenin katkısı büyük, 50.yıl olmasının katkısı büyük.
yazılarda filmden çok şarkıdan bahsedilmesi zaten nasıl bir film olduğunu ortaya koyuyor.
ben bir bond filmi izlerken yenilik görmek isterim her manada hiçbir yenilik yok filmde.
hafif spoiler
çalınan ajan listesi 50 kere işlendi, bilgisayarlarla dünyanın canına okumak artık bir klişe oldu, en iyi ajanken birden karanlık tarafa geçmek artık klişe bile değil, parmak izi, avuç izi tanımlı tabancaları karadenizdeki herkes evinde yapıyor artık.
filmdeki mantık hatalarını anlatmaya kalksam akşam olur zaten. kumarhanedeki 3 korumanın inanılmaz gerzekliği, herifin laptopunu kendi elleriyle mı6 nın sistemine direk bağlamaları, adaya 10 dakikada gelen helikopterlerin skyfall a bir türlü gelmemeleri, bina patlarken bilmem kaç metre havadaki helikopterin patlaması ama evin camından bakan adamın ölmemesi, metroda bond un bindiği vagonda londra nın yarısı varken, delikten düşen diğer trende 1 kişinin bile olmaması, metrodaki toplu tüfekli 50 tane polise kimsenin şaşırmaması, kılık değiştiren kötünün saçlarının 1 kilometreden belli olması ama herifin kamerada yakın çekimden onu tanımasının yarım dakika falan sürmesi, mahkeme salonu baskınının inanılmaz amatörce olması, ve daha niceleri.
adı james bond olmasa kimsenin izlemeyeceği film.
söylemeden geçemeyeceğim arkadaş o pazar türkiye nin neresinde kuruluyor lan bide bize gösterin, bildiğin ortadoğu pazarı.
eleştirmenlerin "23 filmin en iyisi" gibi zırvalamalarına tv açıkken yanlışlıkla kulak misafiri olduğum ve sonucun elbet ki hayal kırıklığı olduğu filmdir.
film güzel mi? güzel. ama 23 filmin en iyisi değil bence.
böylece asla bir filmi izlemeden önce "iyi ya da kötü hiç bir yorum duyma, görme." tezim tekrar doğrulanmış oldu.
bond filmleri arasında bağlantı kurmak ne kadar doğrudur bilinmez filmler genellikle birbirinden bağımsızdır(casino royale ve quantum of solace hariç.)
--spoiler--
ancak filmde daha sonradan moneypenny olduğunu öğrendiğimiz hanım kızımız ile bond istanbul görevinde ortaklaşa hareket etmektedir serinin 2 numaralı filmi olan from russia with love'da(onunda bazı sahneleri istanbul'da geçer.)moneypenny bond'a istanbul'a gideceği için şanslı olduğunu kendisinin hiçbir zaman orada bulunmadığını söyler.
--spoiler--
evet yazmasam geberirdim.