inançlarından dolayı türban takan insanlardan nefret eden ama mevzuu evli bir kadınla ilişkiye girmek olunca bunu ''ya herkesin inancı kendinedir ama:('' diyerek savunan, çifte standart ustası bir yazar arkadaşımız.
My Little girl
my little girl
my little girl
where are you
my little girl
my little girl
my little girl
Destroyed you
Day after day
Day after day
I get it now
I just go on without you
Twisted inside
Six miles high
I rehearse how to
Say goodbye to you
Skinnyman
Turned into a monster
I'm a motherfucker
Wrap it up tight
Wrap it up tight
Emotions are distorted
It's no surprise
Nothing alive
All hope has been aborted
Day after day
Day after day
I get it now
I just go on without you
Twisted inside
Six miles high
I rehearse how to
Say goodbye to you
Skinnyman
Turned into a monster
I'm a motherfucker
Inside i'm dead
All used up
God damn i miss her
As my skin turns yellow
I forget this hell
As the skies are bruised
And the rain comes down
As my face turns pale
Try to deal with these thoughts
At the end of it all
Skinnyman
Turned into a monster
I'm a motherfucker
Inside i'm dead
All used up
God damn i miss her
As my skin turns yellow
I forget this hell
As the skies are bruised
And the rain comes down
As my face turns pale
Try to deal with these thoughts
At the end of it all
I still miss you
sana tavsiyem, bir gününü ayırıp onkoloji servislerinden birini ziyaret et. orada göreceklerinden sonra eminim bir daha asla böyle bir entry giremezsin.
burada elbette herkes özgür iradesiyle yazacak, çizecek ve hatta saçmalayacak. ama bunun da bir sınırı olmalı...
burda ailesinde, sevdiklerinde kanser hastası olan ya da kendisi bu illetle savaşan nice insanlar var. onların ölümle mücadelesini, kemoterapi esnasında çektiklerini, ağrılarını, sevdiklerini kaybedişlerini... dalga malzemesi yapamayacak kadar insansındır! bunu bir düşün...
kanserin dalga geçilecek, entylerde eğlencelik bir şeyler yazılacak hiç bir yanının olmadığını, umarım acı bir tecrübeyle öğrenmezsin...
hava güneşli. derin bir nefes çekiyorum. havaya karışan polen kokuları ciğerlerimi dolduruyor. 6 mart 2010.
sanki bu tarih bir fetih dönemine ait, kılıçların pas kokusuna dalalet eden, kalkanların kılıç darbesi ile kesik aldığı yüzleri, hatta yüzyıl savaşlarını hatırlatırcasına bir tarih.
sen ister mahşerde ol, istersen araf dağında. dostum musun? evet. seviyor muyum seni? kesinlikle. bu sevişeceğiz anlamına gelmiyor, koydurma dötüne. kafiye gözümden kaçmadı.
nargilem duman üretirken, sebebsiz kendinden menkul bu cumartesi gününde, sana en derin sevgi, hürmet ve muhabbetlerimi gönderiyorum aziz dostum. olur da kayışı kopmuş, balatayı yıllar evvel yakmış bu dostuna anmak istersen, nargile dumanından halkalar yap ardısıra.
hiç tanmadığım bi adam.
belki bi kaç yazısına denk gelip okuduğum, hayat dolu olduğuna inandığım yazar.
hiçbi şeyin göründüğü gibi olmadığını bi kez daha gözüme gözüme sokan biri.
keşke tanımış olsaydım, keşke superwoman olsaydım da sen kendini boşluğa bıraktığında fırlayıp seni tutabilseydim dediğim.
evet belki hayatta yaşanıcak çok fazla şey yok, evet belki öğrenicek çok fazla yeni şey yok ama daha dinlenicek bi dolu şarkı izlenicek bi dolu film var.
umarım yükseklik korkun vardır, umarım sen atlarsan seninle beraber atlayacak, seni gerçekten çok seven insanların olduğunu hatırlarsın.
keşke geri dönse bütün bunlar şaka eğlenmek istedim biraz dese.
keşke geri dönse yazılanları okusa, ölüme dirense ve yaşamayı seçse.