samimi olmaması normaldir, çünkü çok fazla samimi olunmayan, belki yeni tanışılmış insanlarla o tarzda konuşulur. saygı ve nezaket kuralıdır. gün geçtikçe bu tarz değerler kaybolmaya doğru yüz tutmaktadır.
samimi olmadığını düşündüğüm konuşma şekli.
fakat gereklimidir ?
kesinlikle gereklidir.
zira samimi olmak yada cana yakın olmakla yavşaklığı karıştıran bir çok insan var. en azından bu ayrım yapılana kadar en sağlam konuşma şeklidir.
ilk zamanda sınır belirleyen konuşmalar. tabii sınır aşıldığı zaman, sinirli konuşmalar malum. insanın hayata bakışı, inancı, fikir, görüş ve düşünceleri sözleriyle anlaşılır. kalpte hissedilenler, zihindeki gizli düşünceler, istekler, idealler, hedefler ve korkular konuşmalara yansır.
bir gün lebon pastanesinde oturmaktadırlar. bir ara içeriye küçük kardeşi girer. abdülhak şinasi, kardeşine der ki, "geliniz sizi beyefendi'ye takdim edeyim." artık bu kadarına dayanamayan süleyman nazif, "azizim şinasi bey,
sizin ağzınızdan hiç 'sen' hitabı çıktığı vaki değil midir? görüyorum küçük kardeşinize bile 'siz' diye hitap ediyorsunuz. kuzum, siz paris'te bulunduğunuz zaman sen nehrine de 'siz nehri' mi derdiniz?" demiş...