--spoiler--
seni sevmeyen birini sarhoşken arayamazsın
seni sevmeyen birini gece yarısından sonra arayamazsın
seni sevmeyen birini öğleden sonra bile arayamazsın
belki akşam üstü mesaj çekersin...
--spoiler--
Erkek beyni, doğada olabildiğince çok sperm dağıtmak için tasarlanmıştır. Zaten biyolojik olarak tek eşli bile olmayan erkek, bir kişiye karşılık almadığı halde 2 haftadan fazla bağlanamaz. ilk 2 hafta bunu dener, ancak karşılık almadığı taktirde, başka dişilere yönelmesi gerekecektir, soyunu devam ettirebilmesi açısından. Aşk diye birşeyse asla yoktur, merdiven altlarında içip senaryo yazan senaristlerin, dağa çıkıp başı dönen deli şairlerin saçmasıdır aşk.
benzetme yaparsak eğer maaş ödemeyen bir yerde ısrarla çalışmak gibi olacağından doğruluğu olan iddiadır. 1 ay geçer maaş yok, 2 ay geçer maaş yok, 3 ay geçer maaş yok bir bakmışsın cebinde sigara alacak para bile kalmamış, o zaman dersin ki ulan bu nasıl iş? "böyle aşkın ızdırabını sikerler" ve bir sonraki durak için işkur a doğru yavaş ama emin adımlarla ilerlersin.
fakirin karnını yarmışlar, 40 tane inşallah çıkmış. yani umut devam ettiği sürece umulan o çıkar, o karşılık duygusu da içten içe devam eder. platonik aşık olduğunuz kişiyle ilgili umutlarınızı bir masaya yatırıp "rest ulan amına koyim, rest!" dediğiniz anda üzerinizden öyle bir yük kalkacaktır ki; sanki yıllar yılı karnınız ağrıyormuş da bir anda geçmiş gibi. lakin umut denen pezevenk 10'u 3'e bölmek gibidir. o 3'ler hiç bitmez.
aşk karşılıklı değildir. aşk tektir, aşk her zaman kişiseldir. sizi sevmeyen birine olan sevginizi kaybediyorsanız o aşk değil karşılık görme isteğine bağlı ilgidir.
sevmek özgürlüktür ulan. isteyen istediğini sever, kimse yasaklayamaz, yargılayamaz. sevmenin nereye bağlanacağı sevenin umurundamı sanıyorsunuz? aşk bu işte uyarıcı gibi aynı. ufkunuzu açar, boyutlarınızı değiştirir, yaratıcılığınızı ortaya çıkartır. ayık kafayla anlayamazsınız aşık olanı. yargılamak ne haddimize.
insanların sözcüklerin anlamları konusunda fikri olmadığını açıklayan ifadelerden birisi.
arkadaş; seversin, seviyor olman sevilmeni, seviliyor olmanı gerektirmez. bir takımı seversin, takımın aklı, kalbi, hedesi, hödösü yok ki seni sevsin.
bir kenti seversin, uzaktan arkadaşının ayda yılda bir yolladığı fotoğraflarda görebildiğin o şehri özlersin. o kentin sikinde olmazsin. bir sabah uyanıp bahçeli'nin sokaklarında yürümeyi nasıl özlediğini bilmez kent, evden çıkıp hafif yokuş aşağı yürüyüp aslı börek'e gidip börek alıp eve dönerken gazeteci/çiçekçiye selam vermeye aş erdiğini, milli kütüphanede bindiğin dolmuştan güven park'tan geçip sakarya'ya girdikten hemen sonra hosta'dan döner alıp keyif (bar)'de bira ile götürmek istiyor olsan da. ne hosta ne de keyif (bar) orada mı bilemiyorsan, kentin sikinde olmazsın, yine de sever ve özlersin. Ankara lan, Ankara, sevmese de seni, sen seversin.
Türkiye'de olduğun her seferde bir sokak düğününde ya da Roma'da Bari Yolu'nda (via bari) aptal bir fiat 500 ile hız yaparken ankara'nın bağları çaldığında hala aynı kadınla bir düğünü hayal ederken kimse size "sizi sevmeyen birini sevmeye devam edemezsiniz" diyemez. zira ne sokaklar, ne barlar, cafe'ler ne bok ne püsür değildir özlediğiniz, sevdiğiniz ve sevmeye devam ettiğiniz ama sizi artık sevmeyen bir insanı özlüyorsunuzdur.
sevmek karşılık beklenmeden yapılan bir eylem.dolayısıyla yanlış söylemdir.süreklilik açısından bakarsak da,zaten kim kimi sürekli seviyor ki?bir bakıyorsun soğumuş ama alışkanlıklardan dolayı kopamaz hale gelmişsin.sevgi aşk borsa gibi.
aşkı ilahlaştıranların reddettiği önerme. somut aşk için doğrudur, kimse sizden üstün değildir. her sevgi, her aşk vazgeçilebilirdir. ama aşkı sevenler için gereksiz önermedir. aşık olmayı, mantıksızlığı, bağlılığı vs sevenler 'aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk'çıdır.