Boynuz kulağı geçmezse dünya durur. Hatta geri dönmeye başlar. Gençliğimde hep stilli bir yüzücü olmak isterdim. Bunu meslek olarak değilde, spor olarak yapmak isterdim. Lakin ne yüzme kursuna gidebildim, nede bunu başarabildim. Evet oğlum stilli bir yüzücü olmalıydı. 5-6 yaşlarında yüzme ihtisas klubüne gönderdim. Yaklaşık 3 sezon gönderdiğimde oğlum boğulmamayı öğrenmişti. Ulan dedim ben 3 sezon yüzme kursuna gitsem, uluslararası yarışmalara katılmıştım.
Bir ara malum siteden bir ney siparişi verdim. Ney’in o ulvi tınısı benden beni alıyordu. Sadece dinlemek yetmiyordu. Ney’e hayat vermeliydim.
Benim siparişim elime geçti. Bunu gören oğlum bir tanede kendine istedi. O zamanda yaşı 10-11 civarı. Birkaç üfleme ve ses çıkarma deneyimlerinin ardından neyi nereye koyduğumu bile unuttum. Ama bizim oğlanın elinden düşmüyordu. Ona hiç telkinde bulunmadığımız halde odasına çekiliyor, internetten videolardan notaları öğrenmeye çalışıyordu. Baktım bu iş yüzme işime dönmeyecek. Birde büyükşehir orkestrası neyzeninden ders aldırdım. Tam üzerinden 6-7 yıl geçti. Şu an içeride halen üflüyor.
Ona sadece şunu söyledim. Hangi lisede hangi üniversitede hangi dalda okursan oku. Bunu bırakma. Bu senin altın bilerziğin. Aç kalırsın, imdadına yetişir.