Yazarlarin akillarindaki ve kalplerindeki cennetin tanimidir.
Bence cennet gokyuzu maviden pembeye renk gecisleri ile bezenmis, fillerin kulaklarini kanat olarak kullandiklari bir yer. Yalnizca kar yagarken gokyuzu bembeyaz oluyor. Oyle beyaz ki kor edebilir.
Cennetin gokyuzunde yuzebilir, yeryuzunde ucabilirsiniz. Saclarinizi toplamazsiniz ve gozlerinizden oper ruzgar. Papatyalar olmeden de kokarlar. Papatya kokulum diye seslenirse biri size sayet, oldurmek zorunda kalmaz sizi.
Cennet, herkesin ruhunu biraktigi bir lunapark gibidir. Hiz treni asla korkutmaz sizi. Ya da kuslar da opusebilir baliklar gibi. Ve baliklar da el ele tutusabilir bizim gibi.
Ve biz... biz el ele tutsabiliriz. Sehirlere, cisimlere, sicim gibi inen yaslara vermek yerine askimizi; birbirimize veririz. Bir hayat agacinin altinda, gokyuzune bakar, deniz yildizlarini izleriz. Ruzgardan sonra opersin saclarimdan. Sicak cikolata rengi gozlerin yalniz bana aitken...
Cennette tenasül uzvunun olmayacağını bilmeyenlerin pis hayalleriyle süslediği yer. Ayrıca ırmaklarından ne tür bir mey akacağını nereden bileceksiniz ki?
Şarap ve huriyle kafanızı bozmuşsunuz siz zaten daha ne?
çok pis seks dönen bir yer içki kadın her türlü aşırılığın olağan olduğu yer arapların bolca gideceği ama enstein havking ve alan turing gibi kafirlerin kapısına dahi yaklaşamayacağı mekan.
Bambaşka bir yaratılışla tekrar diriltildiğimizde hakedenlerin gidecekleri yer. Bunun cevabı dünyada ki lezzetlerin cennetin yanında lafının bile edilemeyeceği yönünde. Kuran ve hadislerde böyledir.