birçok kişide aşikar belirtiler ortaya çıkmadan 10-20 sene önce diyabet başlamış olabiliyor..genelde açlık şekerine ve hba1c gibi değerlere bakıp normal sonuçlar gören kişiler kendilerini normal sanabiliyorlar..oysa diyabet olup olmadıkları ancak ogtt adı verilen ''şeker yükleme testi'' ile anlaşılabiliyor..bu testte hem kan şekerine hemde insüline bakılıyor..eğer kan şekeri belirtilen değerlerin üstündeyse kişi diyabettir..(( 140 mg/dl üstü..))yada kan şekeri normal ama insülin yüksekse bu da diyabet demektir..
eğer tatlılara,unlu ve şekerli gıdalara karşı özel bir zaafınız varsa,bu olasılık katlanarak artmaktadır..muhakkak diyabet olup olmadığınızı araştırmanız gerekir bu durumda..
açlık şekerine aldanmayınız..diyabetlilerin yarısında açlık şekeri ve hba1c normaldir..
kesin tanı için ogtt yapılmalıdır..ogtt sırasında muhakkak insüline de bakılmalıdır..
tanı konmamış diyabetin, kanser ve kalp-damar hastalıklarının bir numaralı nedeni olduğunu unutmayalım..
Birçok erişkin farkında olmadan yıllar öncesinde diyabet olmuş olabilir. Tanı konduğu sırada belirtiler başlamıştır
Birçok erişkin, semptomları tanınmadan birkaç yıl önce diyabetli olmuş olabilir. Tanı konduğu sırada, bunların birçoğunda, diyabet komplikasyonları (Görme azalması, böbrek yetmezliği, kalp hastalığı, felç ve sinir hasarı gibi) gelişmeye başlamıştır. Dünyanın birçok yerinde de, hiç teşhis edilmemiş birçok diyabetli vardır. Diyabeti erken ortaya çıkarmak demek, tedavisinin daha kolay ve ciddi komplikasyon riskinin önemli ölçüde azaltılabilir olması demektir. Diyabetin gelişmesine yardımcı birçok risk faktörleri vardır. A-Tip 1 diyabet için risk faktörleri: Bunlar, çok iyi tanımlanmamışlardır. Fakat, genetik ve çevresel faktörlerin bu tip diyabet gelişimi için tetikleyici rol oynayabildiği görülmektedir. Esas etken, oto-immün mekanizmasının bozukluğudur. B-Tip 2 diyabet için risk faktörleri:
1- Yaş: Diyabetli kişilerin yüzde 90- 95`i tip 2 diyabetlidir. Bu tip genellikle 40 yaşın üzerindeki kişilerde oluşur. Fakat zamanımızda, çocuk ve adolesanları da önemli ölçüde etkilemektedir. Yaşlandıkça, diyabet riski artmaktadır.
2- Şişmanlık: Tip 2 diyabetli kişilerin yüzde 80`inden fazlası kiloludur. Ne kadar kilolu olursanız o kadar yüksek diyabet riski taşırsınız.
3- Diyabete ilişkin aile hikayesi: Araştırmalar, eğer yakın aile üyelerinde bir diyabet hikayesi var ise kişilerin daha fazla risk altında olduğunu göstermiştir. Akrabalık ne kadar yakın ise, diyabet riskiniz de o kadar yüksektir.
4- Fiziksel atalet: Araştırmalar aktif bir hayat sürdürmeyen kişilerin, daha fazla tip 2 diyabet gelişme riskinde olduğunu göstermiştir. Ne kadar az egzersiz yaparsanız diyabet gelişme olasılığı o kadar yüksektir.
5- Bozulmuş glukoz toleransı (IGT): Sağlıklı bir kişinin kan şekeri 70-110 mg/dl (100 mililitre kanda mg olarak glukoz) arasındadır.. Bozulmuş glukoz toleransı, normalden daha yüksek bir kan glukoz seviyesidir. Açık diyabetin başlangıcıdır.
6- Irk/etnik özellikler: Bildiğimiz kadarıyla, ırk ve etnik özellikler bir kişide diyabet gelişme olasılığını belirlemede önemlidir. Bu popülasyon içinde, Afrikalı- Amerikalı, Hispanik Amerikalı, Yerli Amerikalı, Asyalı- Amerikalı ve Pasifik Adalılarda daha fazla diyabet ortaya çıkmaktadır.
7- Hamilelik sırasında diyabet: Bazı kadınlarda, hamilelikleri sırasında gestasyonel diyabet adıyla bilinen geçici bir diyabet tipi oluşur. Gestasyonel diyabet tüm hamileliklerin yüzde 2-5`inde gelişir. Fakat genellikle, hamilelik sonlandığında kaybolur. Bununla birlikte, gestasyonel diyabeti olan veya 4 kg veya daha büyük bebek dünyaya getiren kadınlarda, yaşamlarında daha geç bir dönemde, daha fazla Tip 2 diyabet gelişme olasılığı vardır.
