herhangi bir siyasi görüşü olmayan, siyasetten uzak durmayı seçen insanın hissettiği en güzel duygudur.
efendim, hemen siyasi görüşe sahip olmazsan koyun gibi güdülürsün şeklinde savunmaya geçmeyelim lütfen, koyun falan değiliz, kimsenin kimseyi güttüğü yok. neden böyle olmayı seçiyorum sevgili sözlük biliyor musun?
-benim babam ülkücü, eski tayfadan. 80'lerdeki tüm eylemlere aktif şekilde katılmış bir insan. ama bana dediği şey şu : "yaptık oğlum, ama bir daha olsa bir daha yapmam, sen de uzak dur, aman siyasete karışma"
demek ki neymiş efendim, her ülkücü faşisttir, zarttır, şöyledir diye genelleme yapmamak lazımmış. adam zamanında asmış kesmiş, istesem onu savunurum babam yapmış, ben neden yapmayayım derim, ama adam pişman, o zamanlar yaptıklarımı keşke geri alabilsem diyor, sen yapma diyor. bir siyasi görüşe sahip olsam, babam yüzünden olurdum. ülkücü olurdum, milliyetçi olurdum. ama olmadım.
-bir görüşü savunuyorsanız, karşınızdaki kişilerin fikirlerine saygı duymanız gerekmekte. bu, düşünce özgürlüğünün en önemli esaslarından biridir. bana bir tane sol görüşlü arkadaş gösterin ki, ülkücülere saygılı olsun? veya tam tersi? bir siyasi görüşü savunmuyorum, çünkü ben ne kadar "sen nasıl düşünürsen düşün, o senin kafa yapındır, mantalitendir" desem bile karşı taraftan böyle birşey göremeyeceğim. burası türkiye.
sonuç olarak, benim tam olarak savunduğum şeyler şunlar: "bağımsız bir ülkede yaşamak", "barış dolu, saygı dolu sevgi dolu bir ülkede yaşamak", "savaştan uzak durmak, insanların ölmemesi", "insanların birbirine saygı duyarak yaşadığı bir ülkede yaşamak", "saygı", "sevgi", "saygı", "sevgi"...
eğer bu beni komunist yapıyorsa, ben komunistim.
eğer bu beni faşist yapıyorsa, ben faşistim.
ama bana göre bu beni sadece bir türk vatandaşı yapıyor. vatanını milletini seven bir türk vatandaşıyım ben, sadece buyum, beni bununla yargılayın, durduğum tarafla değil.
siyasi görüşlere sahipsinizdir aslında, sadece herhangi bir siyasi görüşün savunucu olmazsınız.çünkü bir siyasi görüşün savunucusu olmak, diğer siyasi görüşleri de otomatik olarak dışlar en azından türkiye'de böyledir...bir siyasi görüşün savunuculuğuna başlarsınız diğer siyasi görüşlere düşman olursunuz...bir siyasi görüşün savunucusu, avukatı olursunuz diğer siyasi görüşlere saldırmadan duramazsınız, düşmanlaşma başlar...
bu anlamda herhangi bir siyasi görüşün savunuculuğunu avukatlığını üstlenmemenin getirdiği hafiflik, tüm bu düşmanlıklara karşı olmaktan olsa gerektir...ayrıca hangi siyasi görüş, bugün tam manasıyla doğru yolda ilerlemekte, ciddi manada tam olarak ülke için güven duyulacak fikirlere sahiptir ya da elinden geleni yapıyordur ki?nasıl emin olarak ve de içiniz rahat olarak sonsuz bir güven içerisinde avukatlığını yapabileceksiniz?tüm bunlar sorgulanmalı...ve de yoruma, eleştiriye açıktır..tabi bu arada kötünün içinde bize göre iyisini seçmek daha mantıklı gelmekte ama bu illaki o siyasi düşünceyi sonuna kadar savunmayı da doğurmamaktadır.
hafiflikten ötedir. bilinçlilik durumudur. siyasi görüşe sahip olmaktan ziyade kişinin kendisini içersinde gördüğü görüşün mahiyetini anlayabilmesi daha önemlidir. ne sosyalistler gördük sosyalizmin tanımını yapamayan... zaten bir siyasi görüşe sahip olmak türkiye standartlarında size bişey kazandırmaz zira o düşüncenizi pratiğe geçirebileceğiniz bir ortamda yok hani, biraz yakın dönem türkiye tarihi araştırıldığında ortaya çıkıyor bu zaten. boşverin dalganıza bakın derim...
doğru ya da yanlış, mantıklı ya da mantıksız. hiç önemi yok. kimse siyasi parti üyesi olmak zorunda da değilidir. fakat herkesin hayatta yöneldiği bir nokta vardır, hassasiyetleri vardır, kuralları vardır. sağdan ya da soldan; özgürlükçü ya da muhafazakar... hayatla uzaktan yakından bağı olmayan, hayatla ilgili en ufak bir birikimi var olmayan bireyin, cahilliğine uydurduğu "hafiflik" kılığından başka birşey değildir siyasal görüşe sahip olmamak. sadece 80' lerin gençliğe hediyesidir, dayatmasıdır. a politik, pardon hafif gençlik...