Bence haksızlıktır.
ben barış manço'nun fanıyım, hayranıyım, kendisini çok severim. lakin barış manço'nun ömrünün son zamanlarında fethullah gülen cemaati ve onlara bağlı organizasyonlar ile ilgili ilişkilerinden tiksinirim, annesi kötü yola düşmüş emrah hüznüyle boynumu büküp üzülürüm, bunu bize nasıl yaparsın barış manço, sen ki the trip filminden çıkmış kostümlerinle ve birbirinden saykedelik grup üyelerinle, asitli klavye sololarınla eğri büğrü ama yine de doğru diyen bir insandın, bunu nasıl yaparsın derim...
derim demesine ama ben yine eğri büğrü ama yine de doğru'yu dinlerim. barış manço gözümde zerre değer kaybetmez.
çünkü sanatçıların kişiliklerinden ziyade, eserleri ile ilgileniriz. kişilikleri de etkisiz değildir tabi ama onların da kişilikleri bizim gibi zamanla değişebilir. onlar da senin benim gibi insan. sanatçının 25 yaşındanki hali ile 65 yaşındaki halini nasıl bir tutabiliriz ki? şu dünyada değişmeyen ne var ki o değişmesin?
sonuç olarak sezen aksu gönüllerde yer etmiş harikulade bir sanatçı. bugün yaptıklarını tasvip edip etmememiz onun muhteşem şarkılarını ve zihinlerdeki minik serçe imajını hafızalarımızdan silmeyecek.
"eğri eğri, doğru doğru, eğri büğrü ama yine de doğru"
Vıcık vıcık siyasete bulaşmamış, kraldan çok kralcı kesilip ortalıkta fink atmıyorsa, sorun teşkil etmez.
Lakin her insanın, siyasi ve hayat görüşü vardır, mesleği, mevkisi buna engel değildir.
Ama sanatçı olduğunu ve her kesime hitap ettiğini unutmamalı, işte olayın en can alıcı kısmı bu!
eline mikrofonu alan herkes sanatçı değildir. müziğe yeni bir şey kazandırmamış ya da mükemmel icra ettiği iddia edilemeyecek kişilere sanatçı denmez.
bu şekilde düşünülünce türkiye'de siyasi görüşü yüzünden saygı gösterilmeyen tek bir sanatçı bile yoktur.