yanlış falan yazmadım. kafaya takmıyorum artık. türban konusunda iki uç arasına sıkışıp kalan ülkemi seviyorum, bunu nasıl başarabiliyor diye. cidden sunulandan başka bişey düşünmeyen, tartışmayan ülkemi. üçüncü bir yol yok di mi?
türban konusu kadın özneli olmasına rağmen, ağzında tükürüklerle koca koca adamlar tartışıyorlar. televizyonda bir feminist ile bir türbanlının konuya kadın özgürlüğü'nden bakarak tartışmasını görmek isterdim. türbanlının neden bunu seçtiğini kocasının değil kendi ağzından dinlemek isterdim. eğer kitin tabakasından oluşan saç telinin gözükmesinin neden yasak olduğunu anlatabilirse ikna olurum, cidden.
diğer taraftan laik kesim ile muhafazakar kesim, aynı anda, birbirinden daha yasakçı olabiliyorlar. 'türban takanlar iran a' sözü ne kadar da 'ortanın solu, moskova yolu' nu hatırlatıyor di mi. birbirimizi kovmaya ne kadar da meraklıyız.
ve işin bir diğer önemli kısmı, anadolu'nun bir çok yerinde nasıl top sakal bırakmanın yasak olduğu erkek yurtları varsa, durumun başı açık kızlar içinde bu hale gelmesinden korkulur olduğudur. eğer sürekli ikna, dialog değil de ötekileştirme pompalnırsa, ve bu ötekileştirmenin suçunu kendimizde değil de hala dış mihraklarda ararsak sonumuzun böyle olacağı kesindir. laik olan semtlerde türbanlılar, muhafazakar olan kesimde başı açıklar birbirinden korkar olacaktır.
biliyorum gelecek 'fazla kafaya takma' tadındaki bakınızları. takmıyorum artık ben de.