siyasi içerikli başlıklar sol frame de döne dursun.
sırf nick altına yazılsın, şukuları artsın ve popüler olsun diye ecdadını aşağılayan karaktersizler topluluğu da şöyle geçip karşıda duvara sıraya geçsin.
siyasi travma belirtileri gösteren-yaşayan onlarca insanın manasız siyasi tartışmaları kabak tadı verdi. anlamıyorsunuz, uzatmayın dense yine anlamayıp uzatacaklar.
bkz. vermekle, raporuyla sabit gerizekalı bir insanın yapabileceği ironilerle konuya açıklık getirdiğini sanan onlarca ahmak bir arada.
bu sözlükte kaç kişi herhangi bir partinin üyesidir, bence parmakla sayılır. iki paragraf yazmakla farklılık yaratacağını sanan ibirikler götünü kaldırıp siyasetçi olmak için hitabet dahi çalışmazlar. sormazlar mı be adam madem siyasetçi olmayacaksın, neyi tartışıyorsun?
ben senelerce hollanda'da, ingiltere'de, amerika'da yaşadım. hiçbir ülkede siyasetin bu kadar tartışıldığını görmedim. bir yerde 2 sene kaldıysem siyaset gündeme o süre içerisinde en fazla dört veya beş kere gelmiştir. yok arkadaş. siyaseti siyasetçi olan yapar. siyaset, din ve bunların tartışılması toplumdan uzak tutulur, tutulmalıdır. mesleğin o değilse siyaseti hobi olarak yapmazsın, siyaset balık oltası değildir, satranç tahtası hiç değildir.
zaten din tartışılmaz ki. din bir inançlar bütünü değil mi? dine inanırsın inanmazsın o kadar.
aslında dünyanın en güzel magazin üreten toplumlarından biriyiz. magazin derken tarihi, sanatı, yemek programı, gezelim görelimcileri, absürd komedisi vs. yani bunların konuşulması da bir çeşit magazin. ama neye yarar?
demek ki toplum mühendisliği işe yarıyor ve toplum olarak bizler bir avuç siyasetten anlamayan ama siyaset tartışan moronlar haline getiriliyoruz. gerçekten siyaseyin olduğu ortamda gerilim oluyor. her gün manşetler siyasetle tartışmalarla skandallarla dolup taşıyor. demek ki bizi germe ve tartıştırıp uyutma konusunda başarılılar.
dinle siyaset harmanlanıp bir uyuşturucu türetilmiş ve herkesin bağımlı olması sağlanmış. herkes allah'ın söylediğini en iyi kendisi biliyor. herkes müneccim yarrağı yemiş, gelecekte olacakları başımıza gelecekleri biliyor. geçmişi ne unut ne büyük demişler ama biz hepimiz geçmişin gölgesinde ve geleceğin kölesi olarak yaşıyoruz.
laftan anlamayan, çarpık çıkar ağlarını örmekten başka işi olmayan, sapkın (ama her anlamda sapkın), güya dindar, güya modern, güya allahsız, tembel ve dalkavuk bir nesil yetişiyor.
herşeye rağmen iyi niyetine inandığım bir millet türk milleti. iyi niyetli olmasa vatanının milletinin geleceği hakkında bu kadar kafa yorar mı? (sağcı veya solcu ya da her neyse).
aslında insanların bu kadar boş zaman bulup bu konuları tartışmaları birbirlerini kırmaları da sistemin sorunu değil mi? işsizlikten, atanamamaktan, krizden ve eğitimsizlikten şikayet eden ama her türlü konuda görüşünü belirtmeye gelince özgüveni tavan yapan insanlar. kaçınız toplum önünde fikirlerinizi sergilediniz? soru bu. buna dürüst bir cevap vermeden kimse siyasetten anladığını söyleyemez.
toplumun böylesine karmaşanın, tartışmanın olduğu bir toplumun, yüzyıllardır siyasi çalkantılardan kurtulamamış bir toplumun siyasetten anladığını kimse ispat edemez.