seksen sonrası kuşağın içler acısı durumudur. seçmenin oy kullanırken oy verdikleri partinin tüzüğünden bile haberdar olmadıkları bir duurmdur. tv ekranlarında en iyi reklam yapan, ağzı iyi laf yapan, en çok afiş - bayrak asan partinin büyük ihtimalle seçimi kazandığı bir ortamdayız.
sanal gündemlerle halkın çok çabuk kandıırlabileceği, ideolojik değerlerin artık olmadığı ya da o değerlere artık oy çıkmadığı bir bir gidişattayız ki çok vahim bir durumdur bu.oysa siyasette aslolan ideolojidir, bir partiyi diğerinden ayıranın sadece ismi ve amblemi olmamalı.
seçmenin siyaseti sadece oy verme olarak algılaması, vatandaşlık görevi olarak sadece bu eylemi görmesi bilinçsizliğin en net göstergesidir.
seksen sonrası kuşağın, malum iktidarlarında etkisiyle, siyaseti bir öcü gibi kaçılması gereken bir kavram olarak görmesi, örgütlenmelerin yokolması veya örgüt kelimesinin sadece bazı radikal kesimler için söylenen bir kavram olduğunu sanması geleceğin pek parlak olmadığını göstermektedir.
yaşadığımız ülkenin ve bizlerin geleceğini belirleyen siyaset kurumu maalesef onu seçen seçmen tarafından bilinçsizce yönetilmektedir. siyasete katılmayan ya da katılsa da maddi çıkarlarını gözeterek katılan bir kitlenin içler acısı durumudur.
bankaların içlerinin boşaltılmasından daha ziyade üzüntü verici olmayan bir durumdur. çünkü bu ülkede siyasetin içi darbeli matkap deliklerinden dolayı hiçbir zaman dolmamıştır.
