sağcısı solcusu olsun herhangi siyasi bir temeli olmadan babasının partisine oy veren insanların içinde bulunduğu topluluk ikisinden de uzaklaşılması gerekir zira anlattığın karşındakinin anladığı kadardır.
sıkça karşılaşılan durumdur lakin derdini anlatmaya çalışan vatandaşın rencide olması sizin de ne kadar eşek olduğunuzu gösterir. siyaset çok konuşma sanatı değil, empati sanatıdır. önce o mazlumu dinleyip sonra konuşmak, ona ve şahsına daha yararlı olacaktır.
bu alanda yorum yapmak için politik background a sahip olmaya gerek yoktur; ülke meselelerine ilgi duyan, memleketinde yaşanan olayları ve ülke gündemini takip eden insanlar politika bilmese de yorum yapabilir.
kastedilen şey siyaset üslubunun çok çirkinleşmiş olması ise; bak o konuda haklısın hacı...
demokrasi sisteminde çok doğal olan durum. adam bu konuda hiç bir şey bilmeden oy verip yönetime katılıyor sen ne yorumundan bahsediyorsun arkadaşım diye tepki verilebilir. hele milletvekillerinin bile siyasetten anlamadığı bir ülkede hiç yadırganmaz.
eğitim sorunudur.cahil bırakılmış toplumlar bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya meraklıdırlar.dolayısı ile hayatını bizzat ilgilendirdiğinden insanoğlunun çoğunlukla ilgi duyacağı siyaset konusunda fikir yürütülmesine şaşırmamak gerekir.
derler ki ; "çok bildimlik yaparsan çok düşmüşlük yaşarsın,
yok derdimlik yaparsan dert görünce saparsın."
bilgi herkesin ulaşıp kullanabileceği bir yerdedir. mesele gidip onu alabilmekte!.. onu almayı başaran insan, almayanı aşağılama, hatta * hakkına sahiptir.
hiç kimse kalkıpta, bana bu peşin hükmün aksini ispatlayamaz!.. niçin? çünkü ben gerçekleri anlatıyorum.
cahil düzeni es geçenler ve onları umursayıp el uzatanlar... al sana iki seçenek?..
ama en kötüsüne ne biliyormusunuz?..
kimse kabul etmiyor; en başta bu başlığı atan, ve ona eşlik eden çok bilmiş siyaset bilimcilerimiz.
Her iki durumda da olayı sadece kenardan izleyenlerin lüksüdür bu durum.. siyaset bilmeden yorum yapmak, bilir gibi davranıp aslında bi halt bilmemek. Vs. . .
normal karşılanması gereken durumdur. mecliste oturup halkı temsil eden daha doğrusu etmesi gereken ancak başaramayan 550 insandan kaçı siyaseti biliyor ki? böyle meclise böyle halk, davul bile dengi dengine.
siyaset nasıl bilinir diye karşı soruyla cevaplandırılacak sorudur zira başbakanın kahve ağzı ile konuştuğu bir ülkede siyaseti ne kadar bilmek gerekebilir ki ayrıca siyasetin günümüzde bir ilizyon sanatı olduğunu da eklersek yorum yapmak için bir şeye gerek olmadığını çayını karıştırıp , taşını atanın konuşabileceği seviye de bir konu olduğunu görürüz.
vardır böyle bir şey. nesnesi değişse de davranış olarak da bir salgın gibi gün geçtikçe de artmaktadır. neden mi? şundan ötürü;
var olan herkes vardır. bir kısır döngü olarak görünse bile birazdan üzerinde duracağım konu için bana aksiyom olacaktır. bir çok nedeni sayılabilecek kişilik anormaliliğinin sonucu olarak evrende insandan bozma bir canlı türemiştir* bu canlı, etrafta ne görse ona yönelip ona sahip olma ya da o gibi olma arzusuyla klonlandığından, kendi karakteri yoktur* bu karaktersizlik onda, karakter de kazanma istencine yönelim nedeni olarak peydahlanmıştır* bu peydahlanma onda karakter kazanımını aratırken bir yandan da olabiliter bir kendi olmayı uzak tutar ve bu yüzden bu canlı asla birey olamayacaktır* birey olma istencinden(karakter kazanma istenci) çevrede konuşulan şeyler hakkında(ki genelde birebir) daha önce duyduğu şeyleri söyleyerek kendine bir sandelye edinmek ister ama ironi bu ya kimse oturarak konuşmuyordur, haliyle yatarak hiç..
ve dünya modernleşti*
3 büyük yeni dini var;
-futbol(her hangi bir spor dalı)
-siyaset(her hangi bir devlet organizasyonu)
-ilişki(her hangi bir karı-kız/adam-oğlan imajı)
dinlerin de bu anlamda sabit bir özelliği var; üzerine çok konuşulması...
haliyle apaçıktır ki;
bilmeden kouşmak var olacaktır.