Türkiyenin gerçek objektif ve halkını seven parada gözü olmayan dürüst bir siyasetçiye, başkana ihtiyacı var. bunu Atatürkten başka kimse başaramamıştır. ben siyasetçi olursam eminim ki ben içeri alırlar.
2000'e kadar beni seçerseniz yol, su, elektrik, okul vb yaptıracağım söylemlerinden ibarettir.
Milenyumdan sonra halkım bunu yutmaz, benim milletimi kandıramazsın, sıkıyorsa erken seçime gel vb. söylemlerden ibarettir.
insanın insanlığını keşfedişinden beridir keskin ağzı yukarı dönük çember şekilli giyotindir. en uçarı adamı da en yavşağını da en onurlusunu da onursuzunu da aynı şekle sokar - kendine benzetir.
halklar insanlardan oluşur. ve insanlar kendilerini en çok suistimal edenin yolundan giderler. ona tapma eğilimi gösterirler. bunun izdüşümünü de en çok siyasette görürüz. özellikle az gelişmiş ve düşünmeyi rafa kaldıran toplumlarda bu esastır. eğitimli toplumlar da kapitalistlerin ve faşistlerin koruyucusudurlar fakat bunda çıkarları çerçevesinde bilinçlidirler. bunu din, dil, ırk, mezhep gibi vasıfları, daha doğrusu insanlıkları sömürüldükleri için yapmazlar. her yönüyle bölünmeye açık, az gelişmiş ve eğitimsizlikte bu kadar ısrarlı bir toplumun ta menderes zamanından sömürülmesi ve satılması enteresan değildir. bunun izlerini kore'de de görebilirsiniz, dünya'da emperyalistlerin savaş çıkardığı başka bir üçüncü dünya ülkesinde de. ama bu demokrasidir ve halkın tercihidir. gelgelelim her rejim gibi demokrasinin de sökükleri vardır ama yamaları yoktur.
ekseriyetle, kültürel altyapısı vasat, bir şekilde sivrilmek isteyen; yaşları 18 ila 30 arasında değişen gençlerimizce soyut olarak sürekli sohbet konusu olmaktadır.
israil tarihini lübnan ve filistin, amerika tarihini afganistan ve ırak işgallerinden ibaret sanan bu gençler, saldırgan politikaların tarihsel backgorundunu bilmezler. kan akıyorsa, faşizanlık vardır onlara göre.
sen bize, felsefeden, teolojiden, tarihten, haber ver; yüzeysellikten kurtul.
yoksa, sokaktaki seyyar armut satıcısı da: "tayyip devletin amına koydu bıraktı ya!" yorumunu yapıyor.
insanların birarada yaşamak istemesinden kaynaklanan sorunları düzenleme, insanları yönetme sanatı. kitleyi idare etmek için yapılanların tümü de denebilir.
mide bulandırıcı insan icadı. yalan söylemeden, insanlara yalakalık yapmadan, arkadan iş çevirmeden asla yapılamayacağını düşündüğüm eylem. ne kadar iyi siyaset yapılırsa yapılsın asla herkes için iyi bir şey yapılamaması da mantıklı olsa da üzücü.
bu ülkede bununla ilgili ufak da olsa bir yorum yapmanız yaftalanmanıza sebep olur. hemen ocu bucu olursunuz. siyasi parti desteklemenin, takım desteklemekle bir tutulduğu bir ülkede oturup iki kelam laf etmenin, tartışıp bir şeyleri geliştirmenin yolu yoktur ki. varsa yoksa sidik yarışı o ona bunu dedi yok şu böyle bilmemne çocuğu falan filan. oğlum ne zaman sıkılıp bir son vereceksiniz şu sığ atışmalarınıza?