pek de ilgi duymadığım ve o kadar da anlamadığım bir şeydir belki de ancak siyasi tarafı olan insanların ve bilakis siyasi fanatiklerin sağcı veya solcu olmak üzere ilgilendikleri konudur.
Bir dönem çok uğraşırdım ama sonra dedim ki cebim para görmüyor, derdim azalmıyor ama şimdi siyasetin s'si ile alakam yok. Size de tavsiye ederim siyaseti bıraktıktan sonra dünyanız genişliyor, dertleriniz azalıyor.
son günlerde çok net anlaşıldığı üzere, ülkemizde, siyaset kurumu, kimsenin memleketi düşünerek içinde olmadığı, herkesin kendi menfaatini güttüğü, dönek bir çarka dönüşmüştür.
hakketen güzel özetlenmiş. ''millet can derdinde, siyasiler mal ve menfaat derdinde. ''
millet enkaz altında, bunlar koltuk savaşında...
millet aç, bunlar elden ele milyar dolarlık çantaları geçiriyor...
yiyin efendiler yiyin. aksırana, tıksırana, kusana kadar yiyin...
tüğü bitmemiş yetimin aç karnından, enkaz altında ki canların hayatından, atalarınızın size bıraktığı onurlu mirastan yiyin...
eskiden siyasete atılmak isteyen üniversiteli gençler, partilerin gençlik kollarında, duvarlara afiş yapıştırarak, yüksek yerlere iple pankart asarak, partililerin ayak işlerine koşturarak adeta çıraklıktan başlarlar ve zamanla pişerek mv adaylığına kadar gelirlerdi. bu nedenle seçildiklerinde tbmm ortamındaki acemilikleri çok kısa sürerdi. daha sonra da pişe pişe bakanlık yapacak birikimi elde ederlerdi.
12 eylül darbesi bu doğal evrimi engelledi ve siyesetçileri "tu kaka" göstermek için yıllarca beyin yıkadı.
bugün ihtiyaç duyulan gerçek siyasetçi / devlet adamı eksikliğinin başlıca nedeni kenan evren cuntasının akla ziyan "siyaset karşıtlığı" icraatidir.
Türkiye'de çoğunluğu oluşturan kitlelerin hiçbir zaman "ideallerin peşinden koşma" lüksü olmadı.Gündemi hep ertesi günün geçimi,ailesinin geleceğiydi.Elitist "sol" siyasetin en büyük hatası,bu insanlara "ideal satmaya" çalışmak oldu.Almadıkça kızdı.Kızdıkça küçümsedi,düşmanlaştı.
ülke adı verilen bir sürü sümüklü veledin oynadığı oyun...bu veletlerin hiçbiri bir diğerinden haz etmez ancak birbirlerinden bir sürü çıkarları olduğu için (ali'nin altın madenin üzerine yaptıgı bir evi olması, hidayet'in de şans eseri petrol rezervlerinin üzerinde ikamet etmesi gibi) sinsi gülücüklerle birbirlerini karşılarlar, gereksiz sevgi gösterilerinde bulunurlar... ancak bu sevgi gösterilerinin kanlı kavgalara da dönüştüğü de çoktur... ali çelimsizdir ancak horozlanan veli'nin elindeki elma sekerine gözünü dikmiştir... inat etmiştir ve o şekeri alacaktır... bu durumda ne eder... gider hasan'a onu kışkırtır gel veli'nin elma sekerini alalım sana da bilmem kacını vereyim der... veli'nin ve arkadaslarının agzı burnu kırılır ve elma sekeri alınır.. tam tersi olarak kabadayı bir veled de ortalığın ağzına tek basına gayet usturuplu bir şekilde sıçabilir...bu veletlerin bazıları da oldukça sönük olduklarından kolaylıkla sömürülebilir ve sömürgen bir veledin saldırısına uğrayabilirler...
chp'lisi, kadın bilim insanının bilimsel tanıtımında, elinin cebinde olmasına kaba kuvvet sergiler...
akp'lisi, kadın eğitim insanının eğitim faaliyetini, kapısını tekmeleyerek kaba kuvvet sergiler...
hüdapar'lısı çocuk cinayetinin üstünü kapatır...
dem'lisi kız çocuklarını dağa ölüme gönderir...
polisi askeri, ormanda nene coplar...
adaleti, kadın katliamına, takım elbise indirimi uygular...
din görevlisi, camide pedofili takılır...
60 yaşında adamın koynuna çocuk sokarlar, milletvekili çocuğun rızası varmış der...
ne kaldı geriye? peri tozu siyaseti...
siyasete mi güvensin, adalete mi güvensin, kolluğa mı, din görevlisine mi, babasına mı, abisine mi güvensin?
bu memleketin kadınları, kız çocukları kime güvensin?
cumhuriyetçiler öküze benzer, sosyalistler file benzer, liberaller eşeğe benzer, demokratlar domuza benzer. çünkü cevaplar değil sorular önemlidir. haksız yere hayvan katletmek, haksız yere insan katletmekten farksızdır.
