siyasal islam

entry410 galeri43
    60.
  1. ülkeye en büyük zararı veren akımdır.

    hem dine zarar vermiş hem de ülkenin ilerlemesini engellemiştir.
    islami dava güderken her yol mübahtır anlayışı palazlanmış ve çalıyorsa da allah için çalıyor diye hırsızlık savunulur olmuştur.
    3 ...
  2. 59.
  3. siyasi açıdan sağlam temelleri olmayan, bu sayede de kolayca manipüle edilebilen, sınırları ve şekli belirsiz bir çeşit doktrin. doktrin dedim ama tam olarak doktrin de değil, düşünce sistemi desem o da değil pek.

    işin dini tarafından ziyade siyasi kısmını irdelemek istiyorum ama şu kısma da değinmeden olmaz. kuranda net olarak belirtilmiş, sınırları güzelce çizilmiş bir devlet yönetim biçimi yoktur. aksini iddia edenler genelde oldukça temelsiz argümanlar kuruyorlar. her şey bir tarafa, hz peygamberin ölümünün hemen akabinde dahi bir hilafet kavgası baş gösteriyor. üstelik sonraki süreçte ehl-i sünnetin cennetle müjdelendiklerine inandıkları büyük insanlar, iki halife ve bir de aişe validemiz; birbirlerine giriyorlar. hem de kanlı bıçaklı.

    şimdi işin dini yorumunu herkes kendisi yapmalıdır diye düşünüyorum fakat burada açıkça görüldüğü üzere islam dini, devletin nasıl yönetileceği, kimin neye göre seçileceği ve neye göre ülkeyi yöneteceği mevzusunda kesin kurallar ortaya koymamış. aksi halde cennetle müjdelenmiş bu yüce insanlardan en azından birisi kuran'ın ve dolayısıyla Allah'ın emirlerine açık bir şekilde karşı gelmiş olurdu.

    zaten siyasi tarih açısından bakarsanız, siyasal islamcıların kuranın öngördüğü siyasi sistem diye bahsettikleri şeriat devletinin hiç bir zaman "islam devleti" diye adlandırılan devletlerde belirgin biçimde işlemediğini görürsünüz. özellikle türkiyedeki müslümanların siyasal islamdan bahsetmeden önce kırk defa düşünmeleri gerekir. çünkü siyasal islamla yan yana andıkları osmanlıcılık fikirleri aslında birbirleriyle önemli ölçüde ayrışan iki farklı kavram. osmanlı devleti bir islam devleti olduğundan çok daha fazla türk devlet geleneğini ve bizans ve roma geleneğini yansıtmaktaydı. osmanlının klasik döneminde sultanın gücünü sınayabilecek dini bir otorite bulunmuyordu. öte yandan halifelik unvanı da ele geçtiğinden itibaren en baştaki amacına uygun olarak kullanılmadı. osmanlı devleti elbette islam dininden cihad, gaza gibi kavramları almış, ganimet anlayışını da ona göre düzenlemişti. ancak bunların dışında padişahın yönetiminin islam dinine uygunluğunu etkin bir şekilde denetleyip gerektiğinde onu cezalandırabilecek, papa benzeri bir otorite bulunmamaktaydı. şeyhülislam ise daha çok padişah fermanını islami bir kılıfa sokmakla yükümlüydü. ancak kriz dönemlerinde şeyhülislamın rolü önem kazanabiliyordu çünkü o zaman şeyhülislamın fetvaları mevcut hükümdarın tahttan indirilmesini meşrulaştırabilmek için önemli bir araç görevi görüyordu.

    zaten arap dünyasında politik islamın ilk öncüllerinin ortaya çıkması, osmanlıların yönetim şekline karşı duyulan hoşnutsuzluktan kaynaklanmaktaydı. selefilik düşüncesi, osmanlıların yönetimi altında şeriatın yozlaştığı, aslını kaybettiği iddialarından güç kazandı. arapların bazıları osmanlıların hilafeti araplardan çaldıklarını ve buna bir ceza olarak da ümmeti müsliminin kafir batı karşısında acz içine düştüğü iddialarında bulundular. bu bakımdan o dönemde siyasal islamcılığın öncüsü olarak görülebilecek bu fikirler, arap milliyetçiliği ile de temas halindeydiler.

    siyasal islamcı terör gruplarını görüp onları islamdan soyutlamak isteyen müslümanlar da, "bu da mı gerçek islam değil?" demeye fırsat kollayan gayri-müslimler ya da islama olan inancını yitirmiş kitleler de aynı hatayı yapmaktalar: bu insanların geliştirdikleri islam anlayışı ile anadolunun islam anlayışını bir tutmak. bu kökten dinci islami grupların (gerek el kaide olsun, gerek ışid vb yapılanmalar) islam anlayışları anadolunun islam düşüncesinden çok ama çok farklı. anadoluda gelişmiş olan islam fikirleri, hint ve fars kanallarından etkilenmenin yanında eski türklerin geleneklerini de içinde barındırır. buna ek olarak da zamanın koşullarına göre islamın sınırları içerisinde çözümler üretilmiş, eklemlenmeler yapılmıştır. zira anadolulu müslüman alimlerin ve yöneticilerin, yukarıda saydığım arap düşünürlerin aksine, gerçek hayatla birebir bağlantıları vardı. osmanlıların, örneğin, yönetmeleri gereken milyonlarla ifade edilen nüfusları vardı. bunların içerisinde gayri-müslimler de önemli bir yer teşkil etmekteydi. bu yüzden anadoludaki islam anlayışı, mevzubahis islamcı teröristlerinkinden çok daha farklı. anadolunun islam anlayışında islam dini uyulması gereken ve uzak durulması gereken çekirdek kuralları içerir. bunun haricinde o kuralları çevreleyen kültürel şartlar vardır, gelenekler vardır, kişisel yoruma açık kısımlar vardır, zamanın koşulları vardır... yani bu islam anlayışında uzlaşı ve hoşgörüye ayrılabilecek çok önemli bir kısım vardır. başka deyişle, bu islam anlayışı "senin dinin sana, benim dinim bana" şeklindeki bir islam anlayışıdır.

    karşı tarafta ise islamı tüm kurallarıyla bir bütün olarak algılayan, bu yüzden asr-ı saadet diye tanımlanan kısacık dönemde var olanın üzerine en ufak bir eklentide bulunmayı kafirlik olarak addeden, kimi zaman yeryüzünün düz olduğunu iddia eden, kimi zaman domatesi hristiyan meyvesi olarak tanımlayan, müslümanların müslüman olmayan herkese karşı savaş halinde olması gerektiğini iddia eden bir grup var. işte islami terörizmi oluşturan grup bunlardır genel olarak.

    bu bakımdan ışid için "onlar gerçek müslüman değil" demek, hele de "israil kurdu zaten onları" şeklinde iddialar ortaya atmak en basit tabirle anlamsız. bugün ışid olmasa, emin olun başka bir islami terör örgütü olacaktır. bu tarz bir siyasal islam anlayışının kökü kurutulmadıkça, sivil toplum daha çok ışidlerle, talibanlarla, el kaidelerle mücadele etmek zorunda kalacaktır.

    bizim yapmamız gereken ise bundan bir ders çıkarmak. allah kuranda tam ve net bir "islam devleti" tanımı yapmamışsa, bu devlet için bir çeşit "anayasa" hazırlamamışsa, bunu unuttuğu için değildir muhtemelen! öyle bir anayasanın 6. asırda yaşasa, 21. yüzyılda işlemez hale geleceğini, böyle bir durumda o anayasayı ihlal etmenin sonuçlarının da korkunç olacağını bildiğinden bunun önemli bir kısmının takdirini müslümanlara bırakmış olmasından kaynaklanmakta bu durum. zaten 6-7. asır müslümanlarına önerilen kurallar da bizim bugün hammurabi kanunları olarak bildiğimiz ve o dönemde mezopotamyada halen kullanılmakta olan kanunların düzenlenmiş bir halidir. yoksa kimse kusura bakmasın ama bugünün şartlarıyla çok daha vicdana sığabilecek ceza yöntemleri varken bir hırsızın elini kesmenin mantıklı olduğunu kimse bana anlatamaz.
    1 ...
  4. 58.
  5. kötü bir şeydir. esiri olmamak lazım.
    1 ...
  6. 57.
  7. Yok böyle bir şey. Sadece Allah'ın hükümlerini uygulamak isteyenler (Her müslümanın olması gerekir) var. Yani şu var:
    -Devletin kabul ettiği anayasanın Kuran olması.
    -Kuran'da emredildiği gibi ümmet olarak bir ipe sımsıkı sarılıp, ayrılmamamız.

    Yani siyasal islam değil, islam vardır.
    0 ...
  8. 56.
  9. şekilden ibaret olup tam olarak kelime anlamı rabia,one minute başörtülü bacım diyerek safları siyasal anlamda sıklaştırmaktır.
    0 ...
  10. 55.
  11. toplumun temiz duygularını siyasetin kirli dolaplarına kurban eden, açık açık dini kullanan ve kirleten oluşum.

    her din inananlarınca temizdir, kutsaldır. dîni siyasete âlet ederseniz o dîni kirletirsiniz. kısa vâdede kendi çıkarlarınız ve kazancınıza kestirme bir kapıdır ama uzun vâdede dîninizi zayıflatmaktır.

    hollanda zamanında ispanya'nın egemenliğindeydi ve engizisyonu en ağır biçmiyle yaşamıştı. bakın günümüzde hollanda'ya. müptelâsı, ibnesi, orospusu, pezevengi... ha, adamlarda hayvanlar bile bizdeki insanlardan daha yüksek standartlarda yaşıyorlar ama sonuç değişmiyor.
    1 ...
  12. 54.
  13. cia'nın ürünüdür. 1950'li yıllarda başladı yobaz-cia işbirliği. ilk örnekleri said-i kürdi'nin yazdıklarında görülebilir...
    3 ...
  14. 53.
  15. hep var olan islamdır. din yaratıcıyla kulu arasındadır olayı palavradır. dinden beslenen bir sürü kişi var ve sen hayal dünyanda kendini kendini tatmin et diye bunlar kurulmadı. eğer inanıyorsan sistemin bir parçasısın ve dini partilere oy vermek dini olan olayları desteklemek zorundasın.
    1 ...
  16. 52.
  17. Laikliğin zamanında engellediği siyasi rejimdir. Günümüzde oy toplamak veya para için kullanan çıkarcı varlıklar olabiliyor. Bunun için bol bol okuyup, dinimizi iyi öğrenmek gerekiyor.
    0 ...
  18. 51.
  19. günümüzde birçok hırsız, rüşvetçi, kul hakkına girmiş adamın sığınarak kendisine kalkan haline getirdiği türkiye'de son 25 yıldır yükselişte olan anlayış.
    0 ...
  20. 50.
  21. 49.
  22. 48.
  23. islamın siyasette metod olarak kullanıldığı ülkeler esasen zaten iç hastalıklarından muzdariptir. eğer frengiye yakalanmışsanız, kamışınızın ucuna alkol sürerek tedavi edemezsiniz. ticaret, eğitim, özel ve devlet sektöründe her türlü ahlakın yerle bir olduğu bir ülkede siyasal islamcılık tam da buradaki alkol hükmündedir. islam'ın özünden sapılmıştır. kemalizm, halkı sahih kaynaklardan ve onları yaşayarak tefsir eden anadolu irfanından uzak düşürmüştür. 50'lerden sonra ise köyden şehre yoğun şekilde yaşanan göç ile islam adına ne varsa her şeye sahip çıkılmaya başlanmış, örselenmiş anadolu insanı bir nevi köylü-bedevi islamını tahkim etmiştir. kişiliksiz, sanatsız, kültürsüz, lümpen. erdoğan döneminde göreceli bir iyileşme ile kapitali elde etseler de son tahlilde gelen para çok kısıtlı bir dindar burjuvanın elinde toplandığı için alt tabakadaki dindarlar, hayat görüşü açısından fazla gelişme kaydedememişler, terakkileri toki mimarisi ve belediyenin beceri kursları düzeyinde kalmıştır. siyasal islamcı iktidar için bunlar, ihmal edilmemesi gereken ama eğitim, kültür anlamında her zaman belli bir düzeyin altında tutulması gereken oy deposudur.

    hristiyanlıkta günah çıkarma kavramı vardır. bunun sahih islam inancındaki (hz adem'le başlayan tevhid dinine islam diyoruz ) bir kamil zat veya peygamber yanında günahlara tövbe edip bir daha yapmama konusunda beyanda bulunmanın tahrif edilmiş hali olduğu açıktır. hristiyan batıda günah çıkarma ve hesaplaşma geleneği olduğu için seküler hayatta da bunun izdüşümünü görebiliriz. hata yapan, istismarda bulunan hesap verir,özür diler,mahkemeye çıkar, gerekirse intihar eder. islamcılıkta ise pişmanlık yoktur.onların dini telakkisinde pişman olma diye birşey yoktur. ne yapılırsa ali dini çıkarlar için yapılmıştır, kendileri için bir şey istemişlerse namerttirler,bunun için teşekkür dahi istememektedirler. irfan(tasavvuf) boyutu dışlanmış bir islam, dini kendi çıkar ve arzularına feda eder. islamcılık denilen şey tam da budur. azimet değil ruhsatlar üzerinden hareket eder. değil mi ki her taraf iç ve dış düşmanlarla sarılıdır. o zaman fıkıhta, zaruretten kaynaklanan ictihadlar yapılır. sınırlar iyice esnekleştirilir.
    0 ...
  24. 47.
  25. her türlü hırsızlığın, rüşvetçiliğin, ahlaksızlığın ardından kolayca arkasına saklanılan akım. açıkçası başımıza bela olmuş durumdadır.
    0 ...
  26. 46.
  27. saçma sapan, ne idüğü belirsiz bir akımdır.

    siyasal islamcı'ya sorarsın: derdin ne?
    cevap: kuran'a ve sünnete uygun bir düzen kurulması

    hayatında kuran'ı hiç okumamış sıradan müslümanların bir çoğu için bu kadarı yeterlidir. sanır ki kuran ve sünnette başa getirilecek olanların nasıl belirleneceği, iktidarın nasıl yapılandırılacağı, nasıl denetleneceği, dünya işlerinin çoğunun hangi kurallara göre yürütüleceği bellidir.

    hadi iktidar gibi karmaşık konulara girmeyip basit bir örnek vereyim: siyasal islamcıların laflarını dinleyen saf kişi, şeriatın hakim kılınacağı bir düzende rüşvetin sona ereceğini, en azından allah'ın emirlerine uygun olarak ağır bir şekilde cezalandırılacağını sanır. sorun şu ki bu konuda ve buna benzer on binlerce konuda allah'ın verdiği bir emir yoktur. sünnete göre rüşvet günahtır ama rüşvet için biçilmiş bir dünyevi ceza yoktur.

    e o zaman rüşvet nasıl cezalandırılacak? tabi ki iktidarın çıkaracağı yasalarla. iyi ama bunun laik düzenden ne farkı var?

    velhasıl, siyasal islam, kendisine dünyalık elde etmek için dini kullananların bir aldatmacasından ibarettir.
    2 ...
  28. 45.
  29. siyasal islam ya da islamcılığın, müslümanlıktan en büyük farkı, yaratıcıya olan inanç sistemlerinde , o'nu farklı bir kategoride değerlendirmeleridir. müslüman için allah, kendisine karşı korku ile ümit arasında bir ihlasla tapınılan ve kimseye ait olmayan ölümsüz bir varlıktır. şöyle ki dünyada tek bir kişi cehenneme girecek dense o acaba ben miyim diye korkup, sadece bir kişi cennetliktir diye ferman buyurulsa, o acaba ben olabilir miyim şeklinde bir ümit duygusu. müslümanlıkta kişi kendi nefsini asla temize çıkaramaz, hatta islam'ın en üst düzey formülasyonu olan tasavvufta bu durum ''kafir olunmadan müslüman olunmaz'' şeklinde formüle edilmiştir. açılımı, kişi kendi nefsini kafirin nefsinden aşağı görmedikçe iman lezzetine ulaşamaz şeklindedir.
    islamcılıkta ise allah, islamcının din adına ortaya koyduğu siyasal faaliyetleri meşrulaştırmada bir araçtır. islamcının allah'ı hep siyasal islamcıya çalışır. bunu allah bizimledir teviliyle formülleştirir. zira kendisi islam adına hareket ettiği için onun kafasındaki allah başkasıyla olamaz ya. bu durumda allah adına asar,keser hata yapsa bile ki kendileri asla hata yaptıklarını kabul etmez, bu ancak fıkhi bir ictihad yanlışıdır. iran'da devrim sonrası kurulan mahkemelerin reislerinden halkali, 3 ayda bin kişinin idam hükmüne imza attınız eğer yanlış karar vermişseniz ne olacak diye soranlara '2 eğer hataen asılmışlarsa cennete giderler ne olmuş'' diye cevap vermiştir. hizbullahçıların domuz bağlı cinayetlerden pişman olmadıklarını ''islamda pişmanlık yoktur '' şeklinde izah etmeleri aslında dini nasıl sakat algıladıklarnı gösteriyor. halbuki islam tamamen pişmanlık üzerine kuruludur. aynı fikrin tezahürünü rte'nin gösterilerde ölenler için ölmüşse bilemem, ya da borsa etkilenmez tarzı beyanlarında görebiliriz. allah adına hareket ettikleri için artık allahlaşmışlardır. onlara karşı çıkmak da allah'a karşı çıkmaktır.
    tarihteki ilk siyasal islamcılar bence emevilerdir. daha sonra bunun şia versiyonu da çıkmış hatta bizzat siyaset üzerine bir anayışla sonrada fıkıh kısmını tahkim etmiştir. üzüldüğüm şu ki hatalarıyla beraber islamcılık zihniyeti bir nefesti. kutup, mevdudi,şeriati,el benna, abbas medeni,garaudy,ismet özel, hamidullah,ali bulaç vs..12 senede bu birikimlerin itibarı sıfırlandı. rte ve şurekası islamcılığı sikilmiş sıpaya döndürdüler. akp sonrası artık bu ülkede müslüman kimlikli siyasetçiler 150 sene konuştuklarına insanları inandıramazlar.
    0 ...
  30. 44.
  31. ülkemizde büyük destek görmektedir. destekleyenlerin tamamı cahil kesimdir. çünkü din kimsenin kendi menfaatleri için kullanılmayacak kutsal bir varlıktır. dini kendi çıkarları için kullanan aslında dindar değildir. bu olayla ilgili şu sözü beğeniyorum:
    "Allah dünyada kendi iradesini hakim kılmak için iyi insanları kullanır. kötü insanlar kendi iradesini hakim kılmak için Allah ı kullanır."
    1 ...
  32. 43.
  33. şu an orta doğuda bu fikri temsil eden siyasi yapılanmaları göz önünde bulundurarak rahatlıkla denilebilir ki dünyanın en sikko, en akılsız ve en kafasız siyasi fikri olmaya adaydır. ayrıca islam alemine getirdikleri ve ondan götürdükleri göz önüne alınırsa, islama gayrimüslimlerden çok çok daha fazla zarar vermektedir. öyle ki, bugün bir müslüman olarak islamın en büyük düşmanı olarak bu siyasal islam zırvalığını görmekteyim.

    tabi burada özellikle belirtmek isterim ki işbu entride siyasal islamın ne olduğundan ziyade siyasal islamı savunduğunu açıkça ya da kapalı olarak deklare eden siyasi yapılanmalar ele alınmıştır.
    0 ...
  34. 42.
  35. siyasal bilimler 3. sınıf dersi gibi ismi olan, laik bir ülkeye yakışmayacak politika türü.
    0 ...
  36. 41.
  37. asla izin verilmemesi gereken çarpık anlayış!
    islamın devlet olarak yapılmasından ileri gelir ki diğer hiçbir semavi din devlet olarak dini kuralları bu kadar katı biçimde benimsenmemiştir. en cahil Hristiyan döneminde mücadele eden aydınlıkçı hristiyanlar çabalamış, bilimi ve sanatı geliştirmiş ve bu sayede Hristiyanlık rönesansı yaşamış, kilise ve siyasal hristiyanlık devlet ve günlük hayatın yönetilmesinden defedilmiştir!
    siyasal islam çarpıklığının meyvelerini bol bol görüyoruz orta doğu ve afrika ülkelerinde! hangi din olursa olsun din ve din kurallarının devlet yönetiminde asla işi olmamalıdır! hele dini kullanan politikacılara izin dahi verilmemelidir!
    0 ...
  38. 40.
  39. suriye, mısır, tunus, cezayir ve libya'da çökmüştür. Türkiye'de ise can çekişmektedir. adeta yaralı kaplan gibi tüm gücüyle etrafına saldırmaktadır.
    0 ...
  40. 39.
  41. dogmatik olgu dinin siyasete alet edilmesi tehlikeye açıktır. hem dinin siyasete alet edilmesi dine daha çok zarar vermektedir.
    0 ...
  42. 38.
  43. türkiye'de kimse siyasal islam üzerine düşünmemiş ve yazmamıştır desek belki doğru olur. tamamen gazla çalışan, planı programı olmadan sloganla, bağırıp çağırarak, tepkisel bir takım çiğ düşüncelerden ibarettir...

    adam şeriat gelsin diyor ama belki şeriatın dahi anlamını tam bilmiyor. getirmek istediği şeyden haberi yok. bu kadar sığ bi ideoloji olamaz. zaten islam'ı ideolojilere alet etmek, islam'a yapılabilecek en büyük kötülüktür.

    edit: bu demek değildir ki şeriat gelmesin. insanlar o bilinç düzeyine ulaşınca zaten şeriat bireysel anlamda yaşanacaktır. toplumsa boyut kazanması bireylerin inisiyatifiyle kendiliğinden gerçekleşir. önemli olan herkesin bunu kendi içinde yaşayabilmesidir öncelikle.
    1 ...
  44. 37.
  45. Siyasal islamın temeli hz. ömere dayanır kuralların katı olduğu kabul edilir günümzde hz. ömer gibi insanların olmayışı rejimi işlemez hale sokulduğu kanısına getirmiştir, siyasal islam temelini allahın kitabından alır, yetişme tarzı ve çevresi farklı olarak büyüyen birey ve bireye itici ve soğuk gelir değişik açılardan bu konu ele alınabilir. onun kuralları farklıdır, kurallar onu sıkar sorumluluk almak istemez, tabiatı gereği ona böyle bahislerden konu açmak rahatsız eder, onun çevresi ve kuralları farklıdır, sevdirmek zaman alır, sevmeye bilirde.
    0 ...
  46. 36.
  47. teoride şeriatçiliktir. müslüman ağırlıklı toplumu allah'ın emirleriyle, kuran'a uygun şekilde yönetmektir. aşırıya kaçanlar olur, yanlış yorumlar olur, diğer inanıştakileri dışlayanlar olur, kendi işlerine gelmediği için kendi devletlerini darülharb ilan edip ne koparsak kardır mantığındakiler olur, beşer şaşar. ama sonuçta teoride islamcılıktır.

    fakat pratikte sayısal islamdır. kimisi için, bir miktar paraya konmak için müslüman oy sayısıdır, kimisi için "allah bereket versin" diyip indiragandi yapmaktır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük