Bir tarafta şehitler, yürek yakan şehit cenazeleri ve maalesef bitti derken yeniden başlayan ve gün geçtikçe de şiddetlenen bir terör dalgası. Diğer tarafta ise bir "güvenlik ve terör politikası", olmadı hukuksal, olmadı siyasal, o da olmadı ekonomik politikalar üretmesi gerekirken, maalesef bir "şey"
üretemeyen siyasal aktörler ve tabii ki siyasal iktidar.
Oysa ulusal ve uluslararası planda "aktörler" belli, bunların politikaları belli, K. Irak'ta olanlar ve yapılanlar belli, yani her şey belli. Yapılanlar da, amaçlar da, hedefler de. Pekiyi ya bunlara karşı yürütülecek (sadece sınır ötesi değil) ulusal ve uluslararası politikalar nerede? ister güvenlik politikası olsun, ister ekonomik, siyasal ya da hukuksal, ister sınır içi, ister sınır dışı, nerede bu politikalar? Nerede siyasal iktidar? Nerede yenisi seçilene kadar varlığı devam eden Meclis ve milletvekilleri?
Hani istemedikleri zaman 4.5 yıl bekleyen, istedikleri zaman da, iki günde anayasa değiştirebildiklerini hepimize ispat eden milletvekilleri. Nerede onlar? Üstelik bugün olan, sadece "hiçbir politika, hiçbir siyaset üretememe durumu" da değil. Belirlenen siyaseti de yapılanları da görüyoruz. Hep birlikte yaşıyoruz. "Hangi siyaset belirlendi" mi diyeceksiniz? Son 15-20 günde neler yaşadığımızı, nasıl bir "politika" yürütüldüğünü görmedik mi? Hep birlikte gördük. Meclis alelacele toplandı. iki günde "anayasayı" değiştirdi. Cumhurbaşkanı bu yapılanları geri gönderdi. "Türkiye'nin geleceğini etkileyen bir değişikliği iki günde yaptınız. Hiç tartışmadınız bile" dedi. "Bir kere daha düşünün" dedi. Siyasal iktidar, "düşünmeye gerek yok" dedi. Meclis'i hemen bir kez daha topladı. Ve Anayasa bir kez daha, iki günde oylandı. Onunla da yetinilmedi. Ve hemen yine "anayasanın halkoyuna sunulmasındaki" 120 günlük süre, bir saatte 45 güne indirildi. Yani siyasal iktidar ne yaptı?
Tüm bu güvenlik ve terör politikalarını, hukuksal, ekonomik, sosyal önlemleri gerçekleştirecek yeni bir devlet yapısı oluşturdu. Sözüm ona bu "anayasa değişiklikleri ile oluşan yeni devlet modeli ile, yeni siyasal yapı ile" tüm bu sorunlara çözüm üretecektik. Hani şimdiye kadar yapamadığımız "şeyleri" yapacaktık. Yani "siyasal iktidar politika üretemiyor" demiştik ya en başta. Bu kez, siyasal iktidar bir politika üretti. Tamamen yeni bir model yarattı, hem de sonuna kadar zorlayarak.
Pekiyi şu anda neredeyiz? 22 Temmuz seçimlerinde iki sandık mı olacak? Belli değil. iki sandık olursa, referandum sandığı mı olacak, cumhurbaşkanlığı seçimi ilk tur sandığı mı? Belli değil. Anayasa Mahkemesi, bu "değişikliği" iptal eder mi? Belli değil. Referanduma gidildiğini düşünün, 45 günde mi gidilecek, 120 günde mi? Belli değil. Seçimlerde iki sandık olmazsa, yeni Meclis seçilip, daha değişiklik yürürlüğe girmediği için, Cumhurbaşkanını kendi seçebilir mi? Belli değil. Seçerse ne olur? Belli değil. Seçtikten sonra, anayasa değişikliği halk oyunda kabul edilirse, bu kez ne olur? Belli değil. Yani bir dolu belirsizlik.
Bir tek şey belli. Üretse bile sadece "belirsizlikler" üretebilen bir siyasal yapı ve bir siyasal iktidar. Cumhurbaşkanını seçemeyen, ulusal ya da uluslararası bir politika, bir terör ve güvenlik politikası ya da siyasal strateji üretemeyen, "şehitleri" de engelleyemeyen bir yapı. Buna karşılık kimseyi dinlemeden, iki günde üretilen tek politikanın sonucu da "sadece bir dolu belirsizlik" olan bir yapı ve bir iktidar. O kadar...
