Eskiden beyaz yakalılar denince bizim aklımıza ilk okul önlükleri gelirdi. Masa örtüleri sırayla yıkanırdı. Evinde makinesi olanlar koşa koşa, benim gibi olmayanlar da üzüle götürürdü o örtüleri eve.
Bizde maviydi. Ne berbat bir şeydi o. Tabii, kemalist zihniyetin tektipleştirme çabasının ötesinde daha ideolojik açılımı olan bir uygulamaydı bu. O da şu. Kemalizm bir asker sivil bürokratik aydın hareketiydi. Sosyo ekonomik sınıflaşmanın sosyal hayata damgasını vuramadığı bir ortamda siyasi iktidarı elinde tutan yönetici elit memleketteki olası işçi-sermayedar çelişkisinin pekala kendi iktidarına tehdit olabileceğini seziyordu. Dolayısıyla halkçılık ilkesini benimsediler. Bu ilke ülkede sınıf çatışmasından kaçınılmasını emrediyor, sınıfların çelişkisinin değil uyumunun varlığını gündeme getiriyordu. Son derece muhafazakar bir zihniyetti bu. Milliyetçilik ilkesiyle de tahkim edildiğinde sınıflaşmanın milletin birlik ve bütünlüğüne zarar vereceği iddia edilirken arkasındaki iktidar ilişkileri üstüne de bir şal örtüyordu. Dolayısıyla yurttaşların sınıF bilincine sahip olmamaları için her türlü tedbirler alındı. Solcu aydınların defalarca tevkif edilmesi, her çeşit devlet şiddetine maruz bırakılmaları ya da işçi teşeküllerinin uzun yıllar gayri meşru addedilmesi, meşru olsa bile grev hakkından mahrum edilmeleri, halk evlerinin çalışmaları bu yöndeki bazı endoktrinasyon, rıza ve cebir cihazlarındandı. Bu paralelde okullardaki tek tip üniforma da aynı amaca hizmet ediyordu. Çünkü kendi kıyafetleriyle okula gelecek çocuklar aralarındaki statü farkını kolaylıkla görebilecek ve sosyal konumlarının bilincine varabilecekti. Bu gerçeklerin üstünü örttü üniforma yıllarca. Türk milletinin sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir toplum olduğu iddia edildi. isteyen bu ülkede cumhurbaşkanı bile olabiliyordu. Yani öyle dediler. Ve insanlar da bunlara inandı. O çok acıdır. Nesiller gerçekten de herkesin eşit olduğuna inandılar. Sınıfsal bilinç sakat bırakıldı. Ben özellikle lise öğrencisiyken bu üniforma meselesini çok düşünmüştüm, zira gerçekten de durumu çok kötü olanlar vardı. Sivil olarak okula gidilse bunlar kendilerini nasıl hissederlerdi ki? Şüphesiz çok ezilmiş hissedeceklerdi. Ama bu onları hayatın gereklerine daha çabuk hazırlayacaktı bende. Masallarla yetişip 18 yaşında geldiğinde birçok insanın suratına gerçekler çok sert şekilde çarpıyor. 18 yaş az bir yaş değil kesinlikle.