28 mart'ta babylon'da sahne alacak olan sokak müzisyenleri.
grubun solisti murat: "tutunabilmek ve sadece para kazanabilmek için albüm yapmak zorundayız."
bu adamların bir tek dertleri vardır , ama bir çokta sorunları bulunmaktadır .
müzik yapmak için biraraya gelmiş , müzik yaparken üstündeki yırtık pırtık kıyafetlerden sıyrılıp yalçın kayalıklarla örülü çeşitli kuşların içinde barındıran bir dağa dönüşürler .
dinledikçe içinizde bir yerlerde bi şeyler kopmaz aksine kopup gitmiş bazı hissiyatlar şarkıda vucud ve anlam bulur .
şarkı sözlerinin büyük bir çoğu emprovize olup geçmişte yaşayan büyük ozanların şiirlerini ve bestelerini yaşatmaya devam ederler .
kesinlikle değerleri ilerleyen yıllarda hatta yok olunca anlaşılacak olan müzik insanlarıdır .
geceden daha karanlık bir şey varsa oda gecedir ; acıdan daha acı bir şey varsa oda içinizde taşıdığınız acının kendisidir .
bir seher vakti hiç gündüzü olmayan sokak lambaları misali aydınlatırlar bu adamlar şehrin sarhoş kuşlarını ve o kuşlar ki her güzele meyil verilmeyeceğini de bilirler ..
eskişehir doorsta,* konserleri esnasında gençlere sosyal içerikli mesaj vermesi neticesinde polis tarafında sahneden indirilen, bunun akabinde varuna kafede deli gibi muhabbet edip, hatta bi noktada gaza gelip polislerle kavga etmeyi planladığımız grup.
b.m =bizon murat
m. =memcosh
b.m: *ittiler olum bizi memcosh o kadar yol geldik muameleye bak a.q
m: aynen bizoncum çok ayıp ettiler çook. neyse sıkma canını hadi bize gidelim orda devam ederiz
b.m: yok olum ya biz döncez tren var beşte
m: yapma yaa, abi bari bi araba ayarlayıp beni eve bıraktırtsaydın beaa
b.m: *ittir lam
yamulmuyorsam kürtçe 'gölgenin gölgesi' gibi bir manası var.
bir anımı anlatayım da tam olsun,
izmir kordon'da ben sırtımda gitar bizon da elinde şarap yürüyoruz,yanımızda kızlar tabii ki. karşıdan yavaşça gelen bir taksiye bizon kafayı koydu aniden. taksiden üç tane kalın bıyıklı amca indi ve ayakta duramayacak kadar sarhoş bizon'u arabaya aldılar ve hızla uzaklaştılar. biz kızlarla sahile uzadık, bir saat oldu olmadı bizon ağzı burnu kan içinde elinde iki şarapla yanımıza geldi. anlattığına göre herifler bunu önce iyi bir benzetmişler ama murat'ın çenesi hiç durmaz. elemanları güzelce bir dayak yedikten sonra kafalamış (o kocaman çenesiyle nasıl yaptığını allah bilir), onlar da sen artık bizim kardeşimizsin şeklinde iki şarap ve üstelik de taksi parasını da ısmarlayarak tekrar yanımıza göndermişler. bizon patlamış dudaklarıyla gülerken çok komikti.
fazla kişisel bir entry olmaması ve silinmemesi açısından (bkz: hendrix kardeşler)
ve ayrıca (bkz: dede)
"hiç hiçbir şeyi bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar.
hiç hiçbir şeyi görmüyorlar, görmek istemiyorlar.
şu cahillere bak, dünyanın sahibi onlar
şu cahillere bak, dünyanın hakimi onlar
onlardan değilsen eğer,sana zalim derler
onlara aldırma hayyam."
geçen gün murat'ı istiklal'de gördüm. sakal bırakmıştı, sırtında gitarı vardı. "siyasiya'nın internette olmayan son parçaları burada" diye bağırıyordu. hemen aklıma köprüye geçerkende murat'ın arkadaşının söylediği laf geldi "taşın belleği yoktur,taş taştır abi, oraya kafayı koyduğun zaman anlarsın taşın taş olduğunu"...sokakta yaşamak zor olsa gerek...allah yardımcıları olsun..
--spoiler--
Sana olan duygularım aslında gerçek değil farz etsen
Birde buna inanıp beni sırf bu yüzden kalkıp terk etsen
Bende bunun üstüne seni ve bu şehri terk edip gitsem
Ardında bıraktığın o gizli kalmış saklı duygular
Sen hiç susmayı denedin mi ?
Sen hiç susmayı denedin mi ?
Belki bakışlara bıraksan çok daha kolaycacık çözerler
Belki bakışlara bıraksan çok daha kolaycacık çözerler
içinden hiç çıkılmaz,o karma karışık düşünceler
içinden hiç çıkılmaz,o karma karışık düşünceler
Sen hiç susmayı denedin mi ?
--spoiler--
sonbahar isimli bir enstrümantal parçaları var: ruhumu çaldılar ya, neyse.
diyeceğim bu insanlar gerçekten güzel, önemli i$ler pe$indeler.. polislerce coplanarak, ödünç alınan pc'lerde kayıt yaparak tutunmaya çalı$ıyorlar.. çırpınıyorlar demem o. hayyam diyorlar, kayboluyorsun diyorlar, deneme yok diyorlar..
dede nin sokak üzerine yaptığı anlatımıyla gerçekliğe ve derinliğe sürükleyen, samimiyetlerine inanılası sokak şarkıcıları..
"Sokak hemzemin oluşandan dolayı insanı birleştirir.hangi sınıfsal temelden olursan ol bütün insanları aynı hizaya getirebilir.böyle bir özelliği vardır sokağın.ama diğer taraftan da sokak çok ağır bir yozlaşmadır.buna karşı koymak...
sokağın belleğinden bahsedemeyiz yani taşın belleğinden. erkin koray ankara'nın sokaklarından bahseder, kaldırımlarından bahseder, bu romantik bi şeydir.. ama taş taştır abi! oraya kafanı koyduğun zaman anlarsın taşın taş olduğunu!!..."
(bkz: seher vakti) adlı şarkıları insanı alır çarpar, dağıtır sonra tekrar toplar ama..gülüp gizlenirsiniz..şarkının akustik versiyonu da çok güzeldir..
her zamanki yerinde
- siya siyabend sooğn cd leri!
seklinde cd satan bizon kardesimiz bize;
- bizi crossing the bridge deki esrar içtiğimiz sahneler bitirdi, bu yüzden hiç bir yere çağırmıyorlar dedi.
halbu ki en iyi müzisyenlerin hepsi uyusturucu kullanmıstır, çoğu da ölmüs olabilir ama bu tamamen konu dısı. barlarında hala doors, led zeppelin, hendrix , jethro tull çalan adamlar neden bu adamları sahneye çıkarmaktan çekiniyorlar, anlam veremiyorum.
hem maddi hem manevi olarak yaşayabilmek için çalan ve söyleyen grup. dün bana öyle söylediler en azından. kendileriyle ayaküstü, taşın taş olduğunu başını dayadığında anlarsın ı konuştuk. lirik bir sesleri var istiklal de yaşayan hemen herkesin caddeye çıktıklarında gözlerinin aradığı insanlar grup üyeleri. *
garip bir müzik anlayışları var. adam içiyor mu, çekiyor mu n'apıyorsa çıkıyor sahneye ve bir dünya saçmalıyor. arkaya da bir müzik konularak buna şarkı denmesini sağlıyor. baba zula'nın çok kötü bir örneği. onlar sahnedeyken tahammül etmek zordur. barışarock'ta alternatif sahneden yuhalanarak inmeyi başarabilen tek gruptur. ayrıca korsan sahne'nin de sahibi olduğunu öğrenince gayet şaşırdığım akıl fikir dilediğim abuk bir topluluk.