sivrisinek küçük ve sinir bozucudur, evet, fakat onun ekolojik dengede her varlık gibi yeri çok önemlidir.
her canlı gibi onlar da doğanın bi parçasıdır.
bu ekolojik dengeden bir tane canlı eksilse; bu doğayı olumsuz etkiler.
Sivrisineğin neslinin tükenmesini istemek doğa ve insanlık için hiç iyi olmaz.
kızılötesi (0.875 ile 0.930 mikro metre (dalgaboyu)) ışınları görebilen, kurbanına lokal anestezi yapan, böylece kestiği bölgeyi uyuşturan (deride alerjik reaksiyona, dolayısıyla da kaşınmaya neden olan şey saldığı salgıdır.) sivrisineğin gereksiz olduğu iddiası/sanrısıdır. çürümüştür bu iddia bir zamanlar lakin temcit pilavı seven, klinikten çıkarılmayacak kadar angutlar var şu uzay çağında halen.
buna sebep olarak iddia makamının gösterdiği gerekçe şu; "e ama kanımızı emiyorlar"
insan kanının sürekli değişmesi gerekir ki kan dolaşımının daha taze kan hücreleriyle sağlanması mümkün olsun. ayrıca, sivrisinekler kanla beslenmezler. Sivrisinek gıdasını bitki özlerini yiyerek temin eder. erkek sivrisinekler yaşamları boyunca hiç kan emmezler. Ancak dişi sivrisinekler, yumurtlama döneminde yumurtaların protein ihtiyacını karşılamak için kan emerler. (nedense bu kısım bana van helsing'den "sadece ihtiyacımız kadarını alacağız" replikli vampirleri hatırlattı.)
yani, en az insan kadar gerekli bir hayvan bu. (en azından bazıları kadar)