öğrencilere tanındıktan sonra öğretmenlere de tanınması beklenendir.
her işimiz 'zarf'la. 'mazruf'a o kadar da önem vermiyoruz.
dostlar alışverişte görsün de, gerisi mühim değil!
öğrenciler mayıs ayı olmasına rağmen henüz okuma yazma bilmiyordur (1. sınıf)ama öğretmenin bütün evrakları tamdır. o 'iyi' öğretmendir. yine aynı şekilde, okul idaresi olarak bir sürü sıkıntı, problem vardır ancak tüm evraklar eksiksiz doldurulmuştur. teşekkür, takdir, ödül vs. vs. ne varsa verilir. neden? çünkü herşey 'mükemmel' görünmektedir. görüntüyle o kadar ilgileniyoruz ki, iyi de çalışsa, bir öğretmen ceket giymiyorsa soruşturma açılır hakkında. ceketsiz anlatsa dersi nolur? yoo! olmaz! illa ki ceket giyecek. illa gömlek, kıravat ve bilhassa ütülü pantolon giyecek.
çünkü kot pantolon, kazak ve spor ayakkabı ile o iyi bir öğretmenlik yapamaz!
(fatih sultan mehmet gelse okulumuza sokmayız. bırak 'hoca'yı, 'talebe' olarak bile almayız. niye? adamda sarık var, cübbe var, sakal var. iyi de, adam 20 yaşından öce 6 lisan öğrenmiş, edebiyat, astronomi, tarih, felsefe, matematik öğrenmiş. biz 20 yılda 1 tane dil öğretemiyoruz. ama olsun. kılığımız kıyafetimiz uygun ya!)
ha, kılık kıyafeti serbest bırakınca öğretmenler bir 'akşemseddin' bir 'molla güranı' mi olacak. elbette hayır. ama en azından bu, işin kabuğuyla uğraşmayı bırakışımızın ilk adımı olur belki, kim bilir?
düzelti: imlâ