ilk kez 1848 yılında amerika'da henry david thoreau tarafından kullanılmıştır. daha sonra 1980'li yıllarda avrupa'da sıkça tartışma konusu olmuştur bu kavram.
"şu ya da bu ölçüde adil ilişkilerin hüküm sürdüğü demokratik bir sistemde ortaya çıkan haksızlıklara karşı, yasal imkanların tükendiği noktada son bir çare olarak başvurulan, kendisine anayasayı ya da toplumsal sözleşmede ifadesini bulan ortak adalet anlayışını temel alan, şiddeti reddeden, yasadışı politik bir edimdir." *
-biji apo...biji pekeykey...biji kurdisthan...
+amirim slogan atıyorlar napalım?
>alın alın hepsini alın...
-alamazsınız bizi biz sivil itaatsizlik yapıyoruz.
+hii ne diyo bu amirim alamazmışız.
>allah allah o ne lan yeni açılım mı? lan olum bakın dokunmayın sürerler sonra.
+sürsünler amirim nereye sürecekler zaten anasının ta amındayız. bari batıya sürerler.
>haha haklısın lan. tamam almayın bunları ama joplayın pezevenkleri...sadece alamazsınız dedi, joplayamazsınız demedi.
+haydi vurun arkadaşlar. hurraaaa
-vuramazsınız sivil, itaat...
+sus mına kodum teröristi seni de skerim sivilini de...
"onlara karşı en büyük saldırıya hazırlandığım anda bile,kalbimde ingilizlere karşı nefret olmaz" demiştir sivil itaatsizlik politikasını benimseyerek başarıya ulaşan Mahatma Gandhi.
ülkemizde kan ve propaganda ile beslenen bölücülük ve terörizm unsurlarının, sözde barış ve demokrasi kisvesi altında yutturmaya çalıştıkları kavramdır. nedense sivil itaatsizliği savunan odaklar, gandhi ve mandela örneklerinden yola çıkar. bu da işin psikolojik savaş boyutu olsa gerek.