ülkemizin genel olarak kötü yönetildiği ve halkımızın hükümetten genel olarak şikayet ettiği ve ülkede hukukun esamesi okunmadığı halde, nedense vatandaşımızın yapmayı aklının ucundan geçirmediği eylemdir.
her anarşistin benimsediği, böyle bir ülkede her vatandaşın da benimsemesi gereken devlete, sivil yönetime karşı başlatılan itaatsizlik. silahla, savaşla değil yalnızca yasalara, kurallara itaatsizlikle yapılır.
olası bir türkiye suriye savaşında bizzat başvuracağım son çaremdir.
suriye devletinin baştan sona haklı olduğu milli mücadelesinde sırf abd çıkarlarına hizmet ediyor diye başlayacak bir savaşta çimen olmamak adına uygulanması gereken itaatsizlik yöntemidir.
"En iyi hükümet en az hükmedendir."
Bu sözü içtenlikle kabul ediyorum ve bu yönde daha sık ve sistematik olarak harekete geçilmesini diliyorum.
Sonuçta, açığa çıkan ve benim de inandığım düşünce şudur ki, "Hükümetlerin en iyisi hiç hükmetmeyendir".
insanlar hazır olduklarında, hükümetler bu tipte hükümetler haline gelecektir.
Henry david thoreau tarafından abdnin savaş, kölelik ve vergi politikaları sebebiyle ortaya atılmış ve yazar tarafından kısaca bir metni yazılarak kavramlaştırılmış pasif direniş biçimidir.
Martin luther king ve gandhi gibi toplumsal açıdan büyük etkiler yaratmış insanlar tarafından benimsenmiş ve çeşitli pasif direniş örnekleriyle sonuca ulaşılmıştır.
Devletin birey temelli olduğunu, bireyin de kamusal alanda kamuya karşı vicdani sorumlulukları olduğunu özümseyen ideolojik kavram, toplumun, eğer ki devletin yasalar yoluyla bir takım adaletsizliklere mahal verdiğini vicdani konuda düşünmesi durumunda, bireylerin toplumsal şiddetsizlik içeren eylemlere başvurarak, gerektiği zaman yasaları çiğnemesi gerektiğini vurgular.
Temelini toplum ahlakı, toplum vicdanı ve şiddetsizlik içeren eylemler üzerine inşa etmiştir.
pasif olmasıyla diğer başkaldırılardan ayrılır. örneğin bir grup insanın elektrik faturasını bilerek ödememesi sivil itaatsizlik olur. ancak bu grup eline silah alıp yüzlerini kırmızı maskelerle maskeler oraya buraya hendek kazar masum kanı dökerlerse terörist hareket yapmış olurlar.
Sivil itaatsizliğin tanımını ilk olarak Étienne de La Boetie yapmıştır. insanın doğuştan siyasal bir varlık olmadığını sonradan siyasal bir varlığa dönüştüğünü söyler.La Boetie, siyaseti iktidar ilişkileri olarak kavrar: hükmedilen ile hükmeden arası ilişkilerdir. iktidar sahibinin gücü, ona köleliği kabul eden , hükmedilenin iradesinden kaynaklanır. La Boetie bu egemenliğin özünün kötülükten ibaret olduğunu söyler. Ona göre nerede siyasetten söz ediliyorsa, orada siyasal iktidardan , siyasal iktidarın olduğu yerde de insanların mutluluğundan söz etmek imkansızdır. Çünkü mutluluğun en temel gereksinimi olan özgürlük, iktidar tarafından yok edilmektedir. La Boetie, yönetme biçimlerinin hiçbirini ayırt etmeksizin hepsinin kötü olduğunu ortaya koyar.
La Boetie, doğanın insanlara iki armağan verdiğini söyler. Birincisi farklılıktır. ikincisi ise dildir. La Boetie, diyaloğun insanlar arasında birliği, kardeşliği sağlayacağından bahseder. işte siyasal iktidar ortaya çıktığında ilk olarak diyalog yok olur ve yerine monolog gelir. iktidar hegemonyasını ideolojik araçlarla,eğitim ve göreneklerle, sağlamlaştırır. La Boetie, hegemonu yıkmak için özel olarak bir şey yapmayı gereksiz görür. “Eğer onlara hiçbir şey verilmezse, savaşmaya gerek kalmadan tiranlar tıpkı su ve besi bulamayıp kuru ve ölü bir dal durumuna dönüşen bir olurlar. Ondan herhangi bir şeyi eksiltmek yetmez, ona hiçbir şey vermemek yeterli olur.” Bu anlamda La Boetie devlete karşı açık bir itaatsizliği yada direnişi öngörmemekte, tersine devletten kurtulmak için sivil itaatsizliğin yeterli olacağını savunmaktadır.