bütün anadolu'nun arzusudur.
fakat olayı bir de öteki taraftan alırsak eskişehirspor'u, trabzonspor'u, kocaelispor'u, gençlerbirliği'ni ve gaziantepspor'u biraz üzecek şampiyonluktur.
önceki yıllara bakarsanız yukarıda saydığım takımlar kimi yakın tarihte, kimi ise 30-40 yıl önce ne şampiyonluklar kaçırmıştır.
mesela trabzonspor; 1995-1996 sezonunda şampiyonluğu kıl payı ile kaçırmıştır, kaderin acı bir cilvesidir ki son maçını eskişehirspor ile kendi evinde yapmıştır o sezon. eskişehirspor 7-1 yenilmiştir ve son maça taşıyan küme düşmeme umudunu şota arvaladze'nin şutları ile paramparça olmuştur, trabzonspor ise şampiyonluğu kaçırdığı maçtan sonra adeta depresyona girmiştir.
her iki takımın taraftarı da o maçı iç çekerek anar.
yanılmıyorsam yıl 2001; gaziantepspor deplasmanda fenerbahçe karşısında 3-0 öne geçiyor ama sonra 3-4 kaybediyor. bu maçtan sonra bir çok söyleşi ortaya çıktı.
kimi fenerbahçe'nin gaziantepspor yöneticilerine devre arası para teklif ettiğini, kimi ise fenerbahçe'nin hakkı ile kazandığını söylüyordu.
hangisi gerçek bilinmez ama türkiye o sene yine aynı yemeği tattı; fenerbahçe.
90'lı yılların başlarındaki körfez esintisi, uefa kupasında ve ligde fırtına gibi esen gençlerbirliği...
bir de eskişehirspor'a değinelim, es-es ise ilk kurulduğu yıl * ikinci ligde şampiyon oldu ve o zamanki adı ile profesyonel lige yükseldi, fethi nihat ender filelere gönder ve es es es ki ki ki es ki es ki es sloganları ile leblebi gibi golleri sıraladı rakiplerine, hey gidi günler hey.
fakat eskişehirspor da şampiyonluğu hep kıl payı kaçıran bir takımdı. ama tüm türkiye'nin sevgilisi olmayı hakkı ile bildi.
şimdi sivasspor'a bakıyorum, helal olsun. sonuna kadar kovalıyorlar şampiyonluklarını.
fakat bugün şöyle bir düşündüm de sivasspor şampiyon olursa yukarıdaki anadolu kulüplerine tatlı sert bir haksızlık olmaz mı ?
ileriye doğru şişirilen topları kovalayan bir gurup hırs küpü futbolcunun her maçta bu gelişigüzel atakları şapkadan tavşan çıkarırcasına değerlendirdiği takdirde gerçekleşebilecek durumdur. Tabi bolca gol yemeden.
işte bu takım ruhu sivasspor'da artık bambaşka bir hal almış durumda.
diğer takımlara "ruhları yok" demek istemiyorum yanlış anlaşılmasın, ama sivasspor oyuncularında bambaşka bir ruh hali var ve onu oyunlarına yansıtıyorlar.
işte bu 10000 kapasiteli stadyumu olan, ama "nasıl oluyor da böyle oynuyorlar" diyerek hayranlıkla baktığımız sivasspor ligin son haftasında "şampiyon" unvanına kavuşabilir.
(bkz: bir futbol tekniği olarak sosyalizm)
şu anda ligde şampiyonluğu hak eden yakımdır. eğer büyük takımların ve tff nin ayak oyunlarına kurban gitmezlerse şampiyon olacak gibi duruyorlar. olularsa da son yıllarda masa başında şampiyonluğu almayan bir takım olacaktır.
sonuna kadar desteklenesi olay. ayrıca avrupa'da neler yapar, korkusu kimseyi sarmasın.
8 tane yiyen, grubu puansız bitiren adı "büyük" olan ama hüsranla dönen takımlarımız vardır. yani sıfır puan alsa da, çok farklı yenilse de, bu türk futbolu için yeni ve çok da yüz kızartıcı bir durum değildir.
zapt-ı namümkün takımın namümkün yaşayacağı olaydır. çünkü bu bütçe ve kadroyla şampiyonlar ligine gitmesi düşünülmez. olmasını çok isterim ama türkiye'yide düşünmek lazım.
bülen uygun' un haberler sunulurken cnn international' ın camekanına yapışıp "sivas'ı ben şampiyon yaptım" yazdığı a4 kağıdı 2 saat kameraya doğru tutmasına sebep olur söz konusu olasılık.
türkiyede belki bi$eylerin deği$ebileceği söylenebilir lakin olay kapıkuleden öteye gittiklerinde piyasaya çıkar.
denizlispor vakti zamanında rıza çalımbay önderliğinde bi avrupa macerası ya$amı$tı da elemek için adamların* göbeği çatlamı$tı. 115 dadikalık mı ne yanılmıyorsam bir maç oynamı$lardı. böyle guttirik durumlar ya$anabilir.
ben olmasını isterim lakin bi süreklilik, bi standart olu$turmaları kaydıyla. yoksa leeds united'da zamanında $ampiyonlar ligindeydi $imdi nerelerde.
ben bizzat kendim galatasaraylı olmama rağmen yürekten dilediğim "keşke"lerdendir.özellikle iki sezondur gösterdiği performansla taraftarlarına epeyce sevinç ve gurur yaşattığı kanısındayım.*saygı duyulası takımdır.
şampiyonluğunu ilan ettiği hafta dahi yenilen dünayanın en önemli ve hiçbir zaman değişmeyen üç büyükleri hakkında konuşmaya devam EDEN yorumcular sayesinde yalnızca iki dakikalık bir haber niteliği taşıyacak kocaman bir detaydır. vay canına siz ne yaparsanız yapın değişmeyen bir büyüklükten söz ediyorsunuz, insanlar şu yorgun ve çileli yaşamları boyunca böyle büyüklükleri en az olsun bir kez görmeli hatta dokunmalı ki kendi küçüklüğünü falan anlayabilsin.
ben sivasspor'da oynayan bir futbolcu olsaydım bir galatasaray ya da fenerbahçe taraftarının, futbolcusunun, yöneticisinin çıkıp ' eğer biz olamazsak sivas şampiyon olsun ' tarzı söylemlerinden mutluluk değil utanç duyardım.
'ben olamazsam sivas olsun' demek; "bak biz büyük takımız, yıllardır birbirimizle rekabet halindeyiz, bi ben onu yenerim bi o beni yener, sen zararsız, kendi halinde, eti-budu belli sıradan bir takımsın. senin şampiyon olman bize koymaz 'o' olmasında" demektir aslında. yani bir nevi kendi başarısızlığını rakibinin başarısızlığıyla örtbas etmek.
kardeşim ben fenerbahçeliyim ve eğer fenerbahçe şampiyon olamazsa kimin olacağı beni ilgilendirmez, ilgilendirmemesi gerekir. hobaaaa galatasaray değil sivas şampiyon oldu yaşasınnnn tarzı bir düşünce hem neden biz olamadık diye düşünüp özeleştiri yapmayı engeller, hemde bileğinin hakkıyla sezon sonuna kadar şampiyonluğu kovalamayı başarmış sivasspor'u küçük düşürür.