Ne kadar soğuk olsa da bir batılı olarak insanlarının sıcaklığı ile -40 C'nin bile size etki etmediği, gardaş deyişlerindeki hoş ağza sahip etli ekmek yedireyim gardaşım diyen içten insanların olduğu müthiş şehir.
büyük ama küçük olan ilimizdir. üniversite sayasinde kalkınan ve daha modern bir hal alan soğuk şehir. diğer illerden farklı olarak isminde bir hüzün vardır...
Adini söylesem dilim takilir
Sanki yüregime bir sey cakilir
Orda semah dönen nara yakilir
Kizilirmak boylarinda bir sehir
Güvercinler gide baykuslar öte
Ne kisi azala ne cilen bite
Hafikten bu yana Banazdan öte
Kizilirmak boylarinda bir sehir
Can alici kuslar oraya doldu
Günes utancindan sararip soldu
Otuzyedi gülü dalinda yoldu
Kizilirmak boylarinda bir sehir
sert geçen kış günlerinde yüzünüze kırbaç gibi vuran ayazında nerden geldim ben buraya diye ağıtlar yakmanıza sebep olabilecek, her zor anda suçlu o diye şehri suçladığınız, hatta bazı anlarda nefret ettiğiniz ancak vakit gelip de iş bu şehirden ayrılmaya geldiğinde aslında o suçlu değildi diyerek kendisinden af dilediğiniz, hatta ayrılmamak için bahaneler arar duruma gelebileceğiniz şehri...
yazarın notu: bir gün biri size "şimdi nefret ediyorsun ancak giderken üzülürsün" derse sakın ciddiye almamazlık yapmayın ve olabildiğince imkanlarla yetinip tadını çıkarın...
iç anadolu bölgemizin önemli şehirlerinden biridir. Kangal köpekleri ve balıklı kaplıcalarıyla düyaca tanınmış bir şehirdir. Kışları çok çetin ve sert geçer. Her iç Anadolu bölgesinde olduğu gibi burada da öğrenci olarak yaşamanız zordur. Sebebi malum halkın öğrenciye bakışı pek sıcak değildir.
son 3-4 yıldır -20, -30 derece sıcaklıklara alışmış olan fakat bu yıl ocağın ortasına kadar neredeyse eksi dereceleri görmemiş şehirdir. hatta bazı ilçelerinde kayısı ağaçlarının çiçek açtığı söylenmektedir.
2 temmuz 1993'teki katliamdan sonra sivasspor'un süper lige çıkışına kadar ilin plakasının cüzzamlı muamelesi gördüğü kent. o dönem, oradaki halkın birçoğunun başta tokat, kayseri, yozgat ve erzincan olmak üzere komşu illerin plakalarını aldıklarını hatırlamaktayım.
bugünlerde yağmuru eksik olmuyor buranın. hani ormanı yok ve hatta ben klimatolojiden anlamam ama nereden geliyor bu yağmur hiç bilmiyorum. ama sıkıcı şehir be arkadaşım. askerlik bitse bir daha gelmesem buralara.
sadece alevi'lerin değil, türkiye'nin aydınlık yüzünün de yakıldığı, yakılırken de izlendiği şehir. ateşin kızılıyla karanlığa gömüldü ülkem. yasa boğuldu.
Sadece olumsuz olaylarda hatırlanmak istenen, anadolunun güzide şehri. Tarihte yaşanmış, ne kadar nice olaya şahit olmuşsa da bertaraf edilip sadece Madımak Olayına indirgenmek en azından Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarına yakışmamaktadır.
koca bir tarihi sırtında taşır sivas. kozmopolit yapısı sebebiyle alevi-sünni, ermeni ve çerkez vatandaşlarımızın bir arada yaşadığı ender şehirlerdendir. bu birliktelik birilerini derinden etkilemiş olacak ki tarihimizin en büyük kara lekesi de yine bu şehirde yaşanmıştır. (bkz: sivas katliamı)
ayrıca kültürel mirasıyla öyle büyüktür ki sivas, ismiyle bile gönüllere hitap edebilmiş, bağrından aşık veysel'i, pir sultan abdal'ı çıkarabilmiştir. anadolu halk kültürünün şah damarıdır, medeniyet beşiğidir.
iklimi de kendi gibi çilekeş ve çetindir. doğu anadolu'da olmasa bile birçok doğu şehrini geride bırakır. her sene ilk kar düşen memleketlerdendir sivas. belki de çağın yangınına inat bu kadar çetin geçer her kışı.
kısaca sivas, sarp dağlar arasından acı bir tebessümle etrafı izleyen bir şehirdir. ismiyle özdeşleşen faciaları hak etmemiştir elbette ama ebediyen bunlarla anılmaya devam edecektir. hem de bizler kadar üzülerek, bizler kadar ağlayarak...