normal karşıladığım bir durum. haziran - ağustos arası köyde olduğum sıralarda, köydeki bazı bahçeli evlere domuz ve ayı gelir, bahçedeki fasülyelere dadanırlarmış. çok sık vaka olmuştu bu sene.
Genetik nedenlerle hayvan sahiplenmeye oldukça yatkınım. Eskiden buna at hırsızlığı diyorlardı, ailem bol bol yapmış olabilir, beni ilgilendirmez. 2020 türkiyesinde buna hayvan sahiplenmek diyorlar.
Yolda yürürken gözler fıldır fıldır geziyorum. At arıyorum kendime. Bi de inancım hiç bitmiyor. Çok güzel bir at bulacağım, sonra bir süre sahibi falan var mı bakacağım, yokmuş dediğim an atımla beraber eve geleceğiz. Eşek ve sincap arayışım yine devam ediyor. En önemlisi tilki arıyorum. Çalı çırpı gördüğüm an bir tilki oradan çıkacakmış, yemeğimi paylaşacakmışız, sonra beni takip edecekmiş gibi. Beynimin içi alice harikalar diyarında ama gerçek hayat mecidiyeköy.
Ben bunları anlatınca millet bana deli diyor ama Al iste hayalimi başkaları yaşıyor. Tilkiler kendi özgür iradeleri ile evlere girmeye başlamış. Kedi gibi ayakkabı üstünde, kapı önlerinde yaşıyorlar. Benim hayallerim sivaslıların kabusu şu an.
Hayat son derece acımasız bir şey. Gerçek diyorum. Şu tilkiler bizim evin oraya gelmiş olsa şimdi kendime alıştırmış, beraber sarılarak mr. fox izliyor olurduk. Olmuyor. Yazık.
Almanya’da her gün yaşanan olay.
Orada sokak kedisi, köpeği yoktur ama tilki boldur.
Apartmanların bahçelerine girip yiyecek ararlar. Her gün karşılaşabilirsiniz. Parkta otururken Benim yanıma gelip koklayıp gideni bile olmuştu amk.