sivas olayları için mahkemelerin varolması bile gereksiz bu çağdaş medeni alevi insanlar için. suçlu belli zaten, sünni inanca sahip herkes. tüm delilleriyle her şey ispatlansa, bu işin provakasyon olduğu, çetelerin, derin yapılanmaların işlediği onlarca katliamdan birisi olduğu ortaya çıksa bunlar için kar etmez. çünkü ruhen kendisini en rahat hissettirecek şeydir bunu sünni dindar müslümanların yapmış olması. o gün yaşanan tuhaflıkları, askerin müdahale etmemesini sorgulama endişesi yoktur asla.
şimdi zamanaşımından bahsediliyor sivas davasında. suçluların yıllardır bulunup mahkum edilememesi bu ülkenin ayıbı. yalnız bu zamanaşımından tahliyeye itiraz edenlere bakıyorumda, suçu kesinleşmemiş kişilerin on yıl hapiste kalması bile onları ilgilendirmiyor. mevzu hizbullah sanıkları ve sivas sanıkları olunca suç kesinleşmemesine rağmen on yıl tutukluluk az. sanıklar ergenekon örgütünden olunca iki-üç yıl fazla. bu da onların adaleti işte.
aynı zamanda bu söylemde bulunan kişilerin ne hikmetse erzincan başbağlar katliamı olayı sanki iskandinav ülkelerinde ki; 1. lige terfi maçı sonrası çıkan olaylarmış gibi duyarsız kalmaları da ayrı bir muamma olarak göze çarpmaktadır.
sivası ve başbağları birbirinin zıttı olarak görüldüğü sürece devam edecek duygu. başbağlar katliamı bir köyde akşam saatlerinde oluyor. sivas katliamı bir şehrin ortasında binlerce kişinin gözleri önünde oluyor. pkk bu durumu kullanıp başbağlarda katliam yapıyor. gariptir asker sivasta olduğu gibi olaya müdahale etmiyor. olay alevilerin üstüne atılmaya çalışıyor ama şu vardık ki aleviler böyle bir işi yapsalardı emin olun erzincan sunnileri kesmedik alevi bırakmazdı. almuslu sunni biri anlatmıştı ona da kendi büyükleri anlatmış. çorum olayları sırasında olaylar tabi ki çevre illerede yansımış ve alevileri diri diri toprağa gömmüşler. pişmaklıkla değil övünerek anlatmıştı.
türkiye´yi yıpratmak için üretilmiş, kürt-türk çekişmesinin yanında "şık durur" diye yeni bir çekişme yaratılmak istenmesiyle girişilmiş, ancak iki tarafında sağduyuyu elden bırakmaması yüzünden dallanıp budaklanmamış bir infialin sunniler tarafından yapılması konusudur.
gizli servisler 3-4 kademeli, 3-4 aşamalı olarak, birtakım aşırı uçlara ulaşıp bir infial yaratmanın peşinde olurlar. egemen bir devletin gizli servisi, herhangi bir çekişmeyi tetiklemek için, herhangi bir aşırı uç grubunun şeflerine para teklif eder, şöyle bir eylem yapın, der, senaryo çizilidir, bir topluluğun belirli bir yönde manipule edilmesi sağlanır, o "kiralanan aşırı" uç adamların "git şunu şunu yap, al sana şu kadar para" demesi üzerine bu adamlar oraya gider ve o eylem yapılır. bunun laos´ta tayvan´da , tayland´da , daha birçok yerlerde aynen uygulanan bir senaryo olduğu, değişik faktöriyellerin koordine edilmesiyle belirli bir grup insanın, belirli bir grup insana kurban edildiği izlenimi oluşturulmasının sağlanması, amaçlanır.
77 taksim eylemlerinde " sağ görüşlü teröristlerin" barışçıl solcu öğrencileri katlettiği görünüşünün altında, olayları tetikleyen, ve çığrından çıkmasına sebep olan kurşunlamaların etap otelinde kalan amerikalı ajanlar tarafından yapıldığı, sonrasında , orkestrasyonla koordine edilmiş başka ajanların kalabalığı belirli bir şekilde yönlendirdiği, bugün kesinlikle bilinmektedir.
ancak bunun böyle olduğu o zamanlar bilinmiyordu, ve bu eylem amacına ulaşmış türkiye kaosa sürüklenmiştir.
andreas von bülow´un "gizli servisler ve işleyişleri" ya da tim weiner ´ın "c.i.a." kitapları kuvvetle tavsiye edilir.
bütün bu tip ideolojik çekişme yaratıcı konularda insanlar belki şu veya bu şekilde düşünür, ama aslında insan buna rağmen kan dökmez. kan döküp infial yaratmak, insanların belirli bir yönde düşünmelerine sebep olmak, ve bu sayede de o insanlarında bizzat kan dökmeye başlamaları amacı güdülür. tabii bunun belirli bir devletın birtakım gizli çıkar ve planlarına hizmet ediyor olması gerekir.
"bir infial in nasıl yaratılacağı " kompoze edilmiş bir konudur. kompozisyonun işlevselleşmesi için gerekli olan şahıs ve gruplar türkiye´de bolca mevcuttur.
